Bu oldu mu Mümtazer Hoca! Yakışık aldı mı?
'Boyunun ölçüsünü aldığı' (ki bu yorum kendisine aittir) siyaset ile ast-üst ilişkisine girmek Türköne'ye yakışır mı?
12 Haziran genel seçimlerinde AKP'den milletvekili aday adayı olan ancak hüsrana uğrayan Zaman yazarı Mümtazer Türköne teselliyi Köşk'te buldu. Türköne, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yönetim Kurulu Üyeliği'ne atandı.
Türköne, hükümete açık destek veren ve siyaset üstüne üreten bir köşe yazarı olarak bürokratik bir atamaya konu oldu.
Zaman yazarının birikimi, deneyimi ve akademik ünvanı bu atama için biçilmiş kaftan olabilir (ki kesinlikle değil)...
Sözkonusu atama herhangi bir kayırma sonucu değil tümüyle liyakata dayalı yapılmış da olabilir...
Bizim merakımız şu:
*Türköne bu atama sonrası siyaset yazarı olarak inandırıcılığını nasıl koruyacak?
*Yani bürokrasi ve hükümetle girdiği ast-üst ilişkisini 'siyaset üstüne yazan bir aydın' olmanın ahlaki ve politik sorumluluklarıyla nasıl bağdaştıracak?
*Türköne'nin Atatürk'e ve Kemalizme yönelik geri dönülmez eleştirileri ortada dururken bu kurumun yönetimine atanmasının oluşturduğu ibretlik ironiden söz etmiyoruz bile...
Sözkonusu atamada bir başka Zaman yazarı daha var. İskender Pala da aynı kuruma aynı sıfatla atandı. Ancak Pala siyaset değil, aksine atandığı kurumun kapsadığı konularda üreten bir yazar.
Kendisini ekranda da köşesinde de tarih, dil, kimlik, kültür, sanat konulu değerlendirmeleriyle tanıyoruz. Haliye ortada eleştiri konusu yapılacak bir şey de yok.
Ancak Mümtazer Türköne sayısız mecrada söz alan bir siyaset yazarı olarak Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yönetim Kurulu'na nasıl bir katkı sunacak sahiden merak ediyoruz...
Keşke diyoruz...
Türköne bu görevi reddebilse...
Keşke...
"Boyunun ölçüsünü aldığı siyaset" arenası ile ast-üst ilişkisine girmese...
Keşke...
Türköne, hükümete açık destek veren ve siyaset üstüne üreten bir köşe yazarı olarak bürokratik bir atamaya konu oldu.
Zaman yazarının birikimi, deneyimi ve akademik ünvanı bu atama için biçilmiş kaftan olabilir (ki kesinlikle değil)...
Sözkonusu atama herhangi bir kayırma sonucu değil tümüyle liyakata dayalı yapılmış da olabilir...
Bizim merakımız şu:
*Türköne bu atama sonrası siyaset yazarı olarak inandırıcılığını nasıl koruyacak?
*Yani bürokrasi ve hükümetle girdiği ast-üst ilişkisