MEDYA KÖŞESİ

Can Dündar'dan panpişleri üzecek yazı!

Dündar, Cebeci'nin takipçileriyle kurduğu 'interaktif' ilişkiyi analiz ederken 'her teşhircinin bir röntgencisi vardır' diyerek panpişleri üzecek bugün...

Can Dündar'dan panpişleri üzecek yazı!
GAZETECİLER.COM
Twitter'da 'panpiş' akımını başlatan ve paylaştığı fotoğraflarla takipçi sayısında patlama yaşayan Hilal Cebeci giderek bir magazin unsuru olmaktan çıkıyor. Cebeci bugün de Milliyet yazarı Can Dündar'ın da gündeminde.

Can Dündar, Cebeci'nin gördüğü ilginin toplumdaki hangi zaaf yada gerçekliğe karşılık geldiğini sorgularken 'her teşhircinin bir röntgencisi vardır' diyerek çarpıcı bir yanıta ulaşıyor. Dündar, Cebeci'nin takipçileriyle kurduğu 'interaktif' ilişkiyi kışladaki askerlerin 'aç aç geceleri'ne benzetiyor.

KENDİ PORNONU KENDİN ÇEK İSTEYEN BELEŞ İZLET DEVRİ GELİYOR!

Cebeci, duşa girmek için önce kendisinin duşa girmesini bekleyen on binlerce “panpiş”inin “daha... daha” çağrısına ne kadar direnebilir; bilemiyorum.
Ama bu mahcup denemelerin bizi “Kendi pornonu kendin çek-isteyene beleşe izlet” devrine hazırladığını öngörebiliyorum.
Tartışmaları izliyorum:
Cebeci’yi taşlayan, ahlakçılık taslayan çok...
Lakin biliyoruz ki, her teşhirciyi bir röntgenci yaşatır.
Geceleri ışığa koşar gibi ekrana yapışan dikizcileri olmasa Cebeci’yi kim tanır?

SEKS HER ZAMAN SATAR!

Konu, birçok yönden ilginç:
“Uçağa binmekten korktuğu için jet-ski’ye binemediğini” söyleyen bir şarkıcının, ilgi çekmedeki mahareti açısından da...
Sosyal medyanın, cesur müteşebbisler için yoktan var olmanın ve kolayından üne kavuşmanın en kolay yolu haline gelmesi açısından da...
İletişim teknikleri hızla eskiyip yenilenirken, “Seks satar” ilkesinin hep yeni kalması açısından da...

AÇILIM YANLISI PANPİŞ HAREKETİ BÜYÜYOR!

Ancak işin beni asıl şaşırtan yanı, sosyal medya ile sosyal hayat arasındaki uçurum...
Toplumsal iklim alabildiğine muhafazakârlaşırken “açılım yanlısı Panpiş hareketi”nin böylesine hızla yaygınlaşması, sokakta ve evde farklı maskeler taktığımıza, ikiyüzlü davrandığımıza dair bir ipucu vermiyor mu?
Aynı filmi 1970’lerde de görmüştük:

Yazının tamamını okumak için