MEDYA KÖŞESİ

Demirel kimin odasında uyudu?..

“Demirel ve Erbakan’la ilgili çok ilginç bir anı anlatmışsınız, ama kaçırdık. Anlatanlardan dinledik. "

Demirel kimin odasında uyudu?..
GAZETECİLER.COM - Can Ataklı, geçtiğimiz günlerde HABERTÜRK ekranında anlattığı oantik bir öyküyü bugün köşesine taşıyor...
Biz dinleyince çok gülmüştük.
Gülmüştük ama (sevmesek de) Demirel'in siyaset ve devlet adamlığı karizmasının kendisinden sonra gelenlere neden beş yüz çektiğini de daha iyi anladık...
Bakın nasıl...

Demirel çok önemli görüşmede nasıl uyudu?

Geçen hafta Habertürk’te Ahmet Tezcan’la “liderlerin görüşmelerini” konuşurken, aklıma gelen bir anıyı anlatmıştım. Daha sonra programı izleyemeyenlerden hayli mesaj aldım. Diyorlardı ki “Demirel ve Erbakan’la ilgili çok ilginç bir anı anlatmışsınız, ama kaçırdık. Anlatanlardan dinledik. Sizden ricamız, olayı ayrıntılarıyla yazmanız.”

Peki; anlatayım o zaman.

Yıl 1979. Ecevit yapılan ara seçimlerde 5 ilde birden, ki biri CHP’nin kalesi olarak bilinen Edirne, “Halkın desteğinin kalmadığını gördüğüm için istifa ediyorum” demiş.

Tabii yeni bir hükümet krizi... Cumhurbaşkanı Korutürk hükümeti kurma görevini parlamentodaki ikinci büyük parti olan Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel’e veriyor.

Demirel’in amacı MC yani Milliyetçi Cephe hükümetini yeniden kurmak. Turlara başlıyor. MHP, Güven Partisi hükümete gireceklerini açıklıyorlar. Geriye kalıyor Erbakan’ın Milli Selamet Partisi.

Erbakan o yıllarda kendisini anahtar olarak görüyor. Onsuz hükümetin mümkün olmadığını düşünüyor.

Demirel görüşmek üzere MSP Genel Merkezi’ne geliyor. Erbakan kapıda karşılıyor. Demirel “Baş başa görüşelim, biz çıkıncaya kadar da içeri kimse girmesin” diyor. Erbakan kabul ediyor.

Demirel “Kapıyı da kilitle” diyor. Kapı kilitlenince, Demirel İstanbul Teknik Üniversitesi’nden de arkadaşı olan Erbakan’a adıyla hitap ederek “Necmettin, bir kerede söyle, var mısın yok musun?” diyor.

Erbakan “Abi tabii varım, zaten başka çare mi var?” dedikten sonra Demirel odadaki deri koltuğa yönelerek; “O zaman” diyor, “O kadar yoruldum ki ayakta duramıyorum, şurada biraz kestireceğim.” 

Can Ataklı'nın yazılarının tamamını okumak için tıklayın.
Yorumlar