MEDYA KÖŞESİ

Doğan Grubu savaşa mı hazırlanıyor?

Fehmi Koru'dan çarpıcı analiz! Doğan Grubu'nun Milliyet operasyonunu değerlendiren Koru çok ilginç bir teşhis koymuş.

Doğan Grubu savaşa mı hazırlanıyor?

GAZETECİLER.COM - Fehmi Koru bugün hayli önemli bir yazıyla gündemde. Taha Kıvanç adıyla kaleme aldığı yazıda Doğan Grubu'nun Milliyet operasyonunu değerlendiren Koru çok ilginç bir teşhis koymuş. 'Doğan Grubu vergi cezasından sonra nasıl bir yol izleyecek?' diye merak edenlere şu yanıtı veriyor koru: Savaşacak! Son Milliyet operasyonunu da bu çerçevede değerlendiriyor Koru. Savaşacak bir yapının dizaynı olarak

"Hürriyet'in tasfiye ettiklerini hiçbir gazete kendi kadrosuna katamadı.

Şimdi zeytinyağı gibi üste çıkmaya, "Tasfiye istiyor namussuzlar" diye etrafa saldırmalarına bakmayın, medyada her fırsatta 'tasfiye' kılıcını kullanan bir gruptan ve yöneticilerinden söz ediyoruz. Grup 'tasfiye' konusunda olağanüstü beceriklidir.

Diğer isimleri hatırlatmak için arayan dostuma, içini iyi bildiği Doğan Grubu'ndaki son düzenlemeyi nasıl değerlendirdiğini de sormadan edemedim. Zafer Mutlu'nun ipleri eline alması, onun en güvendiği insanlardan birini Milliyet'in, diğerini Vatan'ın başına getirmesi... Yılmaz Özdil'in Hürriyet'in üçüncü sayfasına taşınması...

"Hayli uzun bir istişare sonucunda grubun patronları (Aydın Doğan, kızları ve damadı) önceleri en aykırı görünen yöntemi seçmiş olmalı... Önlerinde iki seçenek vardı, bunlardan en zorunu..."

Dostuma göre, en yakınlarının bile kendisine "Teslim oldu" diye serzenişte bulunacağı bir seçenek olarak sunuldu ilk tercih... 'Tasfiye' söylentilerini bizzat grubun yaygınlaştırmasıyla sağlandı bu algılama. “Patron çok satan gazetesinin yöneticisini görevden almanın başka maliyetleri olabileceğini de düşünmüştür” dedi dostum.

İkinci seçenek ne? “Birinci seçenek ve türevleri devre dışı bırakılınca savaşmaktan başka bir yöntem kalmıyor ki... Herhalde birileri, 'Yargıda dostlarımız var, çözeriz' demiştir; bir başkası 'Zaten asker de bizlerin kalmamızı ister, onlardan da destek görürüz' diye lâfı daha öteye taşımıştır... Patron ve çevresi de, 'Öyleyse vuruşalım' noktasına gelmiştir...” Dostumun tahmini bu yolda...

Özetini vereyim: Grup iktidarla savaş kararı almış, saflar da buna göre yeniden dizayn ediliyormuş...

Güldüğümü telefonda bile fark edince durdu...

Uzan Grubu'nun sonunu getiren olaylar başladığında yaşananlar aklıma geldiği için gülmüştüm. Malezya'yı da içeren bir gezinin ilk durağı olarak Pakistan'daydık. "Kepez ve Çukurova hisselerine el kondu" haberi geldiğinde, Uzanlar'ın gazetesini Ankara'da temsil eden meslektaş, gelişmeyi iktidarla irtibatlamış, "Yargıdan döner" demişti.

Gezisini izlediğimiz Başbakan Tayyip Erdoğan'ın böyle bir gelişmeden haberi bile yoktu; ilk bizden duydu. Etraftakilere, "Bu bir devlet operasyonu" demiştim o akşam, ardından tezimi yazdım da...

Cem Uzan'a, yakınındakiler, “Merak etme patron, yanlışlık yargıdan döner; asker de müsaade etmez zaten” demişlerdi. Bıçak kemiğe dayandığında, Cem Uzan'ın “Hani asker müdahale edecekti?” çağrısına, kendisine sürekli “Merak etme” diyenlerin şu cevabı verdiği söylenir: “Takvimler uyuşmadı.”

Dün gazeteler, “Babası ve kardeşinden sonra Cem Uzan da Türkiye'den kaçtı” haberini veriyordu.

Eh, 'devlet operasyonu' denen işte böyle bir şey...

Bizim devlet birilerinin güçlenip palazlanmasına uzun bir süre yol verir, ufak tefek hatalarına göz yumar. Hata yapmayanlar palazlanıp gürbüzleşemez zaten... Ancak, büyüklük sistemi 'tehdit' eder ve güç kullananlar 'harcanabilir' hale gelirse, ipi çekmekte tereddüt etmez aynı devlet...

Yukarıdaki cümleyi yazarken bir yandan da parmaklarımla bildiğim örnekleri sayıyorum. Örnek çok... Bizde tarih bu yüzden sürekli tekerrür ediyor.

İki hikâyede benzerlikler hayli fazla; eğer kurulan benzerlikler yanlış kabullere dayanmıyorsa, tek dileğim bu hikâyenin sonunun farklı bitmesi..."

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar