MEDYA KÖŞESİ

Emre Aköz, Erdal Şafak'ı iğneledi!..

Sabah yazarı Emre Aköz'den, Sabah'ın çiçeği burnunda Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak'a iğneli yazı....

Emre Aköz, Erdal Şafak'ı iğneledi!..
Bir kaç gündür Sabah gazetesi yazarları gazteciliği tartışıyor... Sabah'ın usta kalemi Hıncal Uluç sızırma haberlerin yayınlanmaması gerektiğini söyledi. Ertesi gün Sabah'ın tepe ismi Erdal Şafak haber mi, devlet mi sorusunu sorarak, oldukça önemli bir haberi yazmadıklarından bahsetti. Erdal Şafak ise cevap bugün Emre Aköz'ün sütunundan geldi.. Haberciliğin tartışıldığı ciddi ortamlarda sıkça verilen bir örnekten (1961 Domuzlar Körfez Çıkarması) bahseden Emre Aköz Vatanın, milletin, devletin menfaatinde ölçütün ne olduğunu sordu...
 
-(...)
 
1961'deki Domuzlar Körfezi Çıkarması'nın tam bir başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından, Başkan Kennedy, "Basın çıkartma planıyla ilgili elinde bulunan bilgileri kamuoyuyla paylaşsaydı Küba'daki felaket başımıza gelmezdi" demişti.
' Vatanın, milletin, devletin menfaati gereği bu haberi yayınlamayın' diyen bir siyasetçiyi, işadamını ya da bir bürokratı niye dinleyeceğiz?
Ölçüt ne? Belki de, bizzat Kennedy'nin dile getirdiği gibi, yönetimin çıkarına aykırı olan, "vatanın, milletin, devletin" çıkarına uygundur?
Hayal edin: ABD'li bir gazetecisiniz. Irak'ın elinde kitle imha silahlarının olmadığını kesin olarak ortaya koyan bir belge yakaladınız.
Öyle bir belge ki bu, yayınlandığı anda Bush yönetimi işgalden vazgeçmek zorunda kalacak.
Bu haberi yayınlar mısınız, yayınlamaz mısınız?
Olaya 2009'dan baktığınızda kesinlikle yayınlarsınız; değil mi?
Çünkü işgal onca cana ve paraya mal oldu. Ortadoğu'yu daha da karıştırmaktan başka pek işe yaramadı.
Hatta ABD'nin ekonomik krize girmesinde bile bu pahalı işgal operasyonun önemli payı olduğu söylenebilir.
Asıl soru ise şu:
O belgeyi mesela Ocak 2003'te (yani işgalden az önce) yayınlar mıydınız?
Belgeyi ele geçirdiğinizi duyan kimi siyasetçiler ('neocon'lar) işadamları (petrolcüler) ya da bürokratlar (Bush'un kadrosu) mutlaka kapınızı çalacak ve "Sakın yayınlamayın, bu bir vatan, millet, devlet meselesidir" diyecek.
İşgalin üstünden 6 yıl geçtikten sonra gayet iyi biliyoruz ki 'vatanın, milletin, devletin çıkarı' diye bir şey yok. Yani bu çıkarı kimse doğru biçimde tanımlayamıyor.
Hitler'in Fransa'ya, ABD'nin Vietnam'a, Sovyetler'in Afganistan'a saldırıları hep aynı gerekçeye dayanmadı mı? "Vatanın, milletin, devletin çıkarı bunu gerektiriyor."
Bunun uydurma bir gerekçe olduğunu defalarca gördük işte: Savaş isteyenlerin, savaştan avanta sağlayacak olacakların, savaş sayesinde terfi edeceklerin gerekçesi bu!
Yüzlerce, binlerce örnekten sonra, "O haberi vatan, millet, devlet adına yayınlamadım" demenin ne âlemi var?
"Çıkarı, imajı ya da itibarı zedelenecek olanları korudum" derseniz, hiç olmazsa açık sözlülük ödülü alırsınız.
Belki de en iyisi susmaktır.
ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar