Cübbeli Ahmet Hoca nasıl manipülasyon yapıyor?
Cübbeli Ahmet Hoca'nın yeni yayınladığı yazısı, medyada manipülasyon yöntemlerine dair güzel bir örnek içeriyor.
Medyada, okuru manipüle ederek kendi tarafına çekmek ve normalde tepki toplayacak, doğruluğu şüpheli argümanları okura kabul ettirmek için farklı teknikler kullanıldığına sık sık şahit oluyoruz.
Bunlardan birine de Cübbeli Ahmet Hoca'nın son yazısında tanık olduk.
Cübbeli, bir dergide yeni yayınladığı yazısında, erkeklerin hayatını uzatan dört maddeden bahsetti. Bunları da "elma yemek, bakireyle evlenmek, akan suda yıkanmak, sola doğru uyumak," olarak sıraladı.
Halkı manipüle etmeyi seven siyasetçilerin veya yazarların çok iyi bildiği tartışma hileleri ve algı yönetim teknikleri arasında çok kullanılan bir formül vardır.
Aslında tepki toplayacak, yanlış, doğruluğu şüpheli veya üzerinde savunma yapmanın zor olduğu bir kavramı insanlara kabul ettirmek için, doğruluğu kanıtlanmış, herkesin üzerinde hemfikir olduğu başka kavramlarla birlikte anarak o kavrama toplum gözünde itibar kazandırılır.
Mesela, bu yönteme bir örnek verelim:
Bir hocanın, kürsüye çıkıp cemaatine şöyle seslendiğini düşünelim.
'Dünya yuvarlaktır, denizler tuzludur, gökyüzü mavidir, kitaplar kağıttan üretilir ve sokak hayvanlarını öldürmek hayırlı bir iştir.'
Arka arkaya sayılan onca tartışmasız doğrunun ardından gelen son derece tartışmalı, yanlış, tepki toplayacak bir ifade de, dinleyicilerin zihninde artık doğruların tarafına kaymaya başlar. Kalkıp itiraz edecek olan varsa bile, duyduğu onca doğru sözün karşısında yaşadığı zihin karmaşası içinde pasifize olur, hatta kendi doğrularından şüphe duymaya başlar. Susar oturur.
Bu şekilde vaaz veren bir hoca, ona inanmaya zaten razı olan cemaatini kolayca sokak hayvanlarını kesen seri katillere dönüştürebilir.
Ertesi sabah bir kalkarsınız ki, köyde bir tane köpek kalmamış, cansız kediler üst üste yığılmış şekilde çöp traktörüne yüklenmiştir. Hoca, önceki sabah onu ısıran sokak köpeklerinden kendince intikam almanın zafer sarhoşluğunu yaşarken, bir hafta sonra ortalığı boş buldukları için köyü basan farelerin ısırdığı köylünün yarısında ateşli ve ölümcül hastalıklar baş gösterir. Hoca da bir sabah uyandığında, etrafta kedi kalmadğı için rahatça her eve giren arsız engerek yılanlarından birinin yorganın altında onu sokuverdiğini fark ediverir ama artık her şey için çok geçtir.
Neyse, biz kurgu öykümüzü bırakıp, gerçek olaya dönelim.
Cübbeli de yazısında aynı yöntemi kullanmış.
Elma gibi kalbe yararı tıbben kanıtlanmış bir meyvenin, durgun sularda mikrop birikmesi gibi ilmi bir gerçeğin ve doğru olduğuna yaygınca inanılan sola yatarak uyuma konusunun arasına, "bakireyle evlenmek" gibi hiçbir bilimsel gerçekliği olmayan ve kadınları aşağılamaktan başka bir amaca hizmet etmeyen bir seçenek sıkıştırmış.
Bu "ucuz" tartışma hilesini ABD'de ve İskandinav ülkelerinde ilkokul çocuklarına, tartışma derslerinde öğretiyorlar, hocamız da yeni keşfetmiş olmalı.
Biz yemedik.
Elbette kadınların bekaretleri, tamamen kendi bedenlerini ilgilendiren bir meseledir.
Bakire kalarak evlenmek isteyen kadına da, bekaretini önemsemeyen kadına da saygı duyuyoruz. Tabi ki, bir insanın eşiyle mutluluğu yakalaması ve birbirlerine bir ömür sadık olmaları çok romantik bir durum ama "bakire olmayan kadın namuslu değildir ve başka erkeklerle beraber olup evliliğin içine AIDS taşır," imasında bulunan bir yazı kaleme almak, kadınları aşağılamada zirveye tırmanmaktır.
Öte yandan, Ahmet hoca, bakireyle evlenmek seçeneğini kendince doğru bildiği kavramların arasına sıkıştırmaya çalışırken önemli de bir hata yapmış.
Sol tarafa dönük şekilde yatmak kimi kesimler tarafından sağlıklı sanılsa da, tıbben doğru olanın sağa yatmak olduğu çoktan anlaşıldı. Kendisine buradan hatırlatmış olalım.
Sağ tarafa yatılması durumunda, sağ burun deliği tıkanmakta, sol burun deliği açılmaktadır. Sol burundan yapılan nefes alma ile sağ beyin yarımküresinin aktivitesi artar. Sağ beyin yarımküresinin uyarılması, parasempatik sinir sistemimizin faaliyetlerini artırmasına, kalb hızımızın yavaşlamasına, tansiyonumuzun düşmesine ve mide-bağırsak faaliyetlerimizin yavaşlamasına vesile olur. Dolayısıyla kalbimiz daha az yorulur, uykuya dalmamız daha kolaylaşır, bu da istirahatimizin daha iyi olmasına imkân sağlar.
GELELİM TARTIŞMA VE YAYIN ETİĞİNE
Cübbeli Ahmet Hoca'nın yazısında olduğu gibi, medyada örnekleriyle çok sık karşılaştığımız bu tür manipülatif metinleri biz görünce gülüp geçiyoruz da, acaba bu metinlerin okurlar üzerindeki etkisi nasıldır?
Tartışma hileleri gibi ileri yöntemlerden habersiz, okuduğu her metine, her yazara inanmaya hazır masum okurların hayatlarında bu tür yönlendirmeler acaba nasıl hasarlar bırakır?
Her medya mensubunun, yazdığı her kelimeden önce, kendine bu soruyu sormasını ve hayatlarını etkileyeceği insanları hatırlamaya çalışmasını tavsiye ederim.
Yazmak, insana bu sorumluluğu yükler.
Oktay İhsan / [email protected]