Direniş Çağında Türkiye'de Alternatif Medya kitabı raflarda
Kafka Yayınevi'nin Alternatif Medya ve Toplumsal Hareketler Serisi'nin Bora Ataman ve Barış Çoban'ın editörlüğünde hazırlanan ilk kitabı, Direniş Çağında Türkiye'de Alternatif Medya yayımlandı.
Kafka Yayınevi'nin Alternatif Medya ve Toplumsal Hareketler Serisi'nin Bora Ataman ve Barış Çoban'ın editörlüğünde hazırlanan ilk kitabı, Direniş Çağında Türkiye'de Alternatif Medya yayımlandı.
Aydın Çam, kaleme aldığı yazı ile kitabın içeriğini ve mesajını anlattı.
Farklı disiplinlerden gelen araştırmacıların buluşacağı medya ve direniş odaklı bir platform olarak tasarlanan seri ve serinin bu ilk kitabı, editörlerin ifadesiyle, "hayata geçmesini büyük oranda Gezi Direnişi'nin yarattığı dipten gelen dalganın akademik ve popüler dünya üzerindeki sarsıcı etkisi"ne borçlu.
Bu ilk kitaptan başlayarak serinin, başta genç araştırmacılar olmak üzere, alternatif, radikal, aktivist, yurttaş, muhalif ve benzeri öneklerle anılan medya araştırmalarına ilgi duyan herkese katkı sunması bekleniyor.
ALTERNATİF MEDYA ÇALIŞMALARI YENİ BİR ÖZERK ALAN
Ataman ve Çoban şöyle diyor: "Alternatif medya çalışmaları dünyada daha çok yenisi ve eskisiyle toplumsal hareket çalışmalarından beslenen özerk bir medya çalışmaları alanı ve ülkemizde –yaklaşık otuz yıllık bir gecikmeyle– ancak yeni yeni bu yönde kurucu bir hareketlilikten söz edilebilir. Gezi Direnişi bu yöndeki gelişimi ivmelendirmiştir; gerçek ve sanal ağların üst üste binerek melezleştirdiği karşıt-kamusal alanlarda bir araya gelen yurttaşların kent meydanına akarak gerçekleştirdiği işgal, Gezi Direnişi'nin de içinde yer aldığı çağdaş toplumsal hareketlere ait karakteristik bir özellik."
Ve bu karakteristik özellik, alternatif bir medya oluşturacak kadar da güçlü...
ÇALIŞMA GEZİ ÖNCESİNDE BAŞLAMIŞTI
Aslında bu çalışmanın kökleri Gezi Direnişi'nden eskiye dayanıyor. Gezi Direnişi'nden bir yıl önce, ulusal alanda hak temelli eylemlerin günden güne yayıldığı, ulusötesi coğrafyalarda ise benzer eylemlerin kitleselleştiği bir dönemde Ataman ve Çoban, Türkiye'deki alternatif (yeni) medyaların bir haritasını yapmak için ilk çağrıyı gerçekleştirmişlerdi.
Hâlihazırda toplumsal hareketleri akademik ilgi alanlarına dâhil eden iki araştırmacı, Tunus'ta, Mısır'da, ABD'de, Yunanistan'da, İspanya'da ve hatta İzlanda'da olup bitenleri yakından takip edip heyecanla Türkiye'nin bu hareketlere nasıl eklemlenebileceğini tartışırlarken bizatihi yurttaşlardan ve yurttaş inisiyatiflerinden kaynağını alan bu alternatif medyayı haritalamanın mümkün olabileceğinden de emin değildir aslında.
Evet, cüretkâr bir çalışmadır bu ve evet, Türkiye akademisi bilimsel üretim takvimlerinden pek de haz etmemektedir. Çağrı takvimi epey geniş tutulmasına karşın girişim beklenen yanıtı bulamaz ve dahası Gezi Direnişi'yle birlikte yepyeni alternatif medyalar ortaya çıkar.
Gezi Direnişi'yle birlikte çalışmanın içeriği güncellenir. Bu son derece doğaldır çünkü direniş, Ataman ve Çoban için, gelenekseli ve yenisiyle alternatif medyaların neredeyse tüm toplumu içine alan bir güce eriştiği tarihsel bir olaydır.
GEZİ, MEDYA İÇİN ÜÇÜNCÜ TARİHSEL MOMENT
Ataman ve Çoban'ın tarihsel perspektifleri şu sözlerinde saklıdır:
"Gezi Direnişi, alternatif medyanın, yeni medya pratikleri ile yeniden güç kazandığı tarihsel bir dönemeçtir. Direnişi, geleneksel alternatif medyanın yaratıcı sokak mücadelesinin ürettiği yeni alternatif medya ve internet temelli alternatif yeni medyayla iç içe geçtiği bir tarihsel moment olarak okumak mümkündür.
Benzer tarihsel momentler, medya alanında da tarihi dönüşümlere de yol açmıştır. Bunların ilki Türkiye tarihinin ilk burjuva devrimi olan ve medya alanında müthiş bir patlamaya yol açan 1908 Devrimi'dir.
İkincisi, 1974-1980 arasında devrimci mücadelenin yükselişine koşut bir biçimde yüz binlere ulaşan alternatif gazeteler, dergiler dönemidir.
Bu bağlamda Gezi Direnişi, Türkiye'de alternatif medyanın toplumsal hareketler açısından yaşamsal rolünün gerek halk gerekse de akademik çevrelerde belirginlik kazandığı üçüncü dönemdir."
EYLEMCİLER AYNI ZAMANDA MEDYA ÜRETİCİSİ OLDU
İktidara karşı yaratılan karşı-kültürlerde yazarlara göre alternatif medya işlevi görebilmektedir. Bu bağlamda iktidar karşıtı bir kültür olarak Gezi Direnişi, toplumsal iletişimin demokratikleşmesiyle birlikte alternatif medyanın belki de hiçbir zaman mümkün olmadığı bir biçimde yükselişini beraberinde getirmiştir.
Tüm direnişçilerin aynı zamanda medya üreticileri haline gelmesi, herkesin kendisini ifade edecek olanak ve araçları kullanmasını mümkün kılar. Özellikle Web 2.0 sonrasını işaret eden mobil cihazlar, yüksek bağlantı hızı ve sosyal medya uygulamalarının etkin kullanılmasının yanı sıra işgal alanındaki sosyalleşme ve dayanışma ile birlikte komünalist bir ütopyanın aslında hiç de uzak bir düş olmadığı, yaşamın içerisinde gerçekleştirilebilir bir potansiyel olarak var olduğu görülür.
Direnişin sönümlenmesi alternatif meydanın eski sınırlarına çekilmesine neden olurken, alternatif yeni medya, bugün direnişin ruhunu birbirlerini bir kez bulduktan sonra kaybetmeye niyeti olmayan çapulcular sayesinde muhafaza etmeye devam etmektedir.
3 BÖLÜM, 20 ÇALIŞMA
Direnişin yarattığı etki alternatif medya çalışmaları alanında da karşılığını bulmuştur. Bu alanda Gezi Direnişi ile birlikte kurucu bir hareketlilik göze çarpıyor. Dolayısıyla yazarlar "alternatif medya çalışmalarının" bugüne dek pek gelişemediği Türkiye'de, "alternatif yeni medya çalışmalarını" farklı bir geleceğin beklediğini düşünüyorlar. Nihayet bu kitabın başlıca amacının da söz konusu alanların Türkiye'deki gelişimine katkı sağlamak olduğunu belirtiyorlar.
Kitaptaki makalelerin yarısı Gezi Direnişi'ni alternatif medya perspektifiyle ele alan çalışmalardan oluşuyor. Kitap Gezi Medyası, Alternatif Gazetecilik/Dergicilik ve Alternatif Medya, Alternatif Kültür başlıklı üç bölümden ve yirmi çalışmadan meydana geliyor.
Pınar Öğünç, Aksu Bora ve Turgut Yüksel'in değerli katkıları haricinde çalışmaların hepsi akademik nitelikli ve çoğu da ampirik verilere dayanıyor.
Gezi Direnişi odaklı olmayan çalışmalardan birkaçında ise direnişe dair göndermeler mevcut. Ataman ve Çoban şöyle diyor: "Direniş sosyal bilimler alanını öyle etkiledi ki bugün Gezi'yi anmadan ne toplumsal hareketler ne de alternatif medya çalışması yapmak imkânı kalmışa benziyor."
Kitabın, yazarların dikkat çektiği eksiklerine rağmen Türkiye'de alternatif medya çalışmalarına önemli bir katkı yapacağı açık... Tabii bu yaklaşım, tıpkı editörlerin olduğu gibi, bizim de isyankâr iyimserliğimizden de kaynaklanıyor olabilir. Neyin doğru olduğunu nasıl olsa gelecek gösterecektir. İyi okumalar...