ANALİZ

Edelman, Fehmi Koru’dan nefret ediyordu…

Tansu Hanım, doğrudan Edelman’ın öyle bir şey dediğini söylemese de, “Sayın Koru kendinden nefret ettiriyor” diyordu.

Edelman, Fehmi Koru’dan nefret ediyordu…

ADNAN BERK OKAN

Dün gece önce Tansel Çölaşan'ı dinledim. Daha sonra da Balyoz Kovuşturması'nın tutuksuz şüphelilerinden Birinci Ordu Eski Komutanı Emekli Org. Çetin Doğan'ın kızı Pınar Doğan Rodrik ve damadı Dani Rodrik'i...
Üçü de CNNTÜRK'te yayınlanan 5N1K'da Cüneyt Özdemir'in konuğu oldular...
Üç konuğun da en önemli şikâyet konularından biri Medyada "Yalan" haber yapma alışkanlığı veya işlerine gelmeyen haberlere "kulaklarını ve gözlerini kapama" duyarsızlığı.
Üç konuşmacı da medya yalanlarıyla ilgili somut kanıtlar sundular program boyunca...
Ve siz o somut kanıtları yarınki gazetelerde yine okuyamayacaksınız...

Cüneyt'in konuklarını dinlerken sabahın erken saatlerinde NTV'de Ruşen Çakır'ın konuğu olan Fehmi Koru'nun söylediklerini hatırladım...
O, kendisi de bir parçası  olduğu medyayı suçlamıyordu ama hakkında WikiLeaks deperiminden sonra ve son bir haftadır yazılan çizilenlerin "doğru" olmadığını somut bilgilerle söylüyordu...
12 yıldır yazdığı, yönetimine katkıda bulunduğu ve hatta adıyla özdeşleştirilmesinden onur duyduğu Yeni Şafak'tan koparılmıştı...
"Koparılmıştı" diyorum zira Fehmi "ayrıldım" demedi Ruşen'in programında...
"Adımın künyeden çıkarılacağını bana söylemediler" dedi...
Bu ne demek?..
Aklı başında, onurlu bir gazeteci için" istenmiyorsun artık, kapı açık" demenin nazım şekli...

Yahu ne oluyoruz hey!...
Eğer iddia edildiği gibi Yeni Şafak'ın tirajını 30 binlerden 100 binlere taşımış, medyanın her rengi tarafından sevilen sayılan Fehmi Koru bir yalan veya dedikodu yüzünden gözden çıkarıldıysa bu Yeni Şafak patronajı "çıldırmış" olmalı...

Hey medya patronları!...
Gelin önce medya patronları olarak aranızda anlaşın...
Eğer her dedikodu, her yalan haber sonrasında bir değerinizi yiyecekseniz sizinle işi var bu milletin!..
Çünkü...
Devletimizin ve halklarımızın en önemli iletişim aracı sizin sermayeniz ve yönetiminizle ayakta kalan o dev kurumdur...
Ama...
Ve maalesef...
Siz o dev kurumu sadece kendinize ve birbirinize karşı kullanıyorsunuz?..
Ve…
Bunu da “yalan” veya “dedikodu” kaynaklı habere dayanarak yapıyorsunuz…
Yahu bir medya patronu bir dedikoduyla 12 yıldır gazetesiyle özdeşleşmiş ve sadece medyada değil, kamuoyunda "marka" olmuş bir yazarını bu kadar kolay nasıl olur da harcar, harcayabilir?..
İşin içinde Umur Talu’nun dediği gibi siyasi bir çekişme yoksa (ki inanmak bile istemem) tercih özürlü olmak gibi bir “hastalık” vardır…

Ve şuraya bakar mısınız?..
“Bu süreçte yazmak istiyorum” diyor Fehmi Koru açık kalplilikle…
Ama henüz iş teklifi almamış…
Vaaauuuvvv!..
Fehmi Koru gibi bir gazeteci – yazar; hem de iki kişilik yazar (Taha Kıvanç'ı unutmayın); kaç gündür “koptu – kopacak” falı bakılırken iş teklifi bile almıyor…
Yahu akıllı patronların ve genel yayın yönetmenlerinin olduğu bir medyada Fehmi gibisi kapışılır be!..

Ah be Fehmi ah!..:
Biraz hinoğlu hin olsana be kardeşim…
Bacak bacak üstüne atıp, gözlerini kıssan ve “büyük yazar” havalarına girip “çok teklif var ama bir süre dinlenmek istiyorum” desene…
Çünkü kibir kuburundan çıkmış olanlar öyle yapıyorlar…

Bu arada gazeteci milletinin bir ayıbını hatırlatayım da müştekilerin siyasi görüşlerinin, haberlerin avamlığını etkilemediğini görün…
Son bir haftadır Fehmi Koru sanal olarak gazete gazete dolaştırıldı…
Kimisi SABAH’la sözleşme imzalattı, kimi Aydın Doğan’la…
Kimi ise Milliyetçi Yeni Şafak’ın patronu Ahmet Çelik’le…

Peki…
Fehmi Koru “işsiz” kalır mı?..
Yahu Burası Türkiye
Ve hem de Türk medyası…
Burada her şey olur…
Ruşen Çakır her ne kadar ve haklı olarak Fehmi için “Fehmi Koru bir markadır” dediyse de Türkiye’de başarı genellikle cezalandırılır…
Ancak…
Fehmi’nin işsiz kalması ona bir şey kaybettirmez ama medya patronlarının “zekâ” ve “beceri” özürlülükleri konusunda da daha net bilgiler sahibi olmamıza sebep olacak…

 

Edelman, Fehmi Koru’dan nefret ediyordu…

Şimdi geleyim Fehmi’nin Yeni Şafak’tan koparılmasına sebep olan dedikodunun üreticisi ABD Eski Büyükelçilerinden Edelman’la samimi olup olamayacağına…
Bizzat tanık oldum ki Edelman’ın Türk medyasında en çok nefret ettiği yazarların başında geliyordu Fehmi Koru
Çünkü yazdıklarıyla Amerikan yönetiminin canını acıtıyordu Fehmi...
Ve...

Birileri 2003 yılı Ekim ayında göreve başlayan Bay Edelman’a 1 Mart Tezkeresi’nin reddine sebep olan oyları veren 100 Ak Parti milletvekilini Fehmi Koru ve Ak Parti İstanbul Milletvekili Emin Şirin’in (o günlerde Nazlı Ilıcak’la evliydi) ikna ettiğini anlatmışlardı…
Aynı kişiler Fehmi Koru’nun, dönemin Başbakanı Abdullah Gül’ün en yakın arkadaşı olduğuna ve hatta Gül’ün kendisiyle sürekli fikir alış verişinde bulunduğuna inandırmıştı…
Ben nereden biliyorum?..
Anlatayım...

Çünkü ben de hükümete yakın bir gazetede yazdığım makalelerde 1 Mart Tezkeresi’nin geçmemesi gerektiğini anlatıyordum dilimin döndüğü kadar…
O günlerde Baba Bush’la ve ABD Büyükelçisi Edelman’la sık sık telefon görüşmesi yapan Tansu Çiller'le yaptığımız sohbetlerde, Edelman'ın sürekli ABD aleyhinde yazan Fehmi Koru’dan nefret ettiğini anlıyordum…
Tansu Hanım, doğrudan Edelman’ın öyle bir şey dediğini söylemese de, “Sayın Koru kendinden nefret ettiriyor” diyordu.
Hatta bana da sitem ediyordu:
"Sizin yazdığınız yazıları da benden biliyorlar"...
Çünkü ben de eleştiriyordum Birleşik Devletleri ve Tansu Hanım eski patronum olarak yazdıklarımdan rahatsız oluyordu...

Edelman’a göre Fehmi de dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün gerçek düşünce ve duygularını yansıtıyordu köşesinde...
İşte bu nedenle Edelman’ın Fehmi Koru’yu hiç sevmediğini ve aralarının iyi olmadığının en yakın tanığıyım ya…
Ve…
Aklım şunu hiç almıyor…
Edelman nasıl olup da “Bir numaralı Birleşik Devler düşmanı” olarak tanımladığı Fehmi Koru’dan, sevmedikleri bir başka yazarın kovulmasını istiyor…
Ben çözemedim…
Çözen varsa köşem açık…

[email protected]
ÇOK OKUNANLAR