ANALİZ

CHP Can Ataklı’yı aday göstermeyecek çünkü…

CHP bu kadar temiz, dürüst, pırıl pırıl, haysiyetli, onurlu, boğazından haram lokma geçmemiş birini aday gösterebilir mi?..

CHP Can Ataklı’yı aday göstermeyecek çünkü…

ADNAN BERK OKAN

CHP sol bir parti…

Yani…

Fırsat Eşitliğine değil, imkân eşitliğine inanan bir parti…

Sol / Sosyalist ideoloji bütün yarışlarda her bir yarışmacının rakipleriyle eşit imkânlara sahip olmasını ister…

Haliyle o konuda o kadar ilkelidirler ki…

Eğer varsa bir üstünlükleri rakiplerinden hemen üzerlerine handikap 

(zayıf tarafa avans vermek veya güçlü olan tarafın üzerine ağırlık yüklemek) 

koyup öyle katılırlar yarışa ki imkânlar eşit olsun…

Gerçi rakipleri son yirmi yıldır hiçbir zaman imkân eşitliği sağlamadılar…

“Fırsat eşitliği var ya; işte meydan!” dediler…

Neydi “fırsat eşitliği”?..

“Seçimi kazanırsanız koltuğu valla bırakırız, billâ bırakırız” demekti…

 

Başka ne demekti?..

“Size oy vermek isteyenlerle bize oy vermeyenler aynı seçim sandığında kullanacaklar oylarını, bundan büyük fırsat eşitliği mi olur?” demekti…

“Az şey mi” yani?..

İşte bu sol / sosyalist ilkeleri nedeniyledir ki İstanbul’da Can Ataklı’yı değil, Mustafa Sarıgül’ü aday gösterecekler…

Ne ilgisi mi var?..

Allah Allah!..

Yahu arkadaşlar!..

Başından beri yazdıklarımı okumadınız mı yoksa?..

Dedim ya…

Rakipleriyle (Ak Partili aday) eşit şartlarda yarışacaklar…

 

Şöyle bir düşünün…

Deyin ki Can Ataklı aday yapıldı…

Aleyhinde “kirlendiğine” ilişkin en ufak bir iddia bile yok bu adamın…

İhaleye fesat karıştırmış mı?..

Yoooo…

Dünürüyle bir imar yolsuzluğu yapmış olduğuna ilişkin bir “dedikodu” olsun duydunuz mu?..

Hayır, duymadınız, duyamazsınız…

Evinde ve ayakkabı kutuları içinde milyonlarca Dolar bulundu mu?..

Hayır; bulunmadı, bulunamaz da...

Çünkü...

Can; mütevazı bir hayat sürdürür, harama el sürmez...

Sarraf'ın birinden yüklüce bir rüşvet aldığını duydunuz mu peki?..

Hayır...

Onu da duymadınız, duyamazsınız…


Yahuuuu!...

CHP bu kadar temiz, dürüst, pırıl pırıl, haysiyetli, onurlu, boğazından haram lokma geçmemiş birini aday gösterebilir mi?..

Gösteremez…

Gösterirse; rakibine karşı olan “dürüst aday, temiz insan, kirlenmemiş siyaset” avantajı olur…

Gösterirse İstanbul'da hele böyle bir ortamda gidilecek seçimi mutlaka kazanır...

Kazanır ama...

O avantaj sol / sosyalist CHP’nin ”İmkân Eşitliği” ilkesine uymaz…

Böyle bir avantaj seçim yarışında rakibine (Ak Parti) karşı üstünlük sağlamasına sebep olur…

Ki…

O avantaj / üstünlük de seçim yarışındaki “imkân eşitliği” ilkesini yerle bir eder…

 

Biliyorsunuz…

Ak Parti bilhassa şu son operasyonlar nedeniyle (Belki de tutuklananlar tertemizdirler, henüz bilmiyoruz ama…) kirlendi…

Ben demiyorum onu…

Sokakta konuştuğum herkes aynı şeyi söylüyor…

Yani, “Bu operasyon dış mihrakların ve ille de İngilizlerin oyunudur” diyenlere inanan yok…

Daha doğrusu “amigolar” dışında yok…

Hatta o kadar ki; camilerde kimi vaizler “Bu operasyon dış mihrakların ve ille de İngilizlerin oyunudur” dedikleri anda cami cemaatinin çok büyük kısmı ayağa kalkıp o kutsal mekânı terk ediyorlar…

“Neden böyle yapıyorsunuz?.. Yoksa siz de Hizmet Hareketi’nden misiniz?” sorusuna şu cevap veriliyor:

“Günaha ortak olmamak için kalkıyoruz… Biz Allah’ın tarafındayız; O’ndan başka hiç kimseye kulluk etmiyoruz, etmeyiz…”

“Yani?..” diye sorduğunuzda yargısız(!) infaz yapıyorlar:

 “Bunlar da (Ak Partililer) götürücüymüş meğer”…

 

Yani…

Önümüzdeki yıl Mart ayı sonunda yapılacak seçimlere gidilirken CHP’li adayları Ak Partili adaylardan “avantajlı” konuma taşıyacak en büyük değer; “dürüst aday, temiz insan, kirlenmemiş siyaset” olacaktı…

Partisiz (Amigo olmayan) milyonlarca yurttaş seçim sandığına; (Ki seçim sonuçlarını onların oyları belirliyor) “Ak Parti de kirliymiş arkadaş… CHP, hele Kılıçdaroğlu ve belediye başkan adayları o kadar tertemiz ki, haklarında dedikodu bile yok” inancıyla gideceklerdi…

Daha önce Ak Parti’ye oy veren seçmenler bu defa “dürüst, temiz, haysiyetli, onurlu, içinde çalıntı, haram olmayan” para ile çalışmış adaylara oy vereceklerdi…

 

Ama dedim ya…

CHP için bu çok büyük avantaj sol / sosyalist ilkelere aykırıydı(!)..

İmkân eşitsizliğiydi(!)…

CHP gibi sol / sosyalist, imkân eşitliğine iman etmiş bir parti rakibini zor durumda bırakabilir mi hiç?..

Ne yapmalı?..

Hemen bir handikap almalı üstüne…

Meselâ…

“İmar yolsuzluğu yaptı ve kendine kişisel menfaat sağladı” iddiasıyla ve parti meclisi kararıyla kovdukları; Ak Partililerin elinde olduğu halde zamanını bekledikleri için ortaya çıkarmadıkları onlarca “yolsuzluk” dosyası olan Mustafa Sarıgül’ü aday göstermeli…

Yarın; işte o “handikap” yüklenecek CHP’nin sırtına…

Ve…

Sonra da kamuoyuna dönüp şöyle diyecekler:

“Böylesine kirlenmiş bir siyasi partinin karşısına temiz bir adayla (Can Ataklı demek istiyorlar) çıkamazdık…

Çıksaydık eğer bu, imkân eşitliği ilkemize ihanet etmek olurdu…

Bu nedenle Sayın Sarıgül’ü aday göstererek aradaki bu imkân eşitsizliğini kaldırıyoruz… Memleketimize hayırlı uğurlu olsun…

Allah’ın, Yüce Rabbin izni; Meleklerin inayeti, sevgili Peygamber Efendimizin de himmetleriyle eşit bir yarış olacaktır…”

 

Ey güzel insanlar!..

Eğer buraya kadar okuduysanız…

Eğer benim kafayı yediğimi düşünmediyseniz…

Eğer bütün bunları ciddi ciddi yazdığımı sandıysanız…

Ben size soruyorum:

Tam da yıllar sonra (İSKİ Skandalının kiri pası silinmek üzereyken) ve Ak Parti ilk kez bir seçim öncesi kimi bakanlarından en üst düzey bürokratına kadar böylesi zor durumdayken İstanbul’a Sarıgül’ü aday göstermenin ne gibi bir sebebi olabilir?..

Yoksa…

Sarıgül’ün felâket bir seçim yenilgisine uğramasını sağlayıp yıllardır temcit pilâvı gibi dillendirilen; “Sarıgül CHP’ye genel başkan olacak” söylentilerini bitirmek mi?..

Allah aşkınıza bana birisi şu son durumları bir izah etsin…

Henüz değil ama kafayı yemek üzereyim…

[email protected]

ÇOK OKUNANLAR