Deniz Yücel'in tahliye talebi neden reddedildi?
Alman Die Welt muhabiri Deniz Yücel'in tahliye talebini reddeden hakimliğin gerekçeleri açıklandı...
Die Welt gazetesinin Türkiye temsilcisi İlker Deniz Yücel'in "terör örgütü propagandası yapmak" ve "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik" suçlarından tutuklanmasına ilişkin yapılan itiraz bir üst hakimlikçe reddedildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Hasan Yılmaz tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 27 Şubat'ta tutuklanan Yücel, avukatı aracılığıyla 6 Mart'ta nöbetçi hakimliğe başvurarak, tutuklama kararına itiraz etti. İtirazı değerlendiren İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği, tutuklama kararının usul ve yasaya aykırı olmadığını vurgulayarak, itirazın reddine hükmetti.
"BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLEMEZ"
Hakimlik kararında, şüphelinin ifade ve savunmasının, şüpheli tarafından kaleme alınan yazıların, bu yazılarda kullanılan görsel öğelerin, başlıkların, yazılar içerisindeki ifade ve anlatım ile kullanılan dil üslubunun bütün halinde değerlendirilerek, şüphelinin eyleminin basın özgürlüğü ve gazetecilik anlamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı vurgulandı.
"15 TEMMUZ DARBESİ ÜZERİNDEN FETÖ'NÜN PROPAGANDASINI YAPTI"
Kararda, şüphelinin yazdığı yazılar ve yaptığı röportajlarda Türk ve Kürt vatandaşlarını kin ve düşmanlığa alenen tahrik ettiği aktarılarak, şüphelinin 17 Şubat'taki bir yazısının kapak kısmında "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın resmi, fonda Türk bayrağı varken 'darbeci' şeklinde manşet atıldığı" ve Cumhurbaşkanı hakkında asılsız iddialarda bulunduğu kaydedildi. Kararda, şüphelinin bir yazısında, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin söz konusu kalkışmanın sorumlularının kim olduğunun bilinmediği ve darbe girişiminin FETÖ terör örgütü tarafından yapıldığına dair bir kanıt bulunmadığını belirterek, örgüt propagandası yaptığı vurgulandı.
"GERÇEKLERİ KASITLI VE BİLİNÇLİ SAPTIRARAK ÖRGÜTLERE HİZMET ETTİ"
Şüphelinin soruşturmaya konu yazılarında gerçekleri adeta kasıtlı ve bilinçli saptırarak adeta yasa dışı silahlı terör örgütlerinin amacına hizmet eder şekilde hareket ettiği amaç ve kanaatine varıldığı anlatılan kararda, ''Şüphelinin tutuklanmasına karar verilen hakimliğin kararı da nazara alındığında, verilen hüküm de usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından itirazın reddine karar vermek gerekmiştir." denildi.
BUGÜNE KADAR NE OLMUŞTU?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, şüpheli Yücel'in tutuklanmasına ilişkin sevk yazısında, şüpheli Yücel'in gazetecilik görünümü altında, PKK silahlı terör örgütü yöneticisi Cemil Bayık ile röportaj yaparak örgütü legalleştirme girişimlerine destek olduğu, güvenlik kuvvetlerinin örgüte yönelik haklı operasyon ve işlemleriyle ilgili olumsuz algı oluşturmaya matuf yazılar yazdığı belirtilmişti.
Sevk yazısında şüphelinin 12 Aralık 2016 tarihli bir yazısında, söz konusu operasyonlar sırasında Cizre'de ölen Hacer Arslan'ın kasıtlı şekilde güvenlik güçleri tarafından yakılarak öldürüldüğünü iddia ettiği kaydedilerek, yazı içerikleri değerlendirildiğinde şüphelinin gazetecilik faaliyetlerinin ötesinde, ayrımcılığı körükleyici nitelikte yazı yazdığı, silahlı terör örgütünün söylemlerini dile getirerek propaganda yaptığı ve böylece üzerine atılı suçu işlediği kaydedilerek, şüphelinin tutuklanması talep edilmişti.
Şüpheli Yücel, nöbetçi hakimlikçe 27 Şubat'ta tutuklanmıştı.