KAYBETTİ

Emin Çölaşan

Otuz yılı aşkın bir süredir gazetecilik yapan bir meslektaşımızın Şehitler Günü tarihini bir gün ertelemesi akıl alır gibi değil...

Emin Çölaşan
Şimdi, kalksak, 10 Kasım günü yayımlanan bir haberimizde veya analizimizde; 
"yarın Atatürk'ün ölüm günü. Bütün yurtta ve...." diye başlayan cümlelerle Atatürk'ün ölüm gününden söz etsek ne dersiniz?..
Tabii ki "yuh!" dersiniz...
Çünkü...
Yazımızın yayımlandığı tarih 10 Kasım'dır ve biz o yazımızda "yarın Atatürk'ün ölüm yıldönümü" diye başlıyoruzdur...
Yani;
büyük önderin ölüm tarihini bir gün öteliyor, 11 Kasım'a taşıyoruz...
Tabii ki bizimle kafa bulursunuz...
Bu girişi neden mi yaptık?..
Söyleyelim...
Bu gün 18 Mart...
Çanakkale savunmasındaki o muhteşem günün yıl dönümü...
Ama bugün Emin Çölaşan Sözcü'dek yazısında bakın ne yazıyor:
"Sevgili okuyucularım yarın şehitler günü..."
Neymiş?..
Yarın (19 Mart) şehitler günü imiş...
E vallahi pes yani...
Otuz yılı aşkın bir süredir gazetecilik yapan bir meslektaşımızın Şehitler Günü tarihini bir gün ertelemesi akıl alır gibi değil...
Hem de o meslektaşımız ki; kimseyi beğenmez, önüne gelen herkese "cahil" der...
Ama gördünüz işte...
Haaaaa...
Şimdi, Çölaşan çıkar da; " ben yazıyı yazdığım güne göre öyle yazdım" derse böyle bir savunma daha da ayıptır...
Bugün en deneyimsiz bir muhabir, bir editör ve yazar bile bilir ki böyle durumlarda yazının yazıldığı değil, yayımlanacağı tarih esas alınır...
Lütfen "çok mu önemli?" deyip de bu yanlışlığı eleştirmemizi küçümsemeyin...
Zaten, küçümseyenler olabileceğini düşünerek Atatürk'ün ölüm gününü örnek verdik ya...
Hâsılı;
30 yılı aşkındır gazetecilik/yazarlık yapan bir meslektaşımızın ya şehitlik tarihini yanlış bilmesi veya doğru bildiği halde yazının yayım değil, yazılış tarihini esas alma cehaletini göstermesi kabul edilebilir bir hata değildir.
Ve bu hatasıyla Emin Çölaşan kaybetmiştir...


 
ÇOK OKUNANLAR