Emin Çölaşan'dır; başka ne beklenir ki?..
O bildiğinizi burada yazarsam Çölaşan'ın yargıya koşup "tespitimi", "hakaret" olarak algılatmaya çalışacağından eminim...
ADNAN BERK OKAN
Tarih
Hürriyet Gazetesi yazarlarından Emin Çölaşan, Abdullah Öcalan hakkında verilen idam cezasının kaldırılması konusunda bakın ne yazıyor:
".... Apo idam edilir veya edilmez. İdamı bin kez hak etmiştir ama ülkemizin çıkarları gerektiriyorsa, edilmeyebilir."
Yani...
Çölaşan, Öcalan'ın, "ülkemizin çıkarları gerektirirse" asılmayabileceğini kabul ediyor...
Buradaki sihirli kelime "ülkenin çıkarları"...
Peki...
Bugün ne diyor Çölaşan?..
Onu da 16.10.2013 tarihli Sözcü'de "Katille pazarlık edenler utansın" başlığı altında yayımlanan makalesinden okuyalım...
"..... bu ülkeyi mahveden, yüz milyarlarca dolar maddi ve manevi zarara uğratan, on binlerce insanımızın ölümüne, yedi bin şehidimizin toprağa verilmesine neden olan azılı katil, Tayyip iktidarı tarafından İmralı’da beslenmeklekalmıyor, bir de onunla siyasi pazarlıklar yapılıyor.Herifin ayağına Kürtçü heyetler gönderiliyor, verdiği mesajlar ertesi gün medyanın manşetlerinde!Herifin ayağına MİT gönderiliyor, gelen ve giden mektuplarının postacılığı yaptırılıyor, pazarlık ediliyor. Katilin bir dediği iki edilmiyor, İmralı’da canı çekince odasına çeşitli kebaplar gönderiliyor."
Gördünüz bugün ne düşündüğünü...
Ecevit'in başbakan olduğu günlerde ülkenin çıkarları için Öcalan'la ilgili idam cezası kararının aldırılabileceğini kabul eden Çölaşan; bugün ülkenin çıkarları için yapılan "en masum" ve hatta "en yararlı" süreci/ilişkiyi bile hazmedemiyor...
Neden?..
Çünkü Öcalan'ın idam cezasının iptalini istediği gün başbakanlık koltuğunda yıllarca desteklediği Bülent Ecevit oturuyordu...
Son on yıldır ise aynı koltukta; nefret ettiği, her türlü gazetecilik ilke ve ahlâkını ayaklarının altında ezme pahasına sadece "Tayyip" diye hitap ettiği Recep Tayyip Erdoğan var...
Yani...
Çölaşan'ın fikri değişse normaldir...
Zira her zaman söylediğim gibi; "sadece ölüler ve delilerin fikrileri değişmez"...
Nefes alan her insan fikir değiştirebilir...
Ancak unutmayınız...
"Fikir" ile "tavır" aynı şey değildir...
Fikri beyin değiştirir...
Tavrı ise kaslar...
Söyleyeni, sahibi kim olursa olsun bir konudaki fikriniz değişmeyebilir...
Ama...
Öyle bir süreç gelir ya da öyle farklı şeyler öğrenirsiniz ki; o konuda herkesten farklı düşünebilirsiniz...
Ya da ilk başlardaki düşünceleriniz ve hatta düşünce sisteminiz tamamen değişebilir...
Meselâ, Sosyalizmden Liberal felsefeye terfi edebilirsiniz...
Ya da tam tersi...
Ama...
Bir kişi söylediğinde veya yaptığında alkışladığınız bir fikri/eylemi başka biri seslendirdiğinde/yaptığında itiraz ediyorsanız; değişen fikriniz değil tavrınızdır...
Çölaşan, Öcalan konusunda "fikri" değil; "tavrı" değişenlerden...
Hâsılı...
Ecevit'in başbakanlığında bırakın terör zulmünün bitmesi için görüşme yapmayı; yargının verdiği idam cezasının kaldırılmasını kabul eden Çölaşan; başbakanlık koltuğunda Erdoğan'ın olduğu bir süreçte akan kanın durması için yapılan "en msaum, en yararlı, en kabul edilebilir" görüşmeleri bile lânetliyor...
Aynı olay karşısında fikir değil de tavır değişikliğine ne denildiğini hepiniz biliyorsunuz...
O bildiğinizi burada yazarsam Çölaşan'ın yargıya koşup "tespitimi", "hakaret" olarak algılatmaya çalışacağından eminim...
