Demokrasi olsa kerpiç evlerde ölmezlerdi

GAZETECİLER.COM - Taraf'ın Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan kurduğu mantıkla şaşırttı. Özetinde şunu yazdı; "Demokrasi olsaydı Türkiye'de, kerpiç evlerde ölenler olmazdı..."
Evet bu yazının özeti gerçekten bu...
Şaşırtan bir mantık...
Tuhaf bir ilinti...

İşte depremi, demokrasiye bağladığı satırlar;

Yapma be Ahmet!.. İyisin, hoşsun, gönlümüzdesin, seni severiz, iyi yazarsın, müthiş gazetecisin, cesaretlisin, tabu yıkıcısın ve kesin muhteşem bir demokratsın ama… Bazen de çok atıyorsun... Yahu 1 milyarlık Hindistan'da demokrasinin kralı var!.. Biz dâhil bölgede askeri darbe yaşamayan memleket yok… Ama... Hintlilerin demokrasileri o kadar sağlam ki; askerlere hiç yüz vermiyorlar… Askerleri de cumhuriyeti koruma ve kollamayı kendilerine vazife edinip, vidanjörlüğe soyunmuyorlar... Siviller kendi kakalarını kendileri temizliyorlar... Bütün bunlara rağmen; güçlü kuvvetli bir yellense yıkılacak kadar çürük evleri var... Demek istemem şu... Demokrasiyle kerpicin ne alâkası var?.. Adnan Berk Okan

(...)
Bugün yeryüzünün hiçbir doğru dürüst ülkesinde insanlar 6 ölçeğindeki bir depremde ölmezler. Burada niye ölüyorlar peki?
Cihan imparatorlukları kurmuşuz, cumhuriyetler ilan etmişiz, Atatürk'ün ilke ve inkılâplarını kabul etmişiz, şapka giymişiz, darbe yapmışız, çağdaş olmuşuz ama köylüler kerpiç evlerde sabah vakti yıkıntıların altında ölüyorlar.

Ben yeniyetmeyken mahalle çocuklarının çok sevdiği galiz bir laf vardı, dayanamayacağım söyleyeceğim, "bana faydası olmayan kilisenin papazını öpeyim," alın imparatorluğunuzu, cumhuriyetinizi, laikliğinizi, ilke ve inkılâplarınızı, şapkanızı, darbenizi, ne isterseniz ondan yapın.
Bunlarının hiçbirinin o köylülere bir faydası yok, olmamış, olmayacak.

Onların hayatını bunların hiçbiri kurtarmaz, onların hayatlarını, buralarda aydın geçinenlerin bile bir tür "fantezi" sandıkları "demokrasi" kurtarır ancak.

Demokrasi, insanın her şeyden daha önemli ve kutsal olması anlamına gelir, demokrasi olsaydı, Meclis lojmanlarına, orduevlerine, memur kamplarına, Atatürk heykellerine harcadığınız parayı Elazığ köylerine harcamak zorunda kalırdınız, kerpiç evlerin içinde sabaha karşı yıkılan duvarların altında ezilerek ölmezlerdi.