Cumhuriyet gazetesi davasında 4. gün neler oldu?..
Cumhuriyet gazete yazar ve yöneticilerinin yargılandığı davanın döndüncü gününde Cumhuriyet yazarları Aydın Engin ve Hikmet Çetinkaya ile Cumhuriyet'in imtiyaz sahibi Orhan Erinç savunma yaptı...
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın bugünkü duruşmasında Cumhuriyet Gazetesi yazarları Aydın Engin, Hikmet Çetinkaya ile Orhan Erinç’in savunma yaptı...
Bugün ilk savunmayı Hikmet Çetinkaya yaptı... Çetinkaya, FETÖ'yü ilk kendisinin yazdığını belirterek, "'Altın nesil' adı altında örgütlenmesini yazdığımızda kimse olup bitenleri görmedi" dedi.
Aydın Engin de savunmasında, "Bakire gazeteci olmaz, hep masum insanlarla görüşülerek bu meslek yapılmaz" ifadelerini kullandı...
HİKMET ÇETİNKAYA:
ALTIN NESLİ İLK BEN YAZDIM KİMSE İNANMADI
Ben gazeteciyim. 51 yıldır Cumhuriyet gazetesindeyim. Laik, demokratik, hukuk devleti ilkelerinden asla vazgeçmem. Poliste, yargıda, eğitimde örgütlenmelerini haberleştirdiğim yıllarda Türkiye Fethullah Gülen'i tanımıyordu. Birçok ceza davasında yargılandım. Gülen hakkımda şikayet dilekçeleri verdi, tazminat davaları açtı. Ama yılmadan yazdık. FETÖ'nün sahte evraklarla bir çok yerde örgütlendiklerine kimseyi inandıramadık. Cemaatin ne kadar masum, benim ne kadar kötü olduğum hep söylendi. Hakkımda davalar açtılar çoğundan beraat ettim.
'Altın nesil' adı altında Amerika'da örgütlenmesini yazdığımızda kimse olup bitenleri görmedi. Devletten maaş alan bu imamın gerçek yüzünü açığa çıkarttım. Yıllarca peşimizden koştular aldırmadık. Bu iddianameyi reddediyorum, beraat kararı verilmesini talep ediyorum."
AYDIN ENGİN:
BAKİRE GAZETECİ OLMAZ
Sayın Yargıçlar, şu anda üçü tutuklu sandalyesinde oturan ve diğerleri de yıllardır arkadaşım olan avukatlardır. Akın Atalay, Bülent Utku iddianameye gereken cevabı verdiler ve layık olduğu yere koydular. Ondan benim ekleyeceğim bir şey yok. Böyle bir iddianame ile sanık sandalyesine oturtulmamız hukuk adına utanç, ülkem adına acı veriyor. Tutuklu 3 avukatım iddianameye gerekli cevabı verdiler. Açıklama yapmayı anlamsız buluyorum. Yazılarn kendileri iddianamaye cevap veriyor. Başlıklara bakılmış ancak içeriği okumamış. Soruşturma savcısı için bir başka seçenek kalıyor okumuş ama anlayamamış
Eskiden cemaat diye nitelendirdiğiniz gruba ait insanlarla konuşmanın suç olduğunu iddia ediyor soruşturma savcısı. İster FETÖ olsun, ister PKK, bu yapılardan kişilerle konuşmasam ben mesleğimi, gazeteciliği yapmamış olurdum. Ayrıca savcı görevini tam yapmamış. Cemaatin vitrininde yer alan birçok kişiyle görüştüm. Mesleğimi yaptım. Devletin derinlerine girmiş bir örgütün ne olduğunu anlamak için konuşmak zorundasınız. Son Abant toplantısına gittiğimde cemaat vitrinindekilerin artık orada olmadıklarını, amiyane tabirle tüydüklerini yazdım. Ocak ayındayken vitrindekilerin tüydüğü bir işarettir. 15 Temmuz'a hiç şaşırmadım çünkü bir şeyler hazırlıyorlardı. Bakire gazeteci olmaz! Hep masum insanlarla görüşülerek bu meslek yapılmaz. Benim mesleğim habercilik, gazetecilik budur.
İddianameye suç kanıtı gibi yerleştirilmiş ve basın savcılığınca herhangi bir soruşturmaya konu edilmemiş 9 makalemle ilgili herhangi bir açıklama yapmayı da anlamsız buluyorum; zaten ek cümleler kurmama gerek bırakmayacak bir açıklıkla iddianameye cevap veriyorlar.
BUGÜNE KADAR NELER OLDU?
Duruşmada bugüne dek Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Utku, Okur Temsilcisi Güray Öz, Cumhuriyet Vakfı Danışma Kurulu Üyesi Avukat M. Kemal Güngör, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Önder Çelik, köşe yazarı Kadri Gürsel ve çizer Musa Kart, köşe yazarı Hakan Kara, Kitap Eki Genel Yayın Yönetmeni Turhan Günay ve muhabir Ahmet Şık, Twitter'da Jeansbiri adlı hesabı kullanmakla suçlanan Ahmet Kemal Aydoğdu, gazetenin eski muhasebe müdürü Bülent Yener ve muhasebe müdürü Günseli Özatalay iddianamede yer alan suçlamalara yanıt verdi.