Elif Şafak'a bir tepki de Ali Eyüboğlu'ndan
Milliyet yazarı Ali Eyüboğlu Elif Şafak'ın "biseksüelim" itirafına tepki gösteren yazarlar kervanına katıldı.
Ünlü yazar Elif Şafak'ın biseksüel olduğunu açıklamasının ardından, sosyal medyada gündem oldu. Hafta sonuna damga vuran bir diğer olay ise, Hande Bemek'in açıklamaları oldu.
Milliyet yazarı Ali Eyüboğlu, bu iki olayı köşesine taşıdı.
İşte Eyüboğlu'nun bugünkü yazısından o bölüm:
Elif Şafak'ın itirafı ve Hande Bermek'in sözleri
Sizi bilemem, ama ben ilginç bir ‘Pazar’a uyandım. Sabah peş peşe iki şok yaşadım. Neden mi?
Birincisi; yazar Elif Şafak’ın “biseksüel” olduğunu itiraf ederken söyledikleri:
“Her zaman azınlıklar, LGBT ve kadın haklarını savunan yazılar yazdım. Ancak bu konuşmaya hazırlanırken; biseksüel olduğumu insanların içinde konuşma cesareti gösteremediğimin farkına vardım. Çünkü karalama, alay, nefret ve damgalamaların peşimden gelmesinden korktum.”
Bu itirafın yarattığı şok geçmeden Hande Bermek’in, Posta’dan Alev Cimin Gürsoy’a verdiği röportajda söyledikleri, depremin üstüne tsunami gibiydi.
Bodrum’da teknede, kendisi gibi evli olan abisinin kızı Burcu Başoğlu Kabadayı ile uygunsuz vaziyette yakalanan eşi Murat Başoğlu’ndan boşanan Bermek’in söyledikleri özetle şöyle:
“Murat beni değil, kendini aldattı. Bunun da sonucuna katlanacak. Yuvası yıkıldı işte. Murat’ı sevdim, seviyorum, seveceğim. Murat da beni seviyor.
18 senedir tanıdığım Murat, bu olay sonrası çok değişti, çok olgunlaştı.
İnsanlar artık yakamızdan düşşün. Bizim oğlumuz var.
Olayın ilk başlarında Burcu ile konuştuk. Çünkü onun da çok büyük desteğe ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Burcu, bilgili ve yetkin bir kadın. O da bir insan ve o da linç edildi.”
İnsanların cinsel tercihleri ve özel yaşamları kendilerini ilgilendirir.
O “gay”miş, bu “lezbiyen”miş, şu “biseksüel”miş, bilmem kim eşini aldatmış! Bana ne der, geçerim. Ancak iş; Elif Şafak gibi korkaklığının faturasını topluma kesmesine, Hande Bermek gibi, aldatma bir yana “ensest”i normalleştirmesine gelince “One munite” derim.
Çünkü her insan, dilediği gibi yaşayabilir, ipliği pazara çıktığı zaman, yaşadığı aykırılığı topluma “normal”miş gibi lanse edemez.