MEDYA KÖŞESİ

Davutoğlu Radikal için yazdı

Kitabından bir bölümün 11 Eylül saldırılarının 10. yılında Radikal gazetesinde yayınlanmasına izin veren Ahmet Davutoğlu saldırıyı ve sonrasını bakın nasıl değerlendiriyor

Davutoğlu Radikal için yazdı

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 11 Eylül saldırılarından sonra, yaptığı değerlendirmeleri ve konuşmaları "Küresel Bunalım, 11 Eylül Konuşmaları" adlı kitapta toplamıştı. Davutoğlu, kitaptaki bölümleri Radikal okurları için seçti.

"11 Eylül saldırıları ile ilk defa dünyanın süper gücü ABD kendi topraklarında bir saldırıya maruz kaldı. Bu şekilde Batı insanı ve özellikle ABD'liler kendi mekanlarında özgürlük ve güvenlik sorununu yaşadılar. 11 Eylül sonrasındaki süreç üç aşamalı bir biçimde gerçekleşebilir.

Ceza beklentisi karşılansın

Psikolojik safha olarak adlandırdığım birinci aşamada, bu beklenmedik saldırının ve şokun sonucunda Amerikan halkında biriken öfkenin hafifletilmesi ve ceza beklentisinin karşılanması gerekmektedir. Nitekim ABD'nin bu saldırılara bir cevap vermesi gerektiği konusunda hemen herkes ittifak içerisindedir ve ABD'nin Afganistan operasyonu safhasında başta NATO müttefikleri olmak üzere pek çok ülke ABD'nin yanında yer aldı. Bu birinci aşamaydı ve aynı amaç uğruna beraberce hareket eden bir devletler koalisyonu söz konusu idi. ABD'nin Afganistan operasyonu başarılı oldu ve yönetim değiştirildi, ama küresel bir uluslararası düzenin unsurları oluşturulamadığı için o bölgede kalıcı bir barış elde etmede sorunlar yaşandı.

Stratejik safha

İkinci safha ise stratejik safha olarak isimlendirilebilir ve bu süreçte ABD hâlâ küresel olarak en güçlü aktör olduğunu göstermek isteyecek ama aynı zamanda bu süreçte psikolojik safhada oluşan koalisyon çatlamaya başlayacaktır. Bu şekilde bir yandan terör tehdidini ortadan kaldırırken, diğer yandan da reelpolitik hedeflerini gerçekleştirme amacıyla hareket söz konusu olabilir. ABD'nin bu hedeflerine karşı olan devletler kendi tutumlarını daha fazla vurgulayacaklardır.

Büyük devlet testi

Üçüncü safha ise da daha uzun dönemli kültürler ve medeniyetler ile ilgili boyutları olan ve bu saldırılara neden olan sorunların arka planlarının tartışılmasını gerektiren bir safha olacaktır. Bu safhada ABD ilk defa gerçekten büyük bir devlet olma testi ile karşı karşıya kalacak, Soğuk Savaş sonrasında yeni bir düzenin parametrelerinin ortaya konulamaması sonrasında herkes tarafından kabul edilebilecek adil bir sistemin oluşamaması ve bunun da bölgesel nitelikli yeni sorunları ortaya çıkarması söz konusu olacaktır. İşte bu aşamada yapılması gereken şey, başta ABD olmak üzere büyük güçlerin daha içselleştirici bir tutum benimseyerek, sürekli bir koruma refleksi ile hareket etmekten uzak durmasıdır.

Siyah Başkan vurgusu

Roma İmparatorluğu ile benzerlikler kurarsak, ABD'nin daha kozmopolit ve içselleştirici bir tavır takınması gerekmektedir. ABD'nin bu aşamada filozofça bir tavır geliştirerek, bir Sezar gibi değil bir Marcus Aurelius gibi davranması gerekmektedir. ABD açısından küresel anlamda bir etkinlik sağlanacaksa, bu ancak meşru temeller üzerinde inşa edildiğinde kalıcı bir şekil alabilir. Müslümanlar, Hindular ve Çinliler gibi farklı unsurları içselleştirilmelidir. Bu bir dışlamaya dönüşürse, Dışişleri Bakanı olan Colin Powell'ın dışlanması olur. Ne zaman siyah kökenli bir kişinin ABD Başkanı olması söz konusu olursa, gerçek anlamda bir içselleştirme o zaman olacaktır."

11 Eylül'ü kitaplaştırdı

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 11 Eylül saldırılarından sonra, yaptığı değerlendirmeleri ve konuşmaları bir araya getirdiği "Küresel Bunalım, 11 Eylül Konuşmaları" adlı kitapta ABD'nin daha kozmopolit ve içselleştirici bir tavır takınmasını önermişti.