O nedenle yazmayacağım...
Fıkradaki gibi...
"Anladınız siz onu"...
[email protected]
Tarih
Hürriyet Gazetesi yazarlarından Emin Çölaşan, Abdullah Öcalan hakkında verilen idam cezasının kaldırılması konusunda bakın ne yazıyor:
".... Apo idam edilir veya edilmez. İdamı bin kez hak etmiştir ama ülkemizin çıkarları gerektiriyorsa, edilmeyebilir."
Yani...
Çölaşan, Öcalan'ın, "ülkemizin çıkarları gerektirirse" asılmayabileceğini kabul ediyor...
Buradaki sihirli kelime "ülkenin çıkarları"...
Peki...
Bugün ne diyor Çölaşan?..
Onu da 16.10.2013 tarihli Sözcü'de "Katille pazarlık edenler utansın" başlığı altında yayımlanan makalesinden okuyalım...
"..... bu ülkeyi mahveden, yüz milyarlarca dolar maddi ve manevi zarara uğratan, on binlerce insanımızın ölümüne, yedi bin şehidimizin toprağa verilmesine neden olan azılı katil, Tayyip iktidarı tarafından İmralı’da beslenmeklekalmıyor, bir de onunla siyasi pazarlıklar yapılıyor.Herifin ayağına Kürtçü heyetler gönderiliyor, verdiği mesajlar ertesi gün medyanın manşetlerinde!Herifin ayağına MİT gönderiliyor, gelen ve giden mektuplarının postacılığı yaptırılıyor, pazarlık ediliyor. Katilin bir dediği iki edilmiyor, İmralı’da canı çekince odasına çeşitli kebaplar gönderiliyor."
Gördünüz bugün ne düşündüğünü...
Ecevit'in başbakan olduğu günlerde ülkenin çıkarları için Öcalan'la ilgili idam cezası kararının aldırılabileceğini kabul eden Çölaşan; bugün ülkenin çıkarları için yapılan "en masum" ve hatta "en yararlı" süreci/ilişkiyi bile hazmedemiyor...
Neden?..
Çünkü Öcalan'ın idam cezasının iptalini istediği gün başbakanlık koltuğunda yıllarca desteklediği Bülent Ecevit oturuyordu...
Son on yıldır ise aynı koltukta; nefret ettiği, her türlü gazetecilik ilke ve ahlâkını ayaklarının altında ezme pahasına sadece "Tayyip" diye hitap ettiği Recep Tayyip Erdoğan var...
Yani...
Çölaşan'ın fikri değişse normaldir...
Zira her zaman söylediğim gibi; "sadece ölüler ve delilerin fikrileri değişmez"...
Nefes alan her insan fikir değiştirebilir...
Ancak unutmayınız...
"Fikir" ile "tavır" aynı şey değildir...
Fikri beyin değiştirir...
Tavrı ise kaslar...
Söyleyeni, sahibi kim olursa olsun bir konudaki fikriniz değişmeyebilir...
Ama...
Öyle bir süreç gelir ya da öyle farklı şeyler öğrenirsiniz ki; o konuda herkesten farklı düşünebilirsiniz...
Ya da ilk başlardaki düşünceleriniz ve hatta düşünce sisteminiz tamamen değişebilir...
Meselâ, Sosyalizmden Liberal felsefeye terfi edebilirsiniz...
Ya da tam tersi...
Ama...
Bir kişi söylediğinde veya yaptığında alkışladığınız bir fikri/eylemi başka biri seslendirdiğinde/yaptığında itiraz ediyorsanız; değişen fikriniz değil tavrınızdır...
Çölaşan, Öcalan konusunda "fikri" değil; "tavrı" değişenlerden...
Hâsılı...
Ecevit'in başbakanlığında bırakın terör zulmünün bitmesi için görüşme yapmayı; yargının verdiği idam cezasının kaldırılmasını kabul eden Çölaşan; başbakanlık koltuğunda Erdoğan'ın olduğu bir süreçte akan kanın durması için yapılan "en msaum, en yararlı, en kabul edilebilir" görüşmeleri bile lânetliyor...
Aynı olay karşısında fikir değil de tavır değişikliğine ne denildiğini hepiniz biliyorsunuz...
O bildiğinizi burada yazarsam Çölaşan'ın yargıya koşup "tespitimi", "hakaret" olarak algılatmaya çalışacağından eminim...
O nedenle yazmayacağım...
Fıkradaki gibi...
"Anladınız siz onu"...
[email protected]