MEDYA KÖŞESİ

Ekrem Dumanlı'nın son listesi: Arafçılar

Makalesine kendinde görmeye alışık olduğumuz, “ne şiş yansın ne kebap, ikisine de kıyamam” üslubuyla başlamış…

Ekrem Dumanlı'nın son listesi: Arafçılar
GAZETECİLER.COM - Hatırlayacaksınız… Ekrem Dumanlı’yı TRT 2 ekranlarında dinlemiştik…
Dumanlı, “Tasfiye olacak gazete/ciler”le ilgili üçüncü yazısının “Araf’ta bekleyecek gazete/ciler” olduğunu söylemişti…
Biz de bunu haber yapmıştık…
Bu arada kendisine “yardımcı” olma düşüncesiyle de isim verip neden Araf’ta bekleyeceklerini gerekçelendirmiştik…
Ekrem Dumanlı bugün “Araf’ta Bekleyecek gazeteciler”i açıklamış…
Makalesine kendinde görmeye alışık olduğumuz, “ne şiş yansın ne kebap, ikisine de kıyamam” üslubuyla başlamış…
Buyurun:
 
“Hemen baştan söylemem gerekir ki bu yazı, iki haftadır kaleme almaya çalıştığımız bir serinin sonuncusudur. Malumunuz, daha önceki yazılar çeşitli tartışmalara da sebep oldu. Defalarca söyledik; amacımız kimseyi incitmek değil; mesleğin bir an önce toparlanmasına katkı sağlamaktır.
Buna rağmen konuyu mecrasından saptırmak isteyenler de çıktı. Maksat bir nebze de olsa- hâsıl olduysa bunların bir önemi yok. Önemli olan, medyanın aynaya bakmasını sağlamaktı.”
 
Ne kebap kokusu aldı burnunuz, ne de yanmış şiş kokusu değil mi?..
İşte “ayakta kalmanın sırlarından biri bu”…
Devam edelim büyük ustanın makalesine:
 
Çok açık bir şekilde görülüyor ki; bu ülkede uzun zamandır sürdürülmeye çalışılan gazete ve gazetecilik modeli çökmektedir. İçten içe kendini yiyip bitiren bir yapının toparlanması için yazılmış iyi niyetli bir gayreti başka mecralara sürüklemek büyük bir vebal olsa gerek. İfade etmeye çalıştığım gerçek çok net: Yalan yanlış bilgilerle, insan onuruna dokunacak yazılarla, çağın gerisinde kalan yaklaşımlarla gazetecilik yapma dönemi sona ermiştir. Toplum şuuru, insan haklarını hiçe sayan mağrur gazete(ci) modeline başkaldıracak. Demokrasiyi içine sindiremeyen ve yaptığı hırçınlıklarla insanlara saygısızca yaklaşan gazete(ci)leri görmek istemeyecek. Üstelik bu tabii ve köklü tasfiye sadece medyada değil; toplum hayatını etkileyen her alanda görülecek. Her sektör değişiyor; medya da değişecek. Eski alışkanlıklarını sürdürerek yoluna devam etmesi mümkün mü? Tabii ki hayır! Bunu dürüstçe ifade etmek, birilerini niçin çileden çıkarıyor? Bu vahim tabloyu da kamu vicdanına havale etmek gerekiyor...
 
Dedikten sonra geliyor temel meseleye (Dilimizi eşek arısı soksun ama ne yaparsınız ki bir türlü yenileşemiyoruz. Acaba bizi de tasfiye ederler mi?)…
Bakın Araf’ta kimler bekleyecek?..
 
İki haftadır yazdığımız listeye üçüncüsünü ekleme zamanı geldi. A'raf'ta kalacak gazete(ci)ler. Yani iki arada bir derede kalarak nereye gideceğine bir türlü karar veremeyenler. Vicdanlarından yükselen feryadı çeşitli sebeplerle bastıranlar; soran, sorgulayan, eleştiren halk kitleleri karşısında bir oraya bir buraya savrularak zor günler geçirecek. Çünkü özgür birey ve özgür toplum kendine yeni alanlar açtıkça basından da sivil ve demokratik bir duruş talep edecek. Tutarlı olmak daha da önem kazanacak... Müsaadenizle a'raf'ın sesine kulak verelim:
 
'BU ÜLKEDE GAZETECİLİK KÖTÜ YAPILIYOR; ANCAK...' DİYENLER
Aslında bir dokunsan bin âh işitirsin. O da herkes gibi meslektaşlarından şikâyetçidir. O da gazetecilik mesleğinin dünya standartlarında yapılmadığından, özel hayatın kutsiyetinin korunmadığından, bilgi yetersizliğinden, vizyon eksikliğinden, ufuk yoksunluğundan vs. şikâyet eder. Hatta kimi zaman aksamaların sadece yetersizlikten değil; ihtirastan, art niyetten kaynaklandığını da itiraf eder. Ancak kamuoyu huzuruna çıktığında sanki hiç böyle bir kanaate sahip değilmiş gibi davranır. Onları dinlediğinizde sanırsınız ki bu ülkedeki gazetecilik muhteşem bir zekâ (!) ve deha (!) sayesinde yapılmaktadır. O kadar ki, biri çıkıp 'Lütfen aynaya bakalım; toplumun iç dinamizmine yetişemiyoruz, medya, çağın gerisinde kalıyor...' gibi bir şeyler söylemeye kalkışsa sanki o da öyle düşünmüyormuş gibi yapar. Hatta 'kral çıplak' dendiği an oluşturulan aforizma timlerine destek verir. Peki, işler iyi mi gidiyor? Ne gezer! Ancak elde edilen bir kısım üst sınıf kazanımlar sürsün diye kendini paralayanlar kâh o uç noktaya savruluyor kâh bu uç noktaya. Oysa yüzergezer düşünceler yerine ayağı yere basan eleştiriler yapmanın tam zamanıdır. Fırsatlar kaçıyor. Ya medya kendine çekidüzen verecek veya halk 'Yeter artık!' diyecek...
 
Ve sonra; ara başlıkları altında devam ediyor…
İsim veriyor mu?..
Hayır!..
Çünkü başarılı ve ayakta kalma becerisini gösterecek gazeteciler, “çakarken” isim vermeyen, “överken” her satırda övdüğü kişi ya da kurumun adını geçirenleri arasından çıkacak…
Ekrem Dumanlı’yı izleyin ayakta kalmanız “garanti”…
ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar