"Demirören, bir enayi bulsa Vatan ve Milliyet'i satacak!"
Sabah yazarı Engin Ardıç, Vatan ve Milliyet gazetelerinin hızla kapanma noktasına gittiğini belirterek, Erdoğan Demirören'in fırsat bulsa ikisinden de kurtulacağını iddia etti.
Demirören Medya Grubu'nun patronu Erdoğan Demirören, Vatan ve Milliyet gazetelerini satacak bir enayi arıyor...
İddia bize ait değil!..
İddianın sahibi Sabah gazetesi yazarı Engin Ardıç...
Vatan yazarı Okay Gönensin'i isim vermeden "acınası" ilan eden ve yeni çözüm önerilerini yerden yere vuran Ardıç, Vatan ve Milliyet'i de "muhalif medya" ilan etti.
ENAYİ ARIYOR AMA ILICI DA ÇIKMIYOR!
Ardından da bombayı patlattı:
"Bir kısım muhalif basının hal-i pür melali budur.
Onun için de batma ve kapanma noktasına doğru hızla ilerliyorlar.
Demirören bir enayi bulsa satıp kurtulacak, bunlar da kapının önünde kalacaklar ama alıcı da çıkmıyor!"
İste Engin Ardıç'ın bugünkü yazısı:
ACINASI...
Arkadaş teröre çözümü bulmuş, memleketi kurtarmış...
Bu çözümle, "niçin silah bırakacaksınız, bırakmayın" demiş olan ustası Hasan Cemal'den de ayrılıyor.
Çömez barış istiyor.
Hepimiz istiyoruz ama onunki biraz farklı.
Önceleri, uzunca bir süre, "ateşi kesin" demeye gelen yazılar yazdı. Ama bunu "bizim orduya" söyledi.
PKK'ya güveniyor.
Nitekim, "son İstanbul katliamının PKK'nın işi olduğu kanaatini değiştirecek bir bilgi bulunmuyor" da demiş. Belki ETA ya da IRA yapmıştır.
Şimdi, çözüm olarak şunu öneriyor: "PKK, hiçbir koşul öne sürmeden ateşkes ilan edecek ve sınır dışına çekileceğini açıklayacaktır!" Yani yenilgiyi kabul edecek, ya da sürdürdüğü savaşı ileri bir tarihe erteleyecek.
Böylece barış gelecek.
Fakat PKK'ya sözünün geçmeyeceğini de biliyor olmalı ki, hükümete akıl veriyor, "Barzani'den yardım isteyin" diyor.
Barzani Cemil Bayık'la görüşüp onu ikna edebilirmiş...
Neyse, abuklama bir yana, hiç olmazsa "TC'nin" birkaç yıl önce söylediğine gelmiş: Koşulsuz silah bırakın, sınır dışına çekilin...
O göstermelik bırakma sırasında yapılan yığınakları temizlemek kaç ay sürmüş, kaç cana malolmuştu...
Bu kazığı bir kere yedik, bir daha yemeye hiç niyetimiz yok.
Arkadaş etkili olmak istiyorsa, bir de Trump'ın önümüzdeki şubat ayında Ankara'ya göndereceği yeni ABD büyükelçisiyle görüşsün, asıl onu ikna etmeye çalışsın. Avrupa Birliği yetkilileriyle de görüşebilir.
Onları "bağımsız Kürdistan devleti" kurdurmaya çalışmaktan vazgeçirebilirse vallahi tarihe de geçer, arkadaşı Orhan gibi Nobel bile alır.
Gene de, uzun süre "afaki" konuştuktan sonra şimdi olmayacak bir dua bile etse, hiç olmazsa amin demesi sevindiricidir.
Biz daha başka "çeşitler", amansız fikir babaları, değişik meslekdaşlar da gördük.
Bunlardan birisi de geçenlerde memleketin kurtulması için gerekli koşulları sıralıyordu:
Önce, milli koalisyon! Yani AKP, MHP, CHP ve HDP biraraya gelip ortak hükümet kuracaklarmış!
Buna ilkokul öğrencilerinin bile akılları basmaz ama zarar yok. Tuttuğu parti CHP ille de bir şekilde bir ucundan iktidara eklemlensin istiyor.
Sonra genel af ilan edilip hapishaneler boşaltılacakmış.
(Fetöcüler de çıksınlar mı?) Sonra da, PKK ile savaş "düz alana" çekilecekmiş.
PKK'ya "dağdan ateş etme, erkeksen ovaya gel de kozumuzu orada paylaşalım" denilecekyani.
Tepelerin hangi kapsama gireceği belli değil, "Beleştepe" kapsam dışı herhalde.
Adam bunları fikir diye yazıyor.
Beriki de PKK'ya silah bıraktırıyor.
Bizleri de "savaşsever" olmakla suçluyor.
Bir kısım muhalif basının hal-i pür melali budur.
Onun için de batma ve kapanma noktasına doğru hızla ilerliyorlar.
Demirören bir enayi bulsa satıp kurtulacak, bunlar da kapının önünde kalacaklar ama alıcı da çıkmıyor!