'Cemaat mi ürkütücü, hükümet mi?'
Mehmet Altan'a göre "Yaşananları, ortaya çıkan belgeleri, ileri sürülen iddiaları 'evrensel hukuk' ölçüsüyle değerlendirenler ürkütücü olanın bizzat Türkiye olduğunu görüyorlar"
Mehmet Altan isimli sitedeki köşe yazısında Cemaat mi Tehlikeli Hükümet mi? sorusunu sordu ve Yaşananları, ortaya çıkan belgeleri, ileri sürülen iddiaları 'evrensel hukuk' ölçüsüyle değerlendirenler ürkütücü olanın bizzat Türkiye olduğunu görüyorlar yazdı.
İşte Star gazetesinin eski başyazarı Mehmet Altan'ın köşesinde yazdıklarından çarpıcı bölümler:
UMACI MASALLARINA DÖNÜŞTÜ
"Cemaat-AK Parti gerginliğinin ortalığa saçtığı belge ve iddialar umacı masallarına dönüştü.
MGK kararlarıyla kendi halkını fişleyen, bunu ortaya koyan gazeteyi ve gazetecileri ‘vatan haini’ diye suçlayan, istihbarat unsurlarının yargı mensuplarıyla koordineli olarak gazetecileri dinlediğini Başbakan imzasıyla kabul eden, iki yıldır Uludere Katliamı’nın üzerini örten, demokrasinin özünü oluşturan Sayıştay raporlarını sumen altı eden bir siyasal iktidar ile…
Özellikle emniyet ve yargıda olmak üzere devletin içinde ‘çeteleşerek’ askerleri, gazetecileri, kısaca canını sıkan herkesi tutuklayan, mahkûm eden, son ayrışmadan sonra da siyasa iktidara karşı ‘cuntalaşarak’ saray darbesi yapmaya çalıştığı iddia edilen bir Cemaat yapılanması.
Çatışmanın içinde yer alanların argümanları özetle bunlar.
‘Hak, hukuk, modern devlet teorisi’ bilinciyle yazılıp çizilenlere sakince bir göz atmanız halinde, aklınıza ilk gelen ‘burası gerçekten bir devlet mi’ sorusu oluyor. Gerçek bir devlette bu iktidarın yaptıklarını yapmak mümkün mü, gerçek bir devlette bir cemaatin bu söylenenleri yapmasına izin verilir mi?
CEMAAT SUÇ İŞLEMİŞ HÜKÜMET DE SUÇA ORTAK OLMUŞ
Hükümetin yaptıkları zaten belgelerle kanıtlandığı için tartışılır bir yanı yok; eğer Cemaat hakkında iddia edilenleri yaptıysa onun üyeleri de suç işlemiş demektir ama on iki yıllık iktidarı boyunca bunları yapması için ona izin veren siyasal iktidarla, ‘ne istediler de vermedik’ diyen başbakan da onun suç ortağıdır.
Bütün bu kanıtlar ve iddialar bize, hukuki çerçevesi çizilmemiş, vatandaşlarının hiçbirinin güvencede olmadığı, gerçek bir devlet yapısı oluşturamamış umacı bir toplumda yaşadığımızı gösteriyor.
Askeri vesayetin devlet adı altında oluşturduğu dehşet verici kaos belli ki aynen, hatta belki biraz daha da artarak sürüyor. Bu kaosu yaratanların, sürdürenlerin, paylaşanların bizzat kendileri de dâhil olmak üzere hiç kimsenin güvende olmadığı, vahşi bir cangılda yaşıyoruz anlaşılan.
(...)ÜRKÜTÜCÜ OLAN CEMAAT YA DA HÜKÜMET DEĞİL TÜRKİYE
Cemaat mi ürkütücü, hükümet mi?
Yaşananları, ortaya çıkan belgeleri, ileri sürülen iddiaları ‘evrensel hukuk’ ölçüsüyle değerlendirenler ise ürkütücü olanın bizzat Türkiye olduğunu görüyorlar.
Çünkü ‘modern devlet’in temel prensibi olan ‘Kuvvetler Ayrılığı’nın buralarda kendisinden ziyade, şimdiki moda deyimle ancak ‘çakması’ uygulanmakta...
Gerçek bir hukuk ve demokrasi açısından baktığınızda en umacı, en ürkütücü olan gerçek de bu. Devletleşememiş yetmiş altı milyonluk bir kalabalığın hiçbir hukuki güvenceye sahip olmadan korkunç bir kaosun ve karmaşanın içinde yaşamaya çalışarak birbiriyle boğuşması.