MEDYA KÖŞESİ

Ciner cami duvarında, Doğan ise mimberde...

Karısını ve yakın çevresini TÜSİAD, TSK ve Aydın Doğan'a karşı kışkırtan Özer Çiller,

Ciner cami duvarında, Doğan ise mimberde...
ADNAN BERK OKAN -HABER ANALİZ 

Aydın Doğan medyası yeniden yapılanırken biraz eskilere dönmek istiyorum...
1997 - 2002 arasına...
Ve ille de REFAHYOL - TÜSİAD ilişkilerine...
O dönemde TÜSİAD'ı korkutan tehlike(!) iddia edildiği gibi "Şeriat Devleti" kurulma ihtimali değildi...
Çünkü TÜSİAD işadamları bir ülkenin siyasal rejimi ile pek ilgilenmezler...
Onlar için önemli olan rejimin küresel sermaye ile ilişkileridir...
Onlar için önemli olan her türlü mal ve finansman hareketinin özgürlüğüdür...
Aslında emeğin dolaşımında da özgürlük isterler ama şimdilik onu başaramıyorlar...
Peki TÜSİAD'ı REFAHYOL'a karşı durmak zorunda bırakan neydi?..
Söyleyim:
Hükümetin RP kanadının ABD, AB - IMF - Dünya Bankası ve ekonomiyle ilgili çıkışlarıydı...


Onlar ortak biz pazar

Çünkü...
Hükümetin RP kanadının AB ile ilgili "Onlar ortak biz pazar" görüşü değişmediği gibi değişeceğe de benzemiyordu...
Daha da kötüsü, Türkiye'yi Gümrük Birliği'ne taşıyan DYP, ortağının bu görüşlerini engelleyecek bir şeyler de yapamıyordu...
Tansu Hanım TÜSİAD'ı kendisine hedef seçmiş, ha bire vuruyordu...
Bir zamanlar kendisinin TÜSİAD için hazırladığı ekonomi raporunun ülkeyi yönetenlere kılavuz olduğunu ancak o kılavuza o günkü iktidarın itibar etmediğini unutmuş gibiydi...

 

TÜSİAD ve Çiller'ler

Diğer yanda TÜSİAD; ekonomisi gelişmemiş bir ülkenin her konuda (rejim, eğitim, gelir dağılımı) tehlike yaşayacağından tecrübeleriyle emindi...
Ekonomimizin gelişmesi de dünya ekonomisinin birinci liginde oynayan ülkeleri ile sağlanacak işbirliğiyle mümkündü.
1999 seçimleri öncesinde TÜSİAD'la kavga eden DYP yönetimi ve en başta da genel başkanı, 2002 seçimlerine giderken de o huyundan(!) vazgeçmemiş görünüyordu.
Özer Bey (Çiller) de TÜSİAD'la kavgada yangına benzin bidonu ile koşuyordu...
TÜSİAD ve Mehmet Ağar denildiğinde beyaz teni kızarıyor, gözleri küçülüyor, öfke patlamaları yaşıyordu...
1999 seçimleri öncesini ve 28 Şubat sürecini unutamamıştı...
 


Özer ve Aydın Beylerin Rodos sefası!

Özer Bey
'e göre Tansu Hanım'ın siyasetteki başarı(!) ibresini aşağı düşüren gurupların en başında TÜSİAD ve reklamlarıyla desteklediği MEDYA (ille de Aydın Doğan )geliyordu...
Karısını ve yakın çevresini TÜSİAD, TSK ve Aydın Doğan'a karşı kışkırtan Özer Çiller, 3 Kasım 2002 seçimlerinden sadece birkaç ay önce Rodos adasında Aydın Doğan ve taifesi ile el ele -  kol kola görüntüleniyordu...

Türkiye'de Liberal Kapitalizmi yerleştirmeye çalışan DP ve AP'in devamı iddiasındaki DYP lider kadrosu, Liberal Kapitalizmin Türkiye'deki Kâbe'si TÜSİAD'ı ve medyadaki tek hâkim gücü Aydın Doğan'ı karşısına alıyordu...
Ki o Aydın Doğan, medyası ve hatta sermayesi ile Erdoğan"geleceğin lideri" olarak ilân edip Ak Parti'ye destek verirken, Tansu Hanım'ı yerin dibine sokuyordu...

