MEDYA KÖŞESİ

Cem Küçük yazdı: Yeni Zelanda terör saldırısıyla ilgili bazı sorular

Türkiye yazarı Cem Küçük 49 kişinin hayatını kaybettiği 50'den fazla kişinin yaralandığı Yeni Zelenda'daki hain saldırıya ilişkin bugünkü köşesinde bir değerlendirmede bulundu.

Cem Küçük yazdı: Yeni Zelanda terör saldırısıyla ilgili bazı sorular

Cem Küçük, Yeni Zelanda'nın dünyanın en huzurlu ülkelerinden biri olarak bilindiğini  fakat terör saldırısının bazı olayları değiştireceğini söyledi. Küçük, bundan sonra Müslümanların Yeni Zelanda'ya yerleşmeyeceğini ve bazı ailelelerin öz vatanlarına dönmek istediklerinin konuşulduğunu belirtti.

Hain saldırıya ilişkin bazı sorular sıralayan Küçük, "Çok profesyonel bir terör eylemi ile karşı karşıyayız. Bu eylemi tek başına yapmadığı, destek aldığı ve hatta istihbaratla bağlantılı olduğu net gibi. Zamanla her şeyi öğreniriz. Tabii iş işten geçtikten sonra." ifadelerini kullandı.

Yeni Zelanda terör saldırısıyla ilgili bazı sorular

Geçtiğimiz cuma günü Yeni Zelanda'nın "Christchurch" şehrinde iki camiye yapılan terör saldırısını iyi irdelemek lazım. Terör saldırıları dünyanın birçok yerinde oluyor. Okyanusya kıtasının iki ülkesi Avustralya ve Yeni Zelanda'nın tarihinde böyle terör eylemi ilk defa oluyor. Yeni Zelanda dünyanın en huzurlu ülkelerinden biri olarak bilinir. Kişi başı gelirin yüksek olduğu ve insanların rahat yaşadığı bir ülkede Müslümanlara yönelik terör saldırısı birçok soruyu da içinde barındırıyor.
Christchurch'de meydana gelen son iki olaydan biri 2016 Kasım'ında gerçekleşen 7,8 büyüklüğündeki deprem. Diğeri de 30 Ekim 2018'deki 6,2 büyüklüğündeki deprem. Bu kadar rahat bir yerde göçmenler bile huzurlu yaşarken son terör saldırısı bazı olayları değiştirecektir. Mesela bundan sonra Müslümanlar kolay kolay Yeni Zelanda'ya yerleşmeyecektir. Hatta bazı ailelerin oradan taşınıp öz vatanlarına dönmek istedikleri konuşuluyor.
Bretton Tarrant isimli teröristin bu saldırısı daha fazla göçmeni Okyanusya kıtasına gelişini engellemek için bile tasarlanmış olabilir. Çünkü AB ülkeleri ve Amerika'da Müslümanlara yönelik saldırılara karşı hiçbir şey yapılamıyor. Trump'ın insan hak ve özgürlüklerine aykırı şekilde 7 Müslüman ülkedeki insanları ABD'ye sokmayacağım demesi başlı başına bir skandaldır. Ne var ki bu kararlar yeteri kadar tepki almıyor ve dostlar alışverişte görsün kabilinden eleştiriyle geçiştiriliyor. AB'nin Müslüman düşmanı siyasetçilerin söylemleri yangına körükle gidilmesini daha da artırıyor.
Gelelim diğer sorulara. Sıradan bir jimnastik eğitmeni Bretton Tarrant nasıl oldu da Müslüman düşmanı bir teröriste dönüştü? 2016 yılında Türkiye, Bulgaristan, Macaristan, Romanya'yı ziyaret eden Tarrant aynı yıl Montenegro ve Sırbistan'da da bulunmuş. 2018'de de Pakistan'a gitmiş. Buralardaki ilişkileri, temasları ve hatta gittiği her köşebaşına kadar iyice bakılmalı.
Bir diğer soru profesyonelce silah kullanması. Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern'in dediğine göre "A Kategorisi ateşli silahlar lisansına" sahipmiş terörist Tarrant. Bu lisansı 2017 Kasım’ında almış. Christchurch polisine göre böyle bir lisansınız varsa, her türlü tüfek ya da pompalı silahı satın alabilirmişsiniz. Peki ama videolarda gördüğümüz o profesyonelce şarjör takıp çıkarmayı ve ateş etmeyi nasıl öğrendi? Görüntülerde Tarrant o kadar profesyonel ki, eğitim aldığı kesin. Ama kimden aldı? Ona atış eğitimi veren gizli el kim? Bir asker herhâlde ancak bu kadar iyi silah kullanabilir.
İki camiye terör saldırısı yapacak birinin bu kadar seri silah kullanması perde arkasında çok profesyonel bir elin varlığıyla izah edilebilir. "Yalnız kurt", "tek başına yaptı", "nefretle dolu biri" gibi söylemler işin oyalanma kısmıdır. Muhtemelen mahkeme sürecinde Batı medyasının da yardımıyla "kendi aklına esti ve yaptı" denilip olayın üstü örtülmek istenecektir.
Brenton Tarrant belli ki olay mahallinde önceden keşif yaptı. Terör saldırısı yapacağı camileri ve etraflarını iyice kontrol etti. Benimki bir temenni ama önceki aylara ait güvenlik kameralarından bazı şeyler ortaya çıkarılabilir. Bu bakımdan Tarrant'ın Yeni Zelanda'daki bağlantıları da iyice irdelenmeli.
Teröristin ele geçirilen 74 sayfalık manifestosunda şöyle ifadeler var: "Benim orijinal dilim Avrupalı. Kültürüm Avrupalı. İnancım Avrupalı. Felsefi görüşlerim Avrupalı. Kimliğim Avrupalı ve en önemlisi kanım Avrupalı." Dün Murat Bardakçı Habertürk'te çok iyi bir değerlendirme yaptı. "Bir terörist düşünün: Taaa sekiz asır önce Selçuklu ordusunu hangi Gürcü kralı ile kumandanının mağlup ettiğini bilecek, Sırplarla ve Macarlarla 14. ve 15. asırda tutuştuğumuz muharebelerdeki Hristiyan kumandanların isimlerini art arda rahatça sıralayacak, Osmanlı Ordusu’nun 1683’te Viyana önlerinde bozguna uğramasında ikinci, hatta üçüncü derecede rolü olan Avrupalı generallerin adlarını tek tek yazacak, Kıbrıs’ın fethinde esirleri öldürdüğü için idam edilen İtalyan generali bile unutmayacak… Üstelik geçmiş yüzyıllarda yaşanmış olaylarla da kalmayacak, bugünlere gelecek, son senelerde ırkçı teröre bulaşmış ne kadar katil varsa hepsini hatırlayacak, bunların isimlerini silâhları ile şarjörlerine işleyecek!
Dahası var: Bu isimleri tüfeğine ve şarjörlerine öyle Lâtin alfabesi ile değil, ait oldukları dillerin alfabeleri ile yani Gürcü’yü Gürcü, Ermeni’yi Ermeni, Sırp’ı da Kiril harfleriyle yazacak!.."
Gerçekten hiçbir tarihçi bu kadar ismi net hatırlayamaz. Bir anda söyleyemez. Kiril alfabesini bilen bir teröristle karşı karşıyayız. Bu kadar tarihî ismi hangi ara kimden öğrendi? Hangi kitapları okudu da bu kadar bilgiyi edindi?
Çok profesyonel bir terör eylemi ile karşı karşıyayız. Bu eylemi tek başına yapmadığı, destek aldığı ve hatta istihbaratla bağlantılı olduğu net gibi. Zamanla her şeyi öğreniriz. Tabii iş işten geçtikten sonra.

Yorumlar