Elvan Demirkan
Elvan Demirkan’ın “Hiçbir şeye yetişememe hissi…” başlığı altında yayımlanan yazısını okudum…
Yılların getirdiği en değerli tecrübelerden biri; yavaş ama telaşsız hareket etmenin, hızlı ama telaşlı hareket etmekten daha hızlı sonuç getirdiğini öğrenmek oldu…
Nereden mi geldi aklıma böyle bir giriş yapmak?.
Söyleyeyim…
Elvan Demirkan’ın başlığı altında yayımlanan yazısını okudum…
Çok etkilendim…
Şöyle diyor Demirkan:
“Halbuki yavaşlamak demek, kaplumbağa hızı ile ilerlemek demek değil; koşuşturmacanın hayatımızı kontrol etmemesi demek, dengeli bir ritim içinde yaşamak demek.”
Ve ey güzel insanlar!..
Biliyor musunuz ki hızlı hareket ettiğini zannedip aslında telaşla kendi kollarına ve ayaklarına pranga vuranlar bir de öfke katsayılarını arttırıyorlar…
Evet…
“Öfke” dediğiniz şey aslında sadece birisine ya da birilerine kızdığınız için patlamaz…
Telaş da öfkelendirir kişiyi…
O konuda da şunları yazıyor Elvan:
“Öfke ile tepki göstermek ve bağırıp çağırmak; gece yatağınızda altınızı ıslatmak gibi bir şey. Önce ılık ve insanı rahatlatan bir his. Ardından soğuk, ıslak ve yaptığınızı temizlemeniz gereken bir durum.”
Ne dersiniz?..
Yanlış mı?..
Elbette doğru…
O kadar doğru ki; keşke birileri Elvan’ın bu yazısını kimi siyasi liderlere okusa veya okutsa…
Neyse…
Benimki sadece bir temenni…
Tespitim ise Elvan Demirkan’ın kazandığı…