MEDYA KÖŞESİ

'CHP Kürt fobisini yenerse büyür'

Demokrasiyi kendine dert etmeyen bir AKP ve onun otoriterliğinden mağdur Kürt siyaseti... Peki CHP nerede? Tribünde, seyirci."

'CHP  Kürt fobisini yenerse büyür'
GAZETECİLER.COM - "Türkiye'nin demokratikleşmesinin önünde, bir tıkaç gibi duran Kürt sorununu, bugün AKP ile Kürt siyaseti tartışma masasına yatırmış, bunun üzerinden alışveriş yapıyorlar. Demokrasiyi kendine dert etmeyen bir AKP ve onun otoriterliğinden mağdur Kürt siyaseti...
Peki CHP? Demokrasinin tesisinde daha çok iddiası ve samimiyeti olduğuna inanmak istediğimiz CHP nerede? Tribünde, seyirci."


Bu satırlar Mustafa Sönmez'in kaleminden. Cumhuriyet gazetesi yönetimini sert bir şekilde eleştiren ve yetki verilirse gazetenin satışını arttıracağını söyleyince yönetim tarafından köşe yazılarına son verilen Mustafa Sönmez, kişisel web sitesinde görüşlerini kaleme almayı sürdürüyor.

Geçen yıl "Kürt Sorunu ve Demokratik Özerklik" başlıklı bir araştırma kitabı da yayınlayan Sönmez, CHP'nin büyümesi için ön şartın Kürt Sorununun çözümünde trübünden inmesi ve daha da önemlisi "Kürt fobisini yenmesi" olduğu görüşünde...

İşte Sönmez'in bugün yazdıklarından çarpıcı bir bölüm:

KÜRT SİYASETİ ÇÖZÜMÜ AKP'DE ARIYOR

"Kürt siyaseti, kendisine mesafe koyan CHP’deki ve bir kısım soldaki bu “Kürt fobisi” karşısında, onları ikna için çabalamak, korkularını aşacak çabalarda bulunmak yerine, iktidardaki AKP ile sorunu çözme seçeneğine yöneldi. Biraz da kolaycı, pragmatist davrandı. Bunu da, zaman zaman çatışmaları yükselterek “müzakereye” zorlama biçiminde yapmaya başladı. Habur süreci başarısız olanıydı. Ama, tabanda, hem bölgede hem batı kentlerinde hızlı ve etkin bir örgütlenmeyle yükselişi sürdü. Sosyalist solun bir kesimi , Kürt siyasetinin bu Türkiyelileşme yönelişine olumlu yanıt vererek 2007 ve 2011 seçimlerinde ittifak yaptı.

BAYKAL DÖNEMİNDE YAKINLAŞMAMA SİYASETİ KORUNDU

CHP’de Baykal döneminde Kürt siyaseti ile yakınlaşmama siyaseti hep korundu. Kılıçdaroğlu dönemine geçiş ile birlikte, bu tutum belli değişikliklere uğradı. CHP’yi daha sosyal demokrat bir parti yapma, Türkiye’nin demokratikleşmesinin Kürt sorununun çözümünden de geçtiğini kabullenme gerçeği, CHP’nin en azından bir kanadını, resmi görüşten kopardı. Yine de bugün varılan yerde CHP, Kürtlere değebilmiş değil. Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelere ulaşabilmiş, Kürt siyaseti ile, onun TBMM’deki temsilcisi BDP ile ilişki geliştirebilmiş değil.

SOSYAL DEMOKRASİ

CHP’nin, bir an önce, en azından üyesi olduğu, (BDP’nin de gözlemci üyesi olduğu) sosyalist enternasyonal normlarına uygun bir sosyal demokrat yaklaşımı, Kürt sorununun çözümüne uyarlaması gerekir. Kürtlerin vatandaşlık, anadilde eğitim gibi taleplerini dinleyebilmesi, tartışabilmesi gerekir. CHP’nin BDP’yi, demokrasi mücadelesi ile  Kürtlerin özgürleşme taleplerinin iç içe olduğuna, dar programlara kapılmaması gerektiğine ikna etmesi gerekir. BDP, CHP’den böyle bir söylemi ve eylemi görürse, olmayacak duaya amin demekten uzaklaşıp AKP ile nafile namazı kılmaktan vazgeçebilir. BDP’deki liberal ve dinci damarın, RTE’yi diktatörlüğe taşıma pahasına, “kendine Müslüman” davranma yanlışının önü kesilebilir. Böyle bir işbirliğine yöneliş, sosyalist solun da rüzgarını arkasına alır ve RTE’nin, “barış”ı diktatörlük tırmanışına  basamak yapma oyununu bozar.

KÜRT FOBİSİNİ YENMEK CHP'Yİ BÜYÜTÜR

Kürt fobisini yenmek, “halden anlamak”, CHP’yi parçalamaz, büyütür.Önüne koşabileceği geniş bir koridor açar. Önkoşul, Kürtlerle ilgili samimi bir dil tutturmak, korkularla baş etmek, sorunu çözmeye talip, muktedir bir aktör olarak ortaya çıkmak, kendine güvenmektir. CHP yönetimi, çatışmacı, kutuplaştıran, çoğulculuğu reddeden eğilimleri, kendi içinde isterse ikna edebilir. Korkularını aşmalarına yardımcı olabilir. Bunu, izleyeceği pozitif, demokrasiyi güçlendirici, çok kültürlülüğe sahip çıkan, kaynaştırıcı, tüm ezilenlerden yana politikalarla yapabilir. Bunun için geç değil.