Can Dündar'ın oğlu konuştu: Babam oradan daha güçlü çıkacak
Can Dündar'ın oğlu Ege Dündar, babasının tutuklanmasıyla ilgili olarak Mirgün Cabas'a konuştu.
MİT TIR'larının içinde silah ve mühimmat bulunduğunu ortaya koyan haber ve görüntüleri yayımladıkları için "terör örgütüne yardım, askeri ve siyasi casusluk, devlet sırlarını ifşa etme" iddiasıyla tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'ın İngiltere'de okuyan oğlu Ege Dündar, CNN Türk'te Mirgün Cabas'ın sunduğu "Her Şey" programına katıldı.
Ege Dündar, "Can Dündar adına gurur ve onur , babam adına ise öfke ve hüzün duydum" dedi.
EGE DÜNDAR'IN BABASININ ARDINDAN YAZIKLARINDAN BİR BÖLÜM:
Babam, ifadeye çağrıldıklarını söylediğinde yurtdışındaydım. Rus jeti düşürülmüş, Erdoğan’ın savurduğu tehditlerden 5 buçuk ay sonra, aranan konjonktür bulunmuştu. Tutuklanmanın ayak sesleri, menfaat peşinde, haksızlığa, hırsızlığa sağırlaşan, masum insanların katledilişine alkış tutan, nefret kusmayı gazetecilik sanan şahsiyetlerin sözlerinde duyuluyordu. Sinsi bir stratejinin kokusunu alabiliyorduk. Davet, devletin nezaketine uygun biçimde sabaha karşı kapıyı yumruklayan polislerin kelepçeleriyle değil, “Üç gün içerisinde Çağlayan Adliyesi’nde” buyruğuyla iletilmişti. Bununla babamın panikleyeceği düşünülmüş, “o gider Paris’te şarabını içer” yanılgısıyla, onun 5 buçuk aydır yurtdışına 4 defa çıkıp döndüğünü hesaba katamamışlardı.
Onun beni bile bir evlat olmanın zaafıyla, “Adaletsizlik ortada, belki yurtdışında daha iyi mücadele verilir” diyecek olduğum bir anda “Yaptığım işi yapıyor olmanın en doğru zamanı, haklılığımdan kaçmam” diyerek geri çevirdiğinden habersizlerdi. Perşembe günü babam, haberin basıldığı günden beri beslediği kararlılığıyla, devrimci gülüşüyle, gazeteciliği, gerçeği ve yalandan arınmadan uykusundan uyanamayacağını bildiği bir toplumun hakkını savunmaya gitti. O hak, haber alma hakkıydı, verilen cevapsa, “Tutuklanmasına...”
Ege Dündar, "Can Dündar adına gurur ve onur , babam adına ise öfke ve hüzün duydum" dedi.
EGE DÜNDAR'IN BABASININ ARDINDAN YAZIKLARINDAN BİR BÖLÜM:
Babam, ifadeye çağrıldıklarını söylediğinde yurtdışındaydım. Rus jeti düşürülmüş, Erdoğan’ın savurduğu tehditlerden 5 buçuk ay sonra, aranan konjonktür bulunmuştu. Tutuklanmanın ayak sesleri, menfaat peşinde, haksızlığa, hırsızlığa sağırlaşan, masum insanların katledilişine alkış tutan, nefret kusmayı gazetecilik sanan şahsiyetlerin sözlerinde duyuluyordu. Sinsi bir stratejinin kokusunu alabiliyorduk. Davet, devletin nezaketine uygun biçimde sabaha karşı kapıyı yumruklayan polislerin kelepçeleriyle değil, “Üç gün içerisinde Çağlayan Adliyesi’nde” buyruğuyla iletilmişti. Bununla babamın panikleyeceği düşünülmüş, “o gider Paris’te şarabını içer” yanılgısıyla, onun 5 buçuk aydır yurtdışına 4 defa çıkıp döndüğünü hesaba katamamışlardı.
Onun beni bile bir evlat olmanın zaafıyla, “Adaletsizlik ortada, belki yurtdışında daha iyi mücadele verilir” diyecek olduğum bir anda “Yaptığım işi yapıyor olmanın en doğru zamanı, haklılığımdan kaçmam” diyerek geri çevirdiğinden habersizlerdi. Perşembe günü babam, haberin basıldığı günden beri beslediği kararlılığıyla, devrimci gülüşüyle, gazeteciliği, gerçeği ve yalandan arınmadan uykusundan uyanamayacağını bildiği bir toplumun hakkını savunmaya gitti. O hak, haber alma hakkıydı, verilen cevapsa, “Tutuklanmasına...”