ANALİZ

Emin Çölaşan şikâyet makamını karıştırınca...

Nasıl da hukukun temel ilkelerini elinin tersiyle itip; orduyu “Tek Hâkim Güç” haline getirmek isteyen bir zihniyet…

Emin Çölaşan şikâyet makamını karıştırınca...

ADNAN BERK OKAN

Tam bir kara mizah…

Tam bir “Güleriz ağlanacak halimize” durumu…

Türkiye’de muhalif medyanın hali pür mealini bundan daha net gözler önüne serecek bir başka makale yazılamaz…

Yazarı kim mi?..

Söyleyeyim: Emin Çölaşan…

Peki ne yapmış da muhalif medyanın içinde bulunduğu “rezil” durumu öylesine güzel(!) anlatmış?..

Ne yapacak?..

Din devleti kurduğuna inandığı Ak Partilileri ve Ak Parti Hükümeti’ni Anayasa Mahkemesi’ne şikâyet edeceğine, Genelkurmay Başkanı’na şikâyet etmiş…

Diyeceksiniz ki; “Anayasa Mahkemesi’ne şikâyet etseydi ayıp olmayacak mıydı?”…

Hayır…

Ayıp olmayacaktı…Deneme

Hukuk Devletinde herkes her konuda yargıda hak arayabilir, rahatsızlık duyduğu bir konuda şikâyet hakkını kullanabilir…

Ama Yargı’da…

Aklı başında, demokratik vicdanı olan hiç kimse Genelkurmay Başkanlığı kapısında “adalet dilenciliği” yapmaz…

 

Ey güzel insanlar!..

RP Milletvekili Merve Kavakçı milletvekili seçilip de Genel Kurul Salonu’na başörtüsüyle (CHP ve DSP’lilere göre türbanla) girdiğinde Ecevit (Merhum) hiçbir demokratik vicdanın almayacağı bir çıkış yaparak halkın seçtiği Kavakçı’yı Meclis’ten kovdurmuştu…

Sonra da, milletvekili seçilmesine hiçbir engeli olmayan Merve Kavakçı “Amerikan vatandaşı” olduğu bahanesiyle ama esasında başı örtülü meclis’e girdiği için milletvekilliğinden atılmıştı…

Yani…

Yargı; hukukun temel ilkelerine göre değil; kökten laikçilerin ve TSK yönetim kademesinin emrine göre vermişti kararını…

 
Suç olduğunu mu sanıyor ne?.. 

Deneme

Emin Çölaşan
bugünkü Sözcü’de başlığı altında yayımlanan makalesinde kökten laikçi cephede hiçbir şeyin değişmediğini kanıtlıyor adeta…

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül’ün Meclis açılışına başı örtülü katılmasının “suç” olduğunu zannediyor…

Ya da suç olmasını istiyor…

Bireyin en temel hak ve özgürlüklerinden biri olan “Giyim Şekli” özgürlüğünü hiçe sayıyor…

“Demokrasi” değil “Despotizm” istiyor…

Hatta daha da öte…

Laik devletin yıkıldığını ileri sürerek; TSK’nı göreve çağırıyor…

 

Medyamız adına ne kadar utandırıcı bir yazı…

Nasıl da despot…

Nasıl da demokrasi dışı…

Nasıl da hukukun temel ilkelerini elinin tersiyle itip; orduyu “Tek Hâkim Güç” haline getirmek isteyen bir zihniyet…

Eski patronundan şantaj ve tehdit yoluyla zaman zaman 300 bin, 500 bin Dolar kaptığı bizzat patronu tarafından açıklanan Emin Çölaşan belli ki bu patronunu tehdit edecek malzeme bulamıyor…

Belli ki Ak Parti Hükümeti döneminde, 28 Şubat hükümetleri döneminde kazandığı parayı kazanamıyor…

Kazanamayınca da çileden çıkıp; sahip olduğu yasal hakkı Yargı’da aramak yerine Genelkurmay Başkanlığı kapısında arıyor…

Yazık…

Çok yazık...

 

[email protected]

ÇOK OKUNANLAR