Bülent Ecevit Alevi dedesi miydi?
Görüyorum ki birbirlerini en çekemeyen yazarlar bile iş siyaset yapmaya gelince “Irk, din ve mezhep” ayrımcılığında hemen el ele veriyorlar…
ADNAN BERK OKAN
Böyle de yazarlık olmaz ki…
Yok efendim...
Sadece "amigoluk" yapılığı için söylemiyorum bunu...
Peki nereden icap etti "Böyle de yazarlık olmaz ki" demek?..
Çünkü…
İşi çığrından çıkardılar...
Çünkü...
Irk, din, mezhep üzerinden yapıyorlar yorumlarını…
Televizyonlarda taraftar oldukları ya da karşı durdukları adayları ırk, din ve mezhepleri üzerinden vuruyorlar...
Oysa...
Vicdan sahibi, adaletli, objektif bir yazar, yorum yaparken bu kurumları işin içine hiç karıştırmamalıdır.
Irk, din, mezhep üzerinden yorum yapmak, yazı yazmak “Ayrımcılıktır”…
Faşistliktir…
Irkçılıktır...
Dinciliktir...
Mezhepçiliktir...
Çağdışılıktır…
Aymazlıktır…
İnsanlığa ihanettir…
Hadi sonuncuyu da söyleyeyim: Sahtekârlıktır…
Çünkü…
Bir köşe yazarının “Irk, din, mezhep” üzerinden siyaset yapanları köşelerine taşımaları, yorum yapmaları asla etik değildir…
Ama…
Görüyorum ki birbirlerini en çekemeyen yazarlar bile iş siyaset yapmaya gelince “Irk, din ve mezhep” ayrımcılığında hemen el ele veriyorlar…
Ayıptır…
Ne ayıbı?..
Suçtur suç…
DÜŞÜN ŞU İHSANOĞLU’NUN YAKASINDAN…
Varsa eleştirilecek bir hatası, suçu, kusuru, ayıbı bulun, ortaya çıkarın ben de sizlerle birlikte eleştirmezsem klavyem kırılsın…
Ama be arkadaş…
Böyle de olmaz ki…
Hayatı boyunca tertemiz kalmış…
Hiçbir kire, pisliğe, hırsızlığa, yolsuzluğa, siyasi veya ekonomik çamura bulaşmamış değerli bir bilim adamına bu yaptıklarınız hem günah, hem ayıp, hem suç...
Yok, “isimlerinden biri Muhammed’miş ama sonradan o ismi kaldırıp atmış, Mehmet yapmış”mış…
Yok, “bağlı olduğu mezhebine ağırlık veren Alevi düşmanı bir Sünni imiş”…
Yok, “Aleviler Sünni olduğu için kendisine oy vermeyeceklermiş”…
Yani efendiler…
Bir insanın gerektiği için adını veya soyadını değiştirmesi suç olsaydı, bu değişiklik devletin yargısı tarafından yapılmazdı…
Başınız sıkıştığında koştuğunuz yargının kabul ettiği bir değişikliği “ayıpmış gibi” vermek ayıpların da günahların da en büyüğüdür…
ALEVİ - SÜNNİ KONUSUNA GELİNCE...
Yahu...
Adamın hayatında ağzına almadığı cümleleri nasıl söylemişmiş gibi yayımlar ve yorum yaparsınız?..
Bunun adı ahlâksızlık değilse ahlâksızlık nedir?..
İhsanoğlu dün gece yaptığı bir konuşmada, kendisi hakkında yalan uyduranlar, iftira edenlere ne güzel söyledi...
"Benim hakkımda yalanlar söylemekten vazgeçerseniz ben de sizinle ilgili doğruları söylemekten vazgeçerim..."
Yahu hayatımda bundan zarif hakaret duymadım ben...
Biliyorum ki bu edepsizlerin çoğu bu zarif hakaretten anlayacak zekâ kapasitesine sahip değil...
O halde ben tercüme edeyim...
Diyor ki İhsanoğlu:
"Bana iftira atmaktan vazgeçin ki ben de sizin cümle âlem tarafından bilinen, mahkemelere düşmüş ahlâksızlıklarınız üzerinden siyaset yapmayayım..."
VE UNUTULMAMALI Kİ…
Türkiye demokratik laik bir hukuk devletidir…
Bu ülkede, 18 yaşını geçmiş…
Ekonomik ve sosyal çıkarlarının ne olduğunu bilen birisi…
Salt aynı mezhepten değil diye bir cumhurbaşkanı adayına oy vermeyecekse, bırakın vermesin…
Türkiye seçme ve seçilme özgürlüğü olan bir ülke…
Ama…
Şunu da unutmayın…
Bu ülke halkının:
Aklı başında…
Ekonomik ve sosyal çıkarlarının ne olduğunu bilen…
Kendisinden farklı çıkar gurupları ve sosyal sınıfların da kendi haklarını korumaları gerektiğine saygı duyan bölümü ne çektiyse…
İşte o yurttaşların oylarıyla iktidar olanlardan çekti…
Ne çektiyse, sınıfsal çıkarını gözetmek yerine ağzı en dolu “Allahhhh!” diyenlere oy verdiği için çekti…
Aleviliğini sürekli ön plâna çıkaran bir meslektaşımızın şu yazdığına bakar mısınız?..
“Aleviler Sünni olduğu için İhsanoğlu’na oy vermeyecekler”…
Şu anda aklımdan geçenler klavyenin tuşlarına yansısa çok kaba şeyler okuyacaksınız ama hayır…
Kendimi tutuyor ve bunu yazan meslektaşıma hiçbir şey demiyorum…
Ancak…
Şu soruyu sormadan da edemiyorum:
Bülent Ecevit merhum Alevi dedesiydi de biz mi bilmiyorduk?..
Deniz Baykal Cem evlerinden çıkmıyordu da bizlerden mi gizliyordunuz?..
Seni gidi maskara kız seni…
YETER ARTIK…
Yeter…
Allah aşkınıza bir defa da seçime gidilirken yarışmaya giren adayların inançlı ya da inançsız olduğu, mezhepleri ve etnik aidiyetleriyle değil…
Temiz ahlâklı olup olmadığı…
Çalıp çalmadığı…
Yolsuzluğa bulaşıp bulaşmadığı…
Harama el ve dil uzatıp uzatmadığı…
Başarılı, bilgili ve becerikli olup olmadığı…
Uluslararası siyasi, sosyal ve ekonomi piyasalarında saygınlığının olup olmadığıyla ilgilenin…
Bir kerecik…
Sadece bir kerecik…
BUNU BİR KERE BAŞARSANIZ…
Göreceksiniz ki ondan sonra bütün seçimlerde:
İnançlı olup (görünüp) olmadığı (görünmediği) değil…
Temiz ahlâklı olup olmadığı…
Çalıp çalmadığı…
Yolsuzluğa bulaşıp bulaşmadığı…
Harama el ve dil uzatıp uzatmadığı…
Başarılı, bilgili ve becerikli olup olmadığı…
Uluslararası siyasi, sosyal ve ekonomi piyasalarındaki saygınlığı olacak ölçünüz…
Bir kere de bir seçime giderken ölçüleriniz bunlar olsun ya…
Allah aşkınıza…
Lütfen…