Cem Küçük
O dönemde; bugün senin meslektaşlarına yaptığını Emin Çölaşan bana yapıyordu…
Bak sevgili Cem (Küçük)…
Lütfen bu satırları dikkatli oku…
Çünkü Orson Wells’in ünlü şarkısında dediği gibi; "I know what it is to be young, but you don't know what it is to be old".
Yani…
“Ben gençliği biliyorum ama sen henüz yaşlılığın nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsun”…
Evet Cem…
Ben senin geçtiğin yollardan 16 - 17 yıl önce geçtim…
Dönemin bakanları, önümde ceketlerinin düğmelerini iliklemeden konuşmuyor, “Efendim” demeden cümle kurmuyorlardı…
Polis müdürleri beni gördüklerinde yarı bellerine kadar eğiliyorlardı…
Bilgi(!) akıyordu bilgi…
Ben de gazetecilikten gelmediğim, köşe yazarlığına tepeden zembille indiğim (Torpille) için kendimi bir “bok” zannediyor o bilgilere sadece kendimin sahip olduğuna hükmediyordum…
Oysa aynı bilgiler başkalarına da veriliyormuş meğer…
Ama…
Ben yeni gelin gibi o haberlere sarılmaya meraklı olduğum; o günkü genel yayın yönetmenim de o haberlerden şehevi bir zevk aldığı için aynen sorgulamadan hem de manşetten yayımlıyordu…
Ve Cem;
o dönemde; bugün senin meslektaşlarına yaptığını Emin Çölaşan bana yapıyordu…
Köşesinde beni karalıyor, özel hayatıma dalıyor, beni patronlarıma şikâyet edip, “kovun şunu” diyordu…
Yapma Cem…
Eyleme kardeşim…
Hem gazeteciliği hem kendini hem de gazeteni kirlettiğinin farkında değil misin?..
Bugünler göz açıp kapayıncaya kadar geçecek…
Ve sen bir bacaksın, “kullanılmışsın”…
İşin fenası ben sadece kullanıldım…
Ama hiçbir gazeteci için patronuna “(Hem de çok güçlü olduğum halde) “kov şunu!” demedim…
Köşemde hiçbir gazeteciyi ispiyonlamadım…
Sen ise hem o günkü ben gibi kullandırıyorsun kendini…
Hem de o günkü Emin Çölaşan gibi meslektaşlarını patronlarına şikâyet ediyor, alenen olmasa da, “kov şunları yoksa Başbakan’la papaz olacaksın!” diyerek patrnu tehdit ediyorsun…
Aydın Doğan’a ve onun medyasında çalışan kimi yazarlara ve genel yayın yönetmenlerine, muhabirlerine sarmışsın bugünkü yazında…
Ve bunu yaparken kendinle ters düştüğünün farkında bile değilsin…
Adını verdiğin yazarlar Radikal’in ve Posta’nın en özgür yazarları…
Birçoğu da şu son operasyonda Hükümet’in yanında yer aldılar…
Tutuklananlar için “Henüz hepsi masum” tavrı takındılar…
Bunu unutuyor; “gazetecilik” sadece “habercilik” yaptığı için gazetelerin genel yayın yönetmenlerini, yazarlarını karalıyor, hakaretler savuruyor; patronlarını (Aydın Doğan) tehdit ediyorsun…
Yanlış yapıyorsun Küçük Çölaşan yanlış…
Hem de çok ayıp ediyorsun…
Ve tabii ki kaybediyorsun...