Can Öz: 'Yayıncılıkta saf matematikle iş yürümez'
Sayım Çınar, Can Yayınları'nın sahibi Can Öz ile konuştu, ortaya yeni projelere, yeni kitaplara, yeni yayın dönemine dair zengin bir söyleşi çıktı.
GAZETECİLER.COM - ÖZEL İÇERİK
SAYIM ÇINAR [email protected]
Sayım Çınar, Can Yayınları'nın sahibi Can Öz ile konuştu, ortaya yeni projelere, yeni kitaplara, yeni yayın dönemine dair zengin bir söyleşi çıktı.
Yeni yayın döneminde sürprizleriniz olacak. Can Dündar'la bir kitap planlıyorsunuz. Biraz bahseder misiniz?
Henüz belli değil tam anlamıyla içeriği, henüz okumadık. Can Abi'yi gittim gördüm, sabahtan akşama notlar aldığını öğrendim, google'sızlığa zor alışmıştı ama avukatlardan bilgi alıyordu. İçerde olma haline dair bir kitap. Birkaç haftaya bir şeyler göreceğiz. Benim gördüğüm büyük bir yazma enerjisi var ve ilginç bir yere geldi. Mektuplarından da hissediliyor bu. Ağırlığı olan bir yazar olmuş eskisinden bile daha çok. Büyük bir adamdır, yazdıklarını görünce çok etkileneceğiz gibi geliyor bana.
"GERÇEK HESAP BU"
Nejat İşler projesi nedir?
Nejat İşler Gümüşlükspor'u şampiyon yaptı biliyorsunuz. Paraya ihtiyacı var ve sponsorluk arıyor. Ben de gel bir kitap yapalım dedim. Çok güzel makaleler yazdı. Kitap bitmek üzere. Bütün geliri kulübe gidecek. Güzel bir kitap olacak. İki aya kadar çıkacak diye düşünüyorum. Gerçek Hesap Bu kitabın adı.
"KİTABI TANIMLAYAN BİR KAPAK, KİTABI GERÇEK OKURA ULAŞTIRIYOR"
Kapak değişimi çok konuşuldu. Can'ın başarısındaki etkisi nedir yeni kapakların sizce?
Masaya gelince kitabın beyaz olmadığı görmek tabii iç burkucu ama çok iyi işler çıkıyor. Daha güçlü bir yayınevi olduk şüphesiz. Kitabın kapağını tek başına değiştirmeniz bir şey değil. Kitabı tanımlayan anlatan bir kapak yapmak, kitabı gerçek okuruna ulaştırıyor. Yazarlara ve kitaplara ilgi duyan bir okur var artık, genel olarak tüm Can Yayınları'nı seven okur değil artık tek başına. Her yazarın kurumsal kimliği var ya da en azından biz bunun için çalışıyoruz. 1984, Hayvan Çiftlği'nin çok satanlarda olması tesadüf olmasa gerek.
Ot, Kafa, Bavul gibi dergileri nasıl buluyorsunuz?
Çok iyi buluyorum, zevkle okuyoruz. Yazarları daha yakından tanıyoruz. Yazarla yakınlaşıyorsunuz bu dergiler sayesinde. Yayıncı için de okur için de muhteşem bir şey.
Kalabalık bir editör ekibiyle çalışıyorsunuz. Genç bir editöre ne tavsiye verirsiniz?
Hangi alanda editörlük yaptığınıza bağlı. Can çocuk editörlüğü ayrı, Socrates dergi editörlüğü ayrı, web sitesi editörlüğü ayrı. Ne aradığını ve ne bulmak istediğini bilmek önemli. Gözümüze kestirdiğimiz biri oluyor önceden çoğunlukla. Uzun yıllardır çalışan insanları tercih ediyoruz. Verilen metni alıp işleyebilecek anadil zenginliğine sahip olması önemli. Bir takım yazarları kültürünü edebiyatını çok iyi bilmeli. Birkaç yerde çalışmış tecrübe sahibi olmuş olması gerekiyor.
İlknur Özdemir, Celal Üster, Zeynep Çağlıyor, Sırma Köksal... Önemli isimler geçiyor. Yayın yönetmenlerinizi nereye oturtuyorsunuz?
Yayın yönetmeni ile editörü ayırmak lazım. Yayıncılığın bence temelinde iki tane ana konu var. Biri copyright yönetimi diğeri de okur ilişkileri yönetimi. Yayın yönetmeni copyright yönetimine hakim olmalı. Yazarla ilişki, metinle ilişki, gelecek planlamasını yapacak egosuzluğa sahip olmak gibi gerekler var. Bunun için yayın yönetmeni bulmak bu kadar zor.
"HERKESİN DERTLİ OLMASINDAN MÜTEVELLİT
DERTTEN ANLAYAN YAZARALARA BİR EĞİLİM VAR OKURLAR ARASINDA"
Çok satan listelerine baktığınızda ne görüyorsunuz? Edebiyatdışı artık fazlasıyla yer buluyor.
Edebiyatdışı kitaplar artık yeni bir yer buluyor. Pazar çok hızlı büyüyor. Edebiyat okurlarının yükselişinin de kesilmediğini görüyorum. Ortak gördüğüm herkesin dertli olmasından mütevellit dertten anlayan yazarlara bir eğilim var okurlar arasında. Raflar aslında kitap okuyanların dertlerini yansıtıyor.
"SOCRATES YAYINLARI KURULUYOR! KISA SÜRE İÇİNDE..."
Yeni yayınevleri, yeni yayıncılığa nasıl bakıyorsunuz. Yavru yayınevi kuruyor artık yayıncılar bazı kitaplarını yayınlamak için.
Türkiye'de mantıklı değil bence. Socrates Yayınları kuruluyor kısa bir süre içerisinde ve kitap yayınlamaya başlayacak. Memuri sistemler kurup iş yürütemiyorsunuz Türkiye'de, ancak mevcut ateşi yakalarsanız olur. Satın alabilecek param olsa ve bir yayınevi satın almak istesem, tekrar düşünürüm çünkü bence bu Türkiye'de kötü fikir. Markayı tasarlamaktan değil de hazır bir enerjiyi kapsamaktan geçiyor başarı bence. Saf matematikle bir şey yürümez yayıncılıkta.
Çeviri kitap konusunda istikrar çok önemli. Siz sürekli kendinizi güncelliyorsunuz ve iyi yazarlar buluyorsunuz.
O kadar kurumsallaştık ki, dünyada iletişimde olmadığımız ajans yayınevi gazete yok. Bize akıyor yeni yazar ve kitaplar. Önce bize öneriyorlar. Bütün kitaplar değil tabii ama çoğunu. Ödülleri takip ediyoruz, kitapları, yayınları takip ediyoruz, her dilin farklı editörü var, 10'dan fazla editörle çalışıyoruz. Değerlendirmenin sonunda da yakalıyorsunuz.
"TÜRK YAZARLAR ÇALIŞMAKTAN KAÇIYORSANIZ İYİ BİR YAYINCI DEĞİLSİNİZ"
Türk yazarların egosunu yönetmek de bir sorun. Edebiyat yoluyla şöhret olmak son dönemde daha da hissedilir bir durum oldu.
Türk ve dünya edebiyatını karşılaştırırsak tabii ki dünya edebiyatınd daha çok kitap var, bir yanda Türkçe bir yanda tüm diller. Türkçe yazan yazarlarla birebir çalışmamak kaçak yayıncılık bence. Türk yazarın tek muhatabı sizsiniz. Bütün umutlarını size bağlıyor sonuçta. Eğer Türk yazarla çalışmaktan kaçıyorsanız iyi bir yayıncı değilsiniz.
Can Yayınları'nın temel özellikleri neler, nereye koyuyorsunuz kendinizi?
Yayınevi en önemli olarak Erdal Öz'ün kurduğu yayınevi, o rotadan gidecek, kalbi o. Bu kurumsal kimliğin değişmez bir takım özellikleri var. Edebiyat kollayan bir yayınevi. İkincisi de düşünce özgürlüğü ve uygar yaşamın tarafında. Aksi gelişmelerde pozisyon alan ve yayıncılığıyla mesajını canlı tutan bir yayınevi.
Kişisel yayıncılığa nasıl bakıyorsunuz?
Yazara para vermeyen, yazardan kitabının yayınlaması karşılığında para alan yere ben matbaa diyorum. Bu isim tanımlama çalışmasını bir kenara bırakırsak bir yandan da vazgeçilmez bir durum kişisel yayıncılık. Amazon selfpublishing yapıyor, 600.000'e yakın kitap çıktı. Birçok yayıncı yazar keşfetti buradan. Önemli bir yer doldurduklarını düşünüyorum. Çok da iyi yazarlar çıktı bu alanlardan.
Kitap fuarlarını da yakından takip ediyorsunuz. Yurtdışı fuarları nasıl değerlendiriyorsunuz, sizi en çok heyecanlandıran hangi fuar?
Frankfurt Kitap Fuarı'nda 6.2'de Agents & Scouts bölümü, işte orası beni her şeyden çok etkiler. Bütün fuarlarda şeyi görürsünüz, alt katlarda büyük stantlar, süslü masalar vardır, herkes çok naziktir, birbirine ikramda bulunur, içkiler içilir. Sonra yukarıya, ajanların bölümüne girersiniz, adeta askeri bir disiplinle dizilmiş masalar vardır. Küçük masaya oturursunuz, o masada sadece bir kişiyle yüyüze gelirsiniz, sınırlı vaktiniz vardır, iştir, sen iyi bir yayıncı değilsin kalk git buradan diyebilir. Bu kadar net.
Çin Kitap Fuarı'na gittiniz mi? Uzakdoğu edebiyatına nasıl bakıyorsunuz?
Ben daha çok Batı üzerinden Uzakdoğu edebiyatını takip ediyorum.
"HAMDİ KOÇ GELİYOR"
Önümüzdeki günlerde neler var? Heyecanla beklediğiniz neler var?
Briaz önce bahsettiğimiz Nejat ve Can Abi'nin kitapları, daha birçok proje. Hamdi Koç çıkıyor. Diğer kitapları da bizden çıkacak.
90'lı yıllardan beri yayıncılıkta her şey çok değişti. E-kitap hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yayıncılığın geleceği bence. Türkiye'de kapalı devre olmadan okunamıyor, popüler olamamasının sebebi de bu. İ-books çıksa patlayacak Türkiye'de. Amazon gelse, uyumluluk sorunu olmasa patlayacak. Tuhaf kablolar, bilgisayara bağlama vs. açık devre sorunu var. Amerika'da yıllardır e-kitap vardı, 10 sene önce ama piyasa yoktu, kindle'la başladı piyasa. Barnes & Noble, Kobo... E-kitabın başlaması için olay yayıncılarda değil, kapalı devre sistemde.
Sosyal medya kitap tanıtımı için çok önemli. Siz de etkin bir şekilde kullanıyor musunuz mecraları?
İçerik üretimimiz yeterince iyi değil. Bu konu üzerinde çalışıyoruz.
"SAMİMİ BAĞLANTI KURAN HER YER BİZİM İÇİN REKLAM ALANI"
Kitap eklerine ilan konusunda ne düşünüyorsunuz?
Kitap ekinin heyecanı bizim için önemli. İyi çalışan bir ekip olduğu sürece bizler de oradayız, samimi bağlantı kuran her yer bizim için reklam alanı. Masrafları attırtmak, yeni mecralara yeni bütçeler ayırmak gerekiyor.
Öykü gibi edebi türlere yer ayırıyorsunuz, bu çok önemli.
Dünyaya kıyasla iyi durumda Türkiye. Almanya'da neredeyse hiç öykü yayınlanmıyor. Öykü kitaplarını hevesle aldığımızda şaşırıyorlar. Öykü romana novellaya direnemez, şiir gibi özel ilgi alanı olarak algılanıyor, aslında bir yandan da demin söz ettiğimiz dergilerin hepsi öyküleştirilmiş makaleler yayınlıyorlar. Kitaplar çok satmıyor ama biz yine de yayınlıyoruz. Okur hiç ilgilenmese ilgilenmezdik biz de öyküyle. Binden fazla öykü kitabı var, tekrar baskı yapıyorlar sessiz sessiz. Beni heyecanlandırıyor bu rakamlar.
Okumaktan yayınlamaktan mutluluk duyduğunuz kitapları sorsam?
Öyle bir kategorizasyon yapmamam.
Kimler yakın size yayın dünyasında, hangi yayınevlerini takip ediyorsunuz?
İletişim, Sel, Domingo, April, Encore, Jaguar, bağımsız olmayan YKY, İŞ Bankası, Doğan Kitap, aslında çok var.
"ÖNÜNE GELEN FUAR YAPTIĞI İÇİN BAĞIMSIZ KİTAPÇILAR ZARAR GÖRÜYOR"
Dağıtımı yeterli buluyor musunuz?
Türkiye şartlarına göre iyi bence. İç savaş olan, tahsilat için zorbalık gereken, rekabette öne geçmenin yolunun birilerine yanaşmak olduğu, Ortadoğu iş dünyası var burada. Planlama yapmak, Anglo Sakson bir sistem kurmak mümkün değil. Yine de bütün bunlara rağmen iyi işliyor. Türkiye'deki okurun şu anki dağıtımdan ziyade kitapçılarla ilgili sorunu var bence. Kitapçılar azalıyor, önüne gelen fuar yaptığı için bağımsız kitapçılar zarar görüyor.
Kitap fuarlarımız satış odaklı.
Perakende fuarı bizimkiler. Fuar sayısı dünyada çoğaldı, telif fuarları özellikle. Kitapla iletişim kurmak için fuara gerek yok zaten. Frankfurt'a katılan yayıncılar 10 yıl önceye kıyasla yarı yarıya az. Fuarı bekleyemezsiniz zaten bir kitap için, başka yayıncı kapar. TÜYAP'ın yaptığı büyük bir olay, uluslararası noktaya getirmeye uğraşıyorlar, eğer başarırlarsa sevinirim tabii, böylece yayıncı ve ajanslar bize gelmiş olurlar.
Yeni bir dizi var, cep kitapları. Tepkiler, yorumlar nasıl?
Çok başarılı oldu. 6 tane çıktı şu ana kadar. Daha çok çeşit çıkarın diyor okurlarımız. Enteresan bir proje oldu. 2011 yılında Hollanda'da yapılıyor bu proje ilk olarak. İngiltere, İspanya, Amerika, Yunanistan'da başarısız oluyor. O dönemde biz de heyecan verici bir şey arıyorduk. Satış pazarlama ekibimizden arkadaşımız şunu yapsak ya dedi ve kitapları gösterdi. Hollanda'yla üç hafta sonra anlaşmamızı yaptık. Genç Werther'in Acıları geliyor şimdi. Bu kitapları çıkarırken bu kitaplar bir hobi ürünü, tatlı şeyler koyun, ağır kitaplar olmasın dediler, biz de Werther'in Acıları'nı sipariş ettik. Devam ettirmek için uğraşmak gerekiyor ama seviyoruz bu projeyi, çok da iyi gidiyor.