ADNAN BERK OKAN

Sokrat demişti sanıyorum: "Bütün bildiklerim, karşımdakinin anladığı kadardır"...
Emre Aköz veya karşısında yer alan bir başka ama farklı görüşteki meslektaşının anlamadıkları da galiba bu...

"Ülkenin sahibi biziz" diyenlerin direnci ha deyince kırılmaz

Osmanlı'da çok partili seçimler yapılırdı. Atatürk iktidarı ise "tek parti dönemi" olarak anılır. Nasıl oluyor da Atatürk "en büyük demokrasi savaşçısı" ilan ediliyor; anlamak mümkün değil. Atatürk ve silah arkadaşlarının, "Çağdaş, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti" kurduklarını ben ilk kez duyuyorum. Belki bir miktar çağdaş ve laik idik... Ama 1923-1938 arasını "sosyal bir hukuk devleti" olarak görmek mümkün değil. Emre Aköz'ün yazısının tamamını okumakiçin tıklayın.

Oysa hoşgörülmek için hoşgörecek, anlaşılabilmek için anlayacaklar birbirlerini...
Bunun başka yolu yok...
Birilerini ikna etmenin yöntemi sadece "sen yanlış biliyorsun" demek değil...
"Senin bildiklerinin dışında benim de bildiklerim var. Önemli olan hangimizin doğru bildiği değil, bugün hangimizin bildiğinin daha yararlı olduğu" deyip uygar bir tartışmayı denemektir...
Emre Aköz, düşünce olarak kendime "yakın" bulduğum, entelektüel bir meslektaşım ama kendisi gibi düşünmeyenleri aşağılamak, Atatürk için sürekli "Faşist" iması yapmak, Atatürkçüleri (veya onun deyimiyle Kemalist'leri) daha da geriyor...
Oysa daha yumuşak, daha hoşgörülü ve hatta biraz da gülümseterek savunsa düşüncelerini; inanıyorum ki çok katılanı olacak...
Çünkü Emre kardeşimin amacının "düşman" değil, "dost - taraftar" kazanmak olduğundan eminim...
Ama...
Gerçek Liberal, toplumun farklı katmanlarına ve hatta marijinal kesimlerine bile hoşgörülü davranmayı bilendir...

[email protected]