Elif Çakır: Doğru başlayıp yanlış bitirme ustası...
Benim de imzasıyla yayımlanan haber/analizleri merakla ve büyük bir ilgiyle okuduğum Zaman yazarııydı Veysel Ayhan…
ADNAN BERK OKAN
Hani derler ya, “doğru başlayıp yanlış bitirmek”…
Aynen öyle…
Dün bir makale okudum…
Aynen öyle idi…
“Doğru başlıyordu”…
Çünkü…
Son zamanlarda çok parlayan bir isim üzerine yazıyordu: “Veysel Ayhan”…
Benim de imzasıyla yayımlanan haber/analizleri merakla ve büyük bir ilgiyle okuduğum Zaman yazarıydı Veysel Ayhan…
Kaç zamandır ben de merak ediyordum kendisini…
Öyle ya…
Benimle benzer işi yapan bu arkadaş nasıl biriydi acaba?..
Klavyesi kuvvetli…
Bilgi birikimi yüksek…
Eh yani…
Haber kaynakları da (Belli ki) süper…
“Kıskanmadım” gerçi ama…
Nasıl biri olduğunu öğrenmek için araştırmadan da duramadım…
Sonra bir baktım, Star’da Elif Çakır da merak etmiş Veysel kardeşi…
İşte “Doğru” başlayıp “yanlış” bitiren de O…
Elif yani…
Aslında…
“Elif” benim için “Tehlikeli Sulara” oksijen tüpsüz dalmak gibi bir şey…
Çünkü…
Bizim patron (Hadi Özışık) Elif kardeşime hak ettiğinden çok daha fazla değer veriyor…
Belki de bana öyle geliyor…
Çünkü bilen bilir; Hadi sadece bana değil, hiçbirimize karışmaz…
Bütün yazdıklarımızı sitedeki köşelerimizde okur…
Ama…
Ne zaman Elif’i eleştirsem…
“Kaybetti” desem; Hadi’nin üzüldüğünü hissederim…
“Tanısan seversin, iyi kızdır... Akıllıdır, bilgilidir, kalemi süperdir” falan der…
Benim için Hadi’nin o değerlendirmeleri elbette önemlidir…
Ama…
Elif’in (Bana göre) yaptığı gazetecilik (En çok da vicdanî) hatalarını görmezden gelmemi sağlamaz…
Biliyorum…
Bu defa da kırılacak bana Hadi ama ne yapayım?..
Eleştiri yapmak yerine “hakaret, aşağılama, hakir görme” gibi benim gıcık olduğum yöntemleri kullanan Elif’in Zaman’a, en çok da Ekrem Dumanlı’ya karşı yaptığı ayıbı görmezden mi geleyim?..
Zaman’ı ve ille de genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı’yı en çok eleştirenlerdenim…
Hatta hatta…
Cemaat – Hükümet savaşının “fiştekçilerinden biri” olduğu konusunda bazı kanaatlerim oluştuğunu da çok defa sizlerle paylaşmışımdır…
Ama…
Zaman’ı yönetirken elde ettiği başarılı tiraja laf edersem dilim kurur…
O başarısına lâf edene de haddini bildiririm…
Bu satırları da Elif’e yazış nedenim; Dumanlı’nın Zaman’ı bir milyon aboneye ulaştırmasını alkışlayacağına aşağılaması…
“Gülen Örgütü’nün evlere beşer onar zorla satılan medya organında” diyerek Dumanlı’nın müthiş başarısını küçümsemesi, değersizleştirmesi…
Ayıp kız…
Çok ayıp hem de…
Haset sen de…
Minibüs edebiyatının velûd (Gerçekten velud çünkü çok doğurgan bir deyiştir) cümlelerinden birinde denildiği gibi:
“Kıskanma ne olur, çalış senin de olur…”
Yahu Elif…
Senin çalıştığın gazete ayda milyonlarca lira zarar etmesine rağmen günde (Resmi) 30 bin tirajı zor buluyor ya…
Sakın itiraz etme…
Edersen eğer, resmen (Yargı yoluyla) satışlarınızın dökümünü isterim de el ele hepiniz mahcup olursunuz…
Neyse…
Daha fazla üstüne gitmeden, neden eleştirdiğimi söylemekle yetinmiş olayım…
Veysel Ayhan’a gelince…
Evet…
Çok merak ettim…
Araştırdım…
Fotoğrafını bulsaydım alkışlayacaktım bile…
Çünkü…
Bilhassa Hayrettin Karaman Hoca’nın 17/25 Aralık yolsuzluk, rüşvet operasyonları ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümüyle ilgili verdiği fetvaları üzerine yaptığı analizler süperdi…
Ve çok haklıydı da Veysel Ayhan…
O kadar haklıydı ki; Zaman ve Bugün’ün yayın politikası ve kimi köşe yazıları nasıl ki Hizmete zarar veriyorsa…
Karaman Hoca’nın o fetvaları da önce Müslüman din adamlarının itibarlarına...
Sonra da Erdoğan’a çok zarar vermişti…
Diyeceksiniz ki:
“Erdoğan fanatikleri o fetvaları çok sevdiler…”
Doğrudur…
Sevmişlerdir…
Ama unutmayınız ki…
Demokrasilerde ve modern hukuk devletlerinde o fetvalar sistemin de yürütmenin de başına belâ açarlar…
Bugün henüz o belâ açılmadıysa…
Hiçbir zaman açılmayacak demek değildir bu…
Ve işin ilginci...
Karaman’ın fetvalarına öylesine mükemmel eleştiri yapan Veysel Ayhan, okurlardan bir fotoğrafını bile esirgemişti…
Ve daha da fenası…
Zaman’ın içindeki birçok vicdan sahibi; analizlerin asıl sahibinin Ekrem Dumanlı olduğunu söylüyordu…
Keşke Veysel kardeşim Hizmetin kanallarından birinde canlı yayına çıksa da kendisini tanısak…
O muhteşem analizlerini bir de kendi ağzından dinlesek…
Ve ben sonra geçip klavyemin başına onu coşkuyla alkışlasam…
Ne dersiniz?..
Siz de merak etmiyor musunuz o muhteşem analizlerin sahibini?..