MEDYA KÖŞESİ

Çetinkaya'dan Akbal'a mektup

Cumhuriyet gazetesi yazarı Hikmet Çetinkaya bugün köşesinde "Oktay Akbal’a Mektup..." yazdı.

Çetinkaya'dan Akbal'a mektup

Cumhuriyet gazetesi yazarı Hikmet Çetinkaya bugün köşesinde, bir süre önce aralarında bir gerilim yaşanan  Oktay Akbala  "Mektup" yazdı.

Akbal ile Çetinkaya'nın arası Balbay'ın Ankara Temsilciliğinden alınması sürecinde bozulmuştu. Akbal'ın bu konuda yazdığı yazı sansürlenmiş, Akbal da "50 yıldır ilk kez başıma geliyor böyle bir şey" diye yazdığı son yazısında "Ben biraz rahatsızım. Bir süre dinlenmem gerekiyor" diyerek yazılarına ara vermişti.

İşte Çetinkaya'nın Akbal'a köşesinden yazdığı mektup:

Sımsıcak bir yüreğin, çocuksu bir gülüşün içindeydin o gece Oktay Ağabey...

Bilmem anımsıyor musun, 2007 yılının o Temmuz akşamını. Gökova Körfezinden gelen esintiyi, dolunayın çam ağaçlarının arasından denize düşüşünü.

O gece masada dostlar vardı.

Ayla Akbal, sen, İlhan Selçuk, Serdar Kızık, Hamdi Yücelen ve ben...

İlhan Ağabey bir ara şöyle demişti:

Bu Hikmet hiç değişmeyecek, kafasının dikine yürüyecek, ödün vermeyecek...

Ben gözlerimi denize çevirmiş bakıyordum...

İlhan Selçuk devam ediyordu:

Hikmet, inatçıdır ama çizgisi hep aynıdır, hiç değişmemiştir... Oktayla Hikmet birbirlerine çok benzerler, yüreklerinde bir çocuk vardır hep...

Benim gönlümü almıştı...

Yaşamdan, Cumhuriyetin geçirdiği evrelerden, doğrulardan yanlışlardan söz etmiştik...

İki gün önce bir ameliyat geçirdin Marmariste. Şimdi Akyakadaki evindesin.

Ayla Akbalı önceki gün ve dün aradım, iyi haberlerini alınca çocuklar gibi sevindim.

Ben sana bu mektubu yazarken, nedense aklıma Alberto De Lacerdanın dizeleri geldi:

Kim çaldıysa günlerimi, söyleyin ona

gelsin alsın beni, götürsün ölümsüzlüğe.

.........

Güzellik bir başka geceye salar köklerini

ve bir başka günden doğar yeniden.

***

Ben bildiğin gibi kendi düşlerimle yaşıyorum, bir kıyı kasabasının kırılan sessizliği içinde dolaşıp duruyorum.

Aslında bildiğin gibi gündem yoğun.

Ben gündemi bırakıp senin insan sevgini, Ayla Akbalın sana sımsıkı sarılışını onun güzel gözlerinde görür gibi oluyorum.

Ben senin Suçumuz İnsan Olmak”, “Hiroşimalar Olmasın”, “Yalnızlık Bana Yasak(Cumhuriyet Kitapları) kitaplarını, 16 yaşında ilk gözaltına alınıp çıktığım çocukluk günlerimde okumuştum.

Sıradışılığı, aşkı, yenilmişlik duygusunu senin romanlarından, öykülerinden öğrenmiştim.

İnsan bazen mutluluğu ve aşkı yakaladığını sanır... Bir bakar ki o mutluluk ve aşk uçup gitmiştir bir kuş gibi avuçlarından...

Yaşam da öyle değil midir Oktay Ağabey?

İlhan Selçukun ölümüne ne denli üzüldüğünü, Balbayın hapislik günlerini kendine dert edindiğini biliyorum...

Bak şimdi Oktay Ağabey gözlerime... Benim yalan ve dolanla işim olmadığını, düşüncelerimin yalın, öfkelerimin kimlere karşı olduğunu iyi bilirsin...

Sakın yaşamdan kopma, bak Ayla Akbal var yanında, sımsıcak yüreği ve gülen sevgi dolu gözleriyle...

Biliyor musun, Akyakadaki evinizin bahçesi ve bahçeye bakan o giriş yeri ve Ayla Hanımın nefis yemekleri... İlhan Ağabeyle olan o doyumsuz sohbetler; Azmakbaşı’nda Aziz Nesin, Melih Cevdet Anday’ın oturduğu sofralar. Kaç yıl geçmiş aradan hatırlamıyorum!..

***

Oktay Ağabey, yine güneş yerli yerinde... Ay doğacak yeniden... Şimal yıldızı parlayacak gökyüzünde.

Anılardan kopup bugünü yaşamak, geleceğe bakmak, umutlarımızı çoğaltmak tek tesellimiz olacak.

Bunlar zor görülse de, bir kuşatma altında olsak da yüreğimiz Aydınlanma Devriminin getirdiği coşkuyla, emek-sermaye çelişkisini, sınıfsal mücadeleyi sürdürmekle geçmedi mi?

Ali Sirmen, Erdal Atabek, Mehmet Kemal, sen ve ben, 12 Eylül faşizminin ne olduğunu en iyi bilenlerdeniz öteki arkadaşlarımızla...

Aynı yıllarda gözaltına alınıp tutuklandık...

Köşeye sıkışmış, çivilenmiş günlerimiz, yıllarımız oldu bizlerin.

Hiç yılmadık, hiç ödün vermedik!

İstersen Miroslav Holubun şu dizelerini mırıldan kendi kendine yasemin kokuları arasında bir Akyaka akşamında...

 

Git kapıyı aç

Sis olsa bile dışarda

Dağılır

.......

Git kapıyı aç

İşlek karanlıktan başka,

Oyuk rüzgârdan başka

Hiçbir şey olmasa bile dışarda.

.....

Git kapıyı aç

Hiç olmazsa

Esinti olur

***

Taşın çiçek açma zamanıdır Oktay Ağabey... Bir süre sonra da senin yazı yazma zamanın olacak...

Yaşamı kucaklayan sen, hüzünleri çoğaltan insan olma!

Şöyle anılara dön istersen, Nadir Nadi, Berin Hanım, Uğur Mumcu, Ali Sirmen, sen ve ben Akyakada kıyıda dolaştığımız günlere dön...

Akıt o yüreğindeki sevgi ırmağını...

Bak kırlangıçlar kanat çırpıyor havada, yaşama, aşka ve şiire dair, bir şeyler anlatıyor hepimize.

Seni seviyoruz, gözlerinden öpüp kucaklıyoruz Oktay Ağabey!

Yorumlar