Cüneyt Özdemir ve ötekiler
Sorusuna "Kusura bakmazsanız" diye başlayan kişi moderatör değil, konuğundan iş istemeye hazırlanan bir "yüzsüzdür"...
ADNAN BERK OKAN
Yazıma "Cüneyt Özdemir ve ötekiler" başlığını koyarken arkadaşlarımızın arasında "ötekileştirme" amacı taşımadığımı öncelikle belirtmeliyim ancak...
Bizler, Bozkurt Güvenç ve Hüsamettin Çelebi gibi gerçekten objektif tartışma programları yöneten değerli büyüklerimizden öğrendik bu işi…
Amaç tartıştırmaysa eğer, konuklar tartışılacak konu hakkında geniş bilgi sahibi, seslerini kavga tonunda değil, bilgilendirme tonunda kullanan kişiler arasından seçilirlerdi...
Günümüz moderatörleri ise genellikle bilgi olarak "sıfır"; ses yükseltme, edepsizlik, saygısızlık, hoşgörüsüzlük olarak ise "zirve" yapmış utanmazları tercih ediyor...
Ve eski moderatörler sordukları sorularla konuğunun değil, şeytanın avukatlığını üstlenirlerdi...
İnançlarına ters gelse bile soruyu sorarken bunu asla belli etmezlerdi...
Geçtiğimiz günlerde Cüneyt Özdemir'in Emekli tümgenerel Osman Pamukçuoğlu'na yönelttiği sorular işte o türdendi...
Özdemir, en sert ses tonu ve mesafeli mimikleriyle Osman Pamukoğlu'na öyle sorular soruyordu ki...
"Dannn!" sesini duyar gibi oluyorduk...
Ve Pamukoğlu'nun neredeyse "Faşist" olduğuna inanan çok kişi, Paşa'nın soruları hoşgörüyle kabul etmesi ve kendi doğrularını yumuşak bir ses tonuyla anlatması karşısında nefret ettiği adama sempati duyuyordu...
Şöyle de söyleyebilirim...
Özdemir işini o kadar iyi yapıyordu ki; Paşa'nın taraftarlarının kızdığını sonradan öğrendiğimiz o sorular aslında Pamukoğlu'na mesafeli duranların merak ettiği cevapları vermesini de sağlıyordu...
Paşa'nın fanatikleriyse, çok kızdıkları o sorular sayesinde paşlarının daha iyi ve daha inandırıcı bir şekilde kendini anlattığını göremiyorlardı...
İyi bir moderatör Cüneyt Özdemir gibi gerektiğinde inançlarını içine gömmeli ve hatta sorduğu sorunun fikri sahibiymiş gibi bir ifade takınabilmelidir...
Sorusuna "Kusura bakmazsanız" diye başlayan kişi moderatör değil, konuğundan iş istemeye hazırlanan bir "yüzsüzdür"...
Bu gün ekranlarımızda görev alan moderatörleri hatırlamaya çalıştığımda Bozkurt Güvenç ve Hüsamettin Çelebi'nin o güzel hasletlerini güncelleştiren; sadece konuklarını değil, yeri geldiğinde kahkahalarını da özgürleştirebilen tek moderatörümüz olduğunu görüyorum: Cüneyt Özdemir...
Cüneyt Özdemir dışındaki diğer TV programcılarını hatırlayın...
Siz ne düşünüyorsunuz bilemem ama benim için o arkadaşlarla, ekranda çöpçatanlık yapanlar arasında hiç fark yok...
Çünkü Özdemir dışında dinlediklerim (izlediklerim) "tartıştıran" değil, "kavga ettiren" TV programcıları...
Reyting kuşları!..
Cüneyt Özdemir'lerin sayısı artmadan demokrasinin ve medyamızın kalite yükseltmesini bekleyenler boşuna hayal kurmasınlar...
Bu hamurdan ancak bu börek olur...
[email protected]
Yazıma "Cüneyt Özdemir ve ötekiler" başlığını koyarken arkadaşlarımızın arasında "ötekileştirme" amacı taşımadığımı öncelikle belirtmeliyim ancak...
Bizler, Bozkurt Güvenç ve Hüsamettin Çelebi gibi gerçekten objektif tartışma programları yöneten değerli büyüklerimizden öğrendik bu işi…
Amaç tartıştırmaysa eğer, konuklar tartışılacak konu hakkında geniş bilgi sahibi, seslerini kavga tonunda değil, bilgilendirme tonunda kullanan kişiler arasından seçilirlerdi...
Günümüz moderatörleri ise genellikle bilgi olarak "sıfır"; ses yükseltme, edepsizlik, saygısızlık, hoşgörüsüzlük olarak ise "zirve" yapmış utanmazları tercih ediyor...
Ve eski moderatörler sordukları sorularla konuğunun değil, şeytanın avukatlığını üstlenirlerdi...
İnançlarına ters gelse bile soruyu sorarken bunu asla belli etmezlerdi...
Geçtiğimiz günlerde Cüneyt Özdemir'in Emekli tümgenerel Osman Pamukçuoğlu'na yönelttiği sorular işte o türdendi...
Özdemir, en sert ses tonu ve mesafeli mimikleriyle Osman Pamukoğlu'na öyle sorular soruyordu ki...
"Dannn!" sesini duyar gibi oluyorduk...
Ve Pamukoğlu'nun neredeyse "Faşist" olduğuna inanan çok kişi, Paşa'nın soruları hoşgörüyle kabul etmesi ve kendi doğrularını yumuşak bir ses tonuyla anlatması karşısında nefret ettiği adama sempati duyuyordu...
Şöyle de söyleyebilirim...
Özdemir işini o kadar iyi yapıyordu ki; Paşa'nın taraftarlarının kızdığını sonradan öğrendiğimiz o sorular aslında Pamukoğlu'na mesafeli duranların merak ettiği cevapları vermesini de sağlıyordu...
Paşa'nın fanatikleriyse, çok kızdıkları o sorular sayesinde paşlarının daha iyi ve daha inandırıcı bir şekilde kendini anlattığını göremiyorlardı...
İyi bir moderatör Cüneyt Özdemir gibi gerektiğinde inançlarını içine gömmeli ve hatta sorduğu sorunun fikri sahibiymiş gibi bir ifade takınabilmelidir...
Sorusuna "Kusura bakmazsanız" diye başlayan kişi moderatör değil, konuğundan iş istemeye hazırlanan bir "yüzsüzdür"...
Bu gün ekranlarımızda görev alan moderatörleri hatırlamaya çalıştığımda Bozkurt Güvenç ve Hüsamettin Çelebi'nin o güzel hasletlerini güncelleştiren; sadece konuklarını değil, yeri geldiğinde kahkahalarını da özgürleştirebilen tek moderatörümüz olduğunu görüyorum: Cüneyt Özdemir...
Cüneyt Özdemir dışındaki diğer TV programcılarını hatırlayın...
Siz ne düşünüyorsunuz bilemem ama benim için o arkadaşlarla, ekranda çöpçatanlık yapanlar arasında hiç fark yok...
Çünkü Özdemir dışında dinlediklerim (izlediklerim) "tartıştıran" değil, "kavga ettiren" TV programcıları...
Reyting kuşları!..
Cüneyt Özdemir'lerin sayısı artmadan demokrasinin ve medyamızın kalite yükseltmesini bekleyenler boşuna hayal kurmasınlar...
Bu hamurdan ancak bu börek olur...
[email protected]