Liberal – Kapitalist sisteme inanmış bir siyasal hareketin kendi ayağına kurşun sıktığı o süreçte Türk dış politikası ve ekonomisi ABD - AB ve küresel şirketlerin çizdiği program çerçevesinde yönetilecek kadrolarla donatılıyordu...


Tansu hanım ne yaparsa yapsın

TÜSİAD üyelerinin sayıları belki gerçekten de 500 kişiydi (veya gurup ya da aile) ama o 500 kişi ülkenin milli gelirinin çok büyük bir kısmını üretiyor, devletten sonra en büyük istihdamı sağlıyordu.
Siyasal olarak etkin olmayabilirlerdi belki ama çok güçlüydüler...
Doğru şeyler söylüyorlar, doğru şeyler öneriyorlardı...
Daha önemlisi, Türkiye'nin çağdaşlaşma yolunda büyük paralar harcıyor, raporlar hazırlatıyor, gelişmiş bir demokrasi için çaba gösteriyordu...
Aklı başında hiçbir Liberal Demokratın "Tansu hanım ne yaparsa yapsın" diyemeyeceği bir süreçti o süreç ama gelin görün ki, Tansu Hanım'a destek vermek için de "mangal" gibi yürek gerekiyordu...
Ve...
Liberal Demokratların hemen hiçbiri o mangal gibi yüreğe sahip değildi...
Çünkü Aydın Doğan hepsini korkutmuştu...
Çünkü Aydın Doğan medyanın tek hâkimiydi...
Çünkü ne Cavit Çağlar kalmıştı rakip olarak, ne Dinç Bilgin, ne Mehmet Emin  Karamehmet, ne Enver Ören ve ne de Erol Aksoy...
Mesut Yılmaz Hükümeti, adlarını andığım ve hepsi de Aydın Bey'le "savaş" halinde olan bu medya patronlarının tüm mal varlıklarını devletleştirmişti...
Medya bir tek Aydın Doğan'a bırakılmıştı ve o Aydın Doğan, Tansu Çiller'den nefret ediyordu...


Bugüne gelince...

Kamuoyunu özgürce oluşturabilecek tek bir medya gurubu yok...
Çünkü o günkü medya patronları banka sahibi oldukları için siyasal iktidara göbeklerinden bağlıydılar...
Bugünkü medya patronlarının ise hepsi enerji işine daldılar...
Yani, siyasal iktidarın egemenlik alanı içindeler...

İçinizden bazıları "İyi ama Aydın Doğan Tayyip Bey'le kavgalı" diye düşünebilirsiniz...
O kavga o gün için geçerliydi...
Şu anda Aydın Doğan medyası (Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Erdoğan'a gözdağı vermek için kurultayda destekleneceğini ve sonradan pataklanacağını yazdığım için bana öfke kusan CHP'lilerin dikkatine!) tamamen Ak Parti Hükümetiyle uzlaşabilecek şekilde yeniden yapılandırılıyor...


Genel af çıkar mı?

Göreceksiniz...
Aydın Bey Medyası Hükümeti İsrail ve TÜSİAD'la barıştıracak...
Hükümet de Aydın Doğan'ın vergi cezasını "makul" bir ölçüye çekecek...
Kim bilir?..
"Genel Af" çıkartılırken içine "vergi affı" da sıkıştırılabilir...
Burası Türkiye'dir...
Burada olmaz olmaz...


Bu topraklar!..

Bu topraklar; en güvenilir cami imamlarından birinin 62 kadından cin çıkarma ayaklarına porno çekim yaptığı bir ülkedir...
Bu ülke, 1400 sene önce "dişlerinizi misvakla temizleyin" diye buyuran sevgili peygamberinin emrinin hilafına asla diş temizliği yapmayan fukara Müslümanların ülkesidir...
Bu ülke, Hıristiyan dünyasının senede bir gün yıkandığı bir dönemde, inananlarına neredeyse her gün yıkanmayı emreden bir dinin mensuplarının ayda bir kere zor banyo yaptıkları bir ülkedir...
Daha sayayım mı?..

Not: "Ciner hani cami duvarındaydı?" diye soranlar sanırım ne demek istediğimi anlamışlardır ama bir kez de ben açayım...
Aydın Bey, TÜSİAD ve Ak Parti Hükümeti'yle barışırken; Turgay Bey'in medyası TÜSİAD'la kavga ediyor...
"Ama hükümete yakın duruyor" demeyin zira hükümet de TÜSİAD'sız bir şey yapamaz, yapamayacaktır...
A.B.O

adnanberkokan@gmail.com


Yorumlar