MEDYA KÖŞESİ

Can Dündar'dan 'Özel' portresi

'Askerin siyaset hırsıyla disiplinini kaybetmesinin, cephede bozguna yol açtığını bilen bir Genelkurmay Başkanı iyidir'...

Can Dündar'dan 'Özel' portresi

GAZETECİLER.COM - Türkiye'nin tanınmış bir çok ismiyle ilgili portreler kaleme alan Can Dündar, bu defa Genelkurmay Başkanı olmasına kesin gözüyle bakılan Orgeneral Necdet Özel'i yazdı.

Askerin siyasete karışmasına eleştiriler getirdiği "Özel" yazısında anlattığı tarihi bir olay dikkat çekici:
'Üç yüz kişilik Bulgar taburunun üç bin kişilik Türk tümenini Çatalca'ya kadar kovalamasının ardındaki nedenleri bilir'.

“Yaşasın! Süngü gitti, cop geldi”
Can Dündar, Özel portresini kaleme aldığı yazının sonlarında YAŞ'tan yansıyan fotoğrafı da değerlendiriyor. Özetle yorumu: "Süngü gitti, cop geldi"...

"Şurası kesin:
Siyaset üzerindeki askeri vesayetin kalkması, demokrasinin zaferidir.
Sıkıntı, bunun yerini başka bir vesayetin alıyor olması... Askeri, 28 Şubat'ta yargıyı, bürokrasiyi, üniversiteyi hazırola diktiği için suçluyorduk. Bugün aynısını hükümet yapıyor. Asker, Jandarma’da denetim dışı birimler kuruyordu.Hükümet aynısını poliste yapıyor.

Asker, medyada tasfiye listeleri hazırlıyordu. Bugün medya, durumdan vazife çıkarıp tasfiye yapıyor.
Asker, muhaliflerini izliyor, telefonlarını dinliyor, sabahın köründe evlerini basıp, uygunsuz görüntülerini televizyona servis ediyor, yıllarca yargılamadan hapiste tutuyordu.Bugün aynıları, hükümet muhaliflerinin başına geliyor.
Bizden de “Yaşasın! Süngü gitti, cop geldi” diye sevinmemiz bekleniyor.

Dündar, yazısının finalini ise şu satırlarla yaptı: 'Askerin siyaset hırsıyla disiplinini kaybetmesinin, cephede bozguna yol açtığını bilen bir Genelkurmay Başkanı iyidir'...

İşte Dündar'ın anlattığı ilginç olay:

NEDENİNİ BİLİR

Harp Akademisi'nden bir sınıf arkadaşı, yeni Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel'i şöyle tanımlıyor:

"Çalışkan, yurdunu seven, akıllı, dürüst bir kişidir. Bir önderin sahip olması gereken bütün vasıflara sahiptir. 'Üç yüz kişilik Bulgar taburunun üç bin kişilik Türk tümenini Çatalca'ya kadar kovalamasının ardındaki nedenleri bilir'...

İlginç bir ayrıntı değil mi?

"Peki ne oldu da üç bin kişilik Türk ordusu, üç yüz Bulgar karşısında dayanamadı?"

Can Dündar bu sorunun yanıtını Mareşal Fevzi Çakmak'ın "Batı Rumeli'yi nasıl kaybettik" kitabından şöyle aktarıyor:

SİYASET ASKERİ BOZDU

"İsyanı bastırmak için Arnavutluk'a gelen disiplinli tümen, iç siyasetle uğraşan birkaç subayın kışkırtmasıyla çürüdü; inancı bozuldu. Askerler subaylarını, subaylar komutanlarını tanımamaya başladı. Sonunda o düzenli birlik rezil oldu, itibarını kaybetti, bozguna uğradı."

Mustafa Kemal, "Balkan Harbi'nde ordunun yüzüne sürülen namus lekeleri"ni silmenin yolunu, ona siyaseti yasaklamakta bulmuştu. Politikaya meraklı paşalara da "Üniformanızı çıkarın gelin" demişti.

OMUZLARI YILDIZLANINCA...

Akademide bu dersleri alarak yetişen kadroların, omuzu yıldızlanınca ille siyasete müdahil olmasını, ülkeyi kışladan yönetmeye kalkışmasını nasıl açıklamalı?
Bugün komuta kademesindeki dağılmışlık havası ve itibar kaybı, yüz yıl öncekine benzer nedenlere dayanmıyor mu?

Can Dündar'ın yazısının tamamı için