Cumhurbaşkanı istifa etmeli mi?..
Ne zaman ki bakanlar kurulu toplantılarında Başbakan Erdoğan’la göz göze gelme imkânını yitirdiniz…
ADNAN BERK OKAN
Sayın Cumhurbaşkanı;
1. Ak Parti Hükümeti’nin Başbakanıydınız…
Her şey çok da güzel başlamıştı…
Gerek sükûnetiniz gerekse de olaylarla ilgili önce düşünüp sonra konuşmanız (halefiniz ise önce konuşup, sonra düşünüyor), milyonlarca yurttaşı umutlandırmıştı…
AB ile ilgili açıklamalarınız; ekonomiyi akıllı, uslu, kaprissiz olduğu dost düşman herkesin kabul ettiği Ali Babacan’a teslim edişiniz; devir aldığınız ekonomi programını hiç yüksünmeden devam ettireceğinizin karinesiydi ve iş dünyası bu tutumunuzu pek sevmişti...
Özel hayatınıza ve eşinizin giyim tarzına karşı yapılan eleştirileri hoşgörü ile karşılıyor kimseye lâf yetiştirmeye çalışmıyordunuz...
Sürekli gülümsüyor, en kırıcı soru karşısında bile gülümsemekten vazgeçmiyordunuz...
Derken birden ve hiç beklenmedik gelişmeler ardı ardına gelmeye başladı…
Siirt’te bir köyde bir tek kişinin bile oy kullanmadığı anlaşıldı…
Oy kullanılmayan tek sandık yüzünden bütün Siirt seçimleri iptal edildi…
Siirt bağımsız Milletvekili Fadıl Akgündüz yüz kızartıcı bir suçtan hüküm giyerek milletvekili olma hakkını kaybetti…
Milletvekilliği düştü…
CHP'nin o dönemdeki genel başkanı Deniz Baykal ile sizin o dönemdeki genel başkanınız Erdoğan'ın gizlice ve başbaşa görüştükleri dedikodusu yayıldı...
Ve...
CHP ile anayasa değişikliği konusunda anlaştığınız açıklandı iki genel başkan tarafından (Erdoğan o görüşmeye elinde bazı görüntülerle gitmiş olabilir mi?)...
Ve yapılan anayasa değişikliğiyle genel başkanınız R. Tayyip Erdoğan hakkındaki siyasi yasak kaldırıldı...
Siirt’te seçimlerin yenilenmesine karar verildi…
Siirt’ten seçilip gelen milletvekiliniz Mervan Gül adaylıktan çekildi…
Yenilenecek seçimlerde onun yerine genel başkanınız Tayyip Erdoğan aday gösterildi…
Seçimleri Ak Parti kazandı, Erdoğan milletvekili seçildi...
Daha sonra siz başbakanlıktan istifa ettiniz ve hükümeti kurma görevi Erdoğan’a verildi…
Erdoğan fazla bir değişiklik yapmadan sizi ise Dışişleri Bakanlığı’na atayarak hükümetini kurdu…
3 Kasım 2002 seçimlerinde Ak Parti'ye oy vermeyen milyonlarca seçmen birden hükümete ve partinize destek olmaya başladılar…
En başta da büyük, orta ve hatta küçük sermaye ekonomide aynen sizin başbakanı olduğunuz 1. Ak Parti Hükümeti gibi istikrar vaat eden 2. Ak Parti Hükümeti’ne arka çıktı…
Nitekim 2004 genel mahalli seçimlerini diğer partileri perişan ederek kazandınız…
Siz de Dışişleri Bakanlığı’nda başarılıydınız…
Sizin dünya görüşünüze uymasalar da dışişleri kadrolarıyla uyum içinde çalıştınız…
Bu süreçte ABD, Irak’a müdahale etti…
Irak lideri Saddam Hüseyin kaçtıktan bir süre sonra bir dehlizde yakalandı...
İdam edildi...
O süreçte Irak artık Amerikan işgalindeydi...
Gerek Irak ve gerekse de İran’dan kaçan milyar Dolarlar ülkemize geldi…
Merkez Bankamız ve piyasalarımız kulaklarına kadar dövizle doldu…
Bu bolluk, yurttaşlarımızın hayatına da yansıdı…
En önemlisi yıllarca halkımızı canından bezdiren yüksek enflasyon ve faiz sarmalının belini kırdınız...
Paramızı dünya halkları karşısında komik duruma düşüren 6 sıfırı attınız, “adam” gibi bir paramızın olmasını sağladınız…
Ama…
Ne zaman ki siz hükümetten ayrıldınız…
Ne zaman ki bakanlar kurulu toplantılarında Başbakan Erdoğan’la göz göze gelme imkânını yitirdiniz…
Ne zaman ki uluslar arası toplantılarda masa altından Erdoğan’ın ayak bileklerini tekmeleyip, “kendine gel kardeşim” diyemediniz…
Türkiye o gün bugündür başbakansız kaldı…
Hayır yani başbakanımız var ama yok…
Var gibi olduğu zaman da öyle öfkeli ki neredeyse eline bir sopa alıp muhalefet partisi yetkilileri başta olmak üzere, Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve Sayıştay üyelerini dövecek; HSYK üyelerini içeri tıkacak, bazı medya patronlarını, gazete – TV genel yayın yönetmenlerini ve köşe yazarlarını prangaya vuracak…
İlle de kimi generalleri göresi gözü yok…
Her baktığı ona, HAMAS'ı hatırlatıyor...
Daaaaa...
HAMAS ona yüz vermiyor nedense...
Nasıl yapsak bilmiyorum Sayın Cumhurbaşkanı…
Acaba siz yeniden yürütmenin başına dönseniz(!) de Tayyip Beyi mi Çankaya’ya göndersek(!)…
Yani (yasaları delmeden) tam olarak bir çözüm bulamıyorum da…
En azından "bundan sonra bakanlar kurulu toplantılarına siz başkanlık etseniz" diyebiliyorum...
Çünkü öyle bir yetkiniz var…
Uluslararası görüşmelerde Başbakan’ın yanına oturup alttan tekmeleseniz yine eskiden olduğu gibi…
Dışişleri Bakanı da sizden talimat almadan hiç konuşamasa…
Falan, falan, falan yani işte…
Yoksa bu gidiş gidiş değil Sayın Cumhurbaşkanı…