MEDYA KÖŞESİ

Bulaç ve Hakan, Özkök’e ne fenalık ettiler?..

Ali Bulaç ve Ahmet Hakan; din konusunda Ertuğrul ile kıyaslanmayacak kadar derin bilgiye sahip olmalılar…

Bulaç ve Hakan, Özkök’e ne fenalık ettiler?..
GAZETECİLER.COM - Elif Şafak, Aşk’ta, Şems’in ağzından bir öykü anlattırıyor…
Kısaca hatırlatalım…
Hz. Musa, dağda dolaşırken diz üstü çökmüş dua deden bir çobana rastlar. Musa, çobanın yanına yaklaşıp da ettiği duayı işitince öfkelenir çünkü zavallı adamcağız Allah’la bir tür pazarlık yapmaktadır…
“Seni öyle severim ki Allah’ım istersen en yağlı koyunu senin için keserim yeter ki iste.… Koyun kavurması güzeldir Allah’ım, kuyruk yağını da alır pilâvına katarsın, tadından yenmez olur… Yeter ki sen dile, ayaklarını yıkarım. Kulaklarını temizler, bitlerini ayıklarım.”
Bunları işiten Musa, çobanı azarlar…
Günaha girdiğini söyler, hemen tövbe etmesini ister…
Çoban utanır, özür diler…
Musa da çobanın yanında kalıp ona duaları ezberletmeye çalışır...
O gece çadırına çekildiğinde bir ses işitir…
Seslenen Rab’dır…
Ve şöyle der:
“Ey Musa sen bugün ne yaptın?.. Sen ayırmaya mı geldin buluşturmaya mı? Şu garip çobanı azarladın. Onun bana ne kadar yakın olduğunu anlayamadın. Ağzından çıkan lâfı bilmese de o çoban samimiydi. Kalbi temiz, niyeti halisti. Biz kelimelere bakmayız. Niyete bakarız. Kelimelere bakacak olsak yeryüzünde insan kalmazdı!. Biz çobandan razıydık. Başkasına medîh olan söz sana zemdir. Ona bal olan sana zehirdir. Sen işittiklerini inkâr ve küfür saydın ama bilsen ki bir kabahati varsa bile, ne tatlı kabahattir onunki.”
Musa, çobanı azarladığına pişman olur, ertesi sabah daha gün ışımadan dağa, çobanın yanına koşar. Çoban yine dua etmektedir ama Musa’nın öğrettiklerini doğru dürüst ezberleyemediği için başını gözünü yararak okumaya çalışmaktadır.
Musa çobana kendisinin hatalı olduğunu söyleyip, “sen yine bildiğin gibi dua et” der…
Demek istememiz şu…
Ali Bulaç ve Ahmet Hakan; din konusunda Ertuğrul ile kıyaslanmayacak kadar derin bilgiye sahip olmalılar…
Keşke bıraksaydılar da Özkök Müslümanlığını kendi bildiği gibi devam ettirseydi…
Korkarız Ertuğrul Özkök bundan böyle iflah olmayacak kadar dejenere bir dindar olacak…
Bakın ne diyor Özkök:
"Osman Hoca sıkı sıkı kolumu tutuyor, dua etmeye başlıyor ve bana, 'Söylediklerimi aynen tekrarla' diyor.
Ona da biat ediyorum.
Arapça dualar başlıyor.
Bir kısmını telaffuz dahi edemiyorum."
Neymiş?..
Telâffuz bile edemiyormuş...
Edemez çünkü İslâmiyet, 2 gece 3 günde öğrenilemeyecek kadar zengin bir dindir...
ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar