Can Dündar
Cumhuriyet
Hoş geldin Can Dündar...
Bir yazarın elinden klavyesinin çalınmasının ne demek olduğunu en iyi bilenlerdenim...
Daha önce elinden klavyesi en çok çalınan yazarlardan biri olarak, ne Günaydın'dan, ne Milliyet'ten, ne Akşam'dan ve ne de Tercüman'dan kovulduğumda tek cümle ile bile olsa beni kovanları ve kovduranları kınamadığını sen de ben de çok iyi biliyoruz...
BUna rağmen senin Milliyet'ten kovuluşunda (Daha önce de kovulduğunu hatırlamıyorum) birkaç satır bir şeyler yazdım.
Kovdurulmadığını yakından bildiğim için kovanları kınadım, neden kovulduğuna açıklık getirdim...
Bana kırıldın...
Ama işte bak yeni evini kendin de yazıyorsun bugün...
Ben de onu yazmıştım işte...
İstanbul'da yeni bir ev aldığını ve satın almanda seni işten kovan Erdoğan Demirören'in de "bizzat" yardımcı olduğunu yazdım...
İnkâr ettin...
Oysa Erdoğan Demirören inkârının "haksız ve adaletsiz" olduğunu söylüyor herkese...
Neyse...
Artık senin de bir köşen var...
Milliyet kadar satmasa da etkinlik olarak ondan daha "güçlü" bir gazetede, Cumhuriyet'te yazacaksın...
İçinde öylesine haksız, adaletsiz suçlamalar var ki daha ilk yazının; yüreğim burkuldu...
İlk makaleni okuyan ve hiçbir şeyden haberi olmayan biri; medya dünyasının 12 Eylül'den beter bir karanlık dönem yaşadığını falan düşünür...
Başbakan Erdoğan'ın "sivil Evren" olduğunu zanneder...
Neyse...
Bugünkü yazdığın değil de ilerleyen günlerde yazacaklarınla nasıl olsa hesaplaşırız...
Bugün o gün değil...
Ey güzel insanlar!..
Bir işsiz meslektaşımız daha işe kavuştu...
Klavyesiyle buluştu...
İlk makalesini okumanızı tavsiye ederim...
Ve...
Can Dündar'ı lân ediyorum...
Bir yazarın elinden klavyesinin çalınmasının ne demek olduğunu en iyi bilenlerdenim...
Daha önce elinden klavyesi en çok çalınan yazarlardan biri olarak, ne Günaydın'dan, ne Milliyet'ten, ne Akşam'dan ve ne de Tercüman'dan kovulduğumda tek cümle ile bile olsa beni kovanları ve kovduranları kınamadığını sen de ben de çok iyi biliyoruz...
BUna rağmen senin Milliyet'ten kovuluşunda (Daha önce de kovulduğunu hatırlamıyorum) birkaç satır bir şeyler yazdım.
Kovdurulmadığını yakından bildiğim için kovanları kınadım, neden kovulduğuna açıklık getirdim...
Bana kırıldın...
Ama işte bak yeni evini kendin de yazıyorsun bugün...
Ben de onu yazmıştım işte...
İstanbul'da yeni bir ev aldığını ve satın almanda seni işten kovan Erdoğan Demirören'in de "bizzat" yardımcı olduğunu yazdım...
İnkâr ettin...
Oysa Erdoğan Demirören inkârının "haksız ve adaletsiz" olduğunu söylüyor herkese...
Neyse...
Artık senin de bir köşen var...
Milliyet kadar satmasa da etkinlik olarak ondan daha "güçlü" bir gazetede, Cumhuriyet'te yazacaksın...
İçinde öylesine haksız, adaletsiz suçlamalar var ki daha ilk yazının; yüreğim burkuldu...
İlk makaleni okuyan ve hiçbir şeyden haberi olmayan biri; medya dünyasının 12 Eylül'den beter bir karanlık dönem yaşadığını falan düşünür...
Başbakan Erdoğan'ın "sivil Evren" olduğunu zanneder...
Neyse...
Bugünkü yazdığın değil de ilerleyen günlerde yazacaklarınla nasıl olsa hesaplaşırız...
Bugün o gün değil...
Ey güzel insanlar!..
Bir işsiz meslektaşımız daha işe kavuştu...
Klavyesiyle buluştu...
İlk makalesini okumanızı tavsiye ederim...
Ve...
Can Dündar'ı lân ediyorum...
