Demirkubuz'dan tutuklu öğrenciler isyanı
Balçiçek İlter'in sorularını yanıtlayan Zeki Demirkubuz, tutuklu üniversite öğrencilerinin uğradığı haksızlıklara isyan etti...
GAZETECİLER.COM
Habertürk ekranlarında Balçiçek İlter'e konuk olan ünlü yönetmen Zeki Demirkubuz yine çarpıcı çıkışlar yaptı. Gündeme dair soruları yanıtlayan Demirkubuz, özellikle tutuklu üniversite öğrencileri için yaptığı yorumla dikkat çekti.
Cihan Kırmızıgül'ün poşu davası olarak bilinen davada 33 yıl 9 ay hapis cezası almasıyla yeniden gündeme gelen hapisteki öğreciler sorunu ünlü yönetmen Zeki Demirkubuz'u isyan ettirdi. Demirkubuz, "bu ülkede sosyalist öğrenciler her zaman otorite ve iktidarın hedef olmuştur" dedi.
HERKESİN ARKASINDA BİR GÜÇ VAR AMA SOSTALİST ÖĞRENCİLER HEP SAHİPSİZ
"Ben bunların bir kurgu olduğunu düşünüyorum. Bunu o hakimlere savcılara iktidardakilere sorun elbette kamuoyu önünde hak huku cümleleriyle süsleyecekler. Ama kendi hayatlarında kendi aralarındaki sohbetlerinde çao başka şeyler bildiklerini onlar da biliyor. İnsanın ufku bu kadarlık bir hayat yaratmaya müsait aslında. Bu insanların işlerini yapabilmesi ve kendilerini korkularından arındırabilmeleri için her gün kurbanlara ihtiyaçları var. Bu çocuklar kurrban seçilmiştir. Burada bir otorite var devlet var. Bu devletin hergün kurbanlara ihtiyaçları var. Bu ülkede en sahipsiz en ötekileştirilmiş kesim sosyalsitlerdir özellikle sosyalist öğrencilerdir. Bugün Kürtlerin bile arkasında bir güç var artık. Yeri geldiğinde silahlı veya başka türlü şekilde haklarını savunuyorlar. Ama sosyalist öğrenciler bu ülkedeki otorite için hep açık hedef olmuştur. Başta halk olmak üzere herkesten soyutlanmışlardır. Otorite ve iktidarın kendi varlığını göstermek için yaptığı en kolay şey bu çocukları cezalandırmaktır. Bu durum 50'lerde 60'larda 70'lerde de böyleydi. Bu gelenek daha ne kadar sürecek bilmiyorum bu ülkede otorite her zaman devrimci sosyalist gençlik üzerinden kurulur. Çünkü sahipsiz olan adı çıkmış olan onlardır... O hep ötekidir ve kökü dışarda bir şey gibi algılanır...
BAŞBAKAN'IN TİYATROCULARA DEDİKLERİ HAYRET VERİCİ
Demirkubuz, gündemdeki diğer tartışma konuları olan tiyatrocular ve hükümet arasındaki gerilim ve yılmaz Erdoğan polemiği için şunları söyledi:
"Bu nereye gider? Bence hiç bir yere gitmez. Türkiye'deki sanat ve sanatçı meselesinin sorgulanmasını anlıyorum. Ama Başbakan'ın tavrını hayret verici buluyorum. Ortaya attığımız konuyu bir süzgeçten geçirmez ve nereye varacağını düşünmezsek kendi kendimize farklı sorunlarla karşılaşırız. Mesela Devlet Tiyatroları'ndan TRT'ye kadar binlerce kadrolu sanatçı var onlar da özelleştirecek mi? Benim tavsiyem şu: Dinleyebildiğim, görüşlerine değer verdiğim bir kişi var. Dücane Cündioğlu... Bence tiyatrocular daBaşbakan da çevresindekiler de dinlesinler..."
YILMAZ ERDOĞAN'IN NE DEDİĞİNE DEĞİL DEDİKLERİNİN KİME HİZMET ETTİĞİNE BAKILIYOR
"Buna şurdan bakalım mı? Bu ülke ruhta bölündü. Madde de bahanesine bakıyor... Bu adam ne dedi diye bakmıyorlar. Ya da onun gerçekliğiyle ilgili bir sorumluluk taşımıyorlar. Sadece "bu kim bu denilen kime hizmet ediyor" diye bakılıyor. 12 Eylül öncesinde de bu gerçeklik vardı ama bu kadar paranoyak olunmadı. Kaldı ki Yılmaz Erdoğan da desin ya. Ne demiş ayrı konu da desin ya insanlar... Bu nasıl bir bölünme halidir, bu nasıl bir duygu halidir, bu nasıl toplum olma halidir. bu nasıl bir hukuk halidir..."
Habertürk ekranlarında Balçiçek İlter'e konuk olan ünlü yönetmen Zeki Demirkubuz yine çarpıcı çıkışlar yaptı. Gündeme dair soruları yanıtlayan Demirkubuz, özellikle tutuklu üniversite öğrencileri için yaptığı yorumla dikkat çekti.
Cihan Kırmızıgül'ün poşu davası olarak bilinen davada 33 yıl 9 ay hapis cezası almasıyla yeniden gündeme gelen hapisteki öğreciler sorunu ünlü yönetmen Zeki Demirkubuz'u isyan ettirdi. Demirkubuz, "bu ülkede sosyalist öğrenciler her zaman otorite ve iktidarın hedef olmuştur" dedi.
HERKESİN ARKASINDA BİR GÜÇ VAR AMA SOSTALİST ÖĞRENCİLER HEP SAHİPSİZ
"Ben bunların bir kurgu olduğunu düşünüyorum. Bunu o hakimlere savcılara iktidardakilere sorun elbette kamuoyu önünde hak huku cümleleriyle süsleyecekler. Ama kendi hayatlarında kendi aralarındaki sohbetlerinde çao başka şeyler bildiklerini onlar da biliyor. İnsanın ufku bu kadarlık bir hayat yaratmaya müsait aslında. Bu insanların işlerini yapabilmesi ve kendilerini korkularından arındırabilmeleri için her gün kurbanlara ihtiyaçları var. Bu çocuklar kurrban seçilmiştir. Burada bir otorite var devlet var. Bu devletin hergün kurbanlara ihtiyaçları var. Bu ülkede en sahipsiz en ötekileştirilmiş kesim sosyalsitlerdir özellikle sosyalist öğrencilerdir. Bugün Kürtlerin bile arkasında bir güç var artık. Yeri geldiğinde silahlı veya başka türlü şekilde haklarını savunuyorlar. Ama sosyalist öğrenciler bu ülkedeki otorite için hep açık hedef olmuştur. Başta halk olmak üzere herkesten soyutlanmışlardır. Otorite ve iktidarın kendi varlığını göstermek için yaptığı en kolay şey bu çocukları cezalandırmaktır. Bu durum 50'lerde 60'larda 70'lerde de böyleydi. Bu gelenek daha ne kadar sürecek bilmiyorum bu ülkede otorite her zaman devrimci sosyalist gençlik üzerinden kurulur. Çünkü sahipsiz olan adı çıkmış olan onlardır... O hep ötekidir ve kökü dışarda bir şey gibi algılanır...
BAŞBAKAN'IN TİYATROCULARA DEDİKLERİ HAYRET VERİCİ
Demirkubuz, gündemdeki diğer tartışma konuları olan tiyatrocular ve hükümet arasındaki gerilim ve yılmaz Erdoğan polemiği için şunları söyledi:
"Bu nereye gider? Bence hiç bir yere gitmez. Türkiye'deki sanat ve sanatçı meselesinin sorgulanmasını anlıyorum. Ama Başbakan'ın tavrını hayret verici buluyorum. Ortaya attığımız konuyu bir süzgeçten geçirmez ve nereye varacağını düşünmezsek kendi kendimize farklı sorunlarla karşılaşırız. Mesela Devlet Tiyatroları'ndan TRT'ye kadar binlerce kadrolu sanatçı var onlar da özelleştirecek mi? Benim tavsiyem şu: Dinleyebildiğim, görüşlerine değer verdiğim bir kişi var. Dücane Cündioğlu... Bence tiyatrocular daBaşbakan da çevresindekiler de dinlesinler..."
YILMAZ ERDOĞAN'IN NE DEDİĞİNE DEĞİL DEDİKLERİNİN KİME HİZMET ETTİĞİNE BAKILIYOR
"Buna şurdan bakalım mı? Bu ülke ruhta bölündü. Madde de bahanesine bakıyor... Bu adam ne dedi diye bakmıyorlar. Ya da onun gerçekliğiyle ilgili bir sorumluluk taşımıyorlar. Sadece "bu kim bu denilen kime hizmet ediyor" diye bakılıyor. 12 Eylül öncesinde de bu gerçeklik vardı ama bu kadar paranoyak olunmadı. Kaldı ki Yılmaz Erdoğan da desin ya. Ne demiş ayrı konu da desin ya insanlar... Bu nasıl bir bölünme halidir, bu nasıl bir duygu halidir, bu nasıl toplum olma halidir. bu nasıl bir hukuk halidir..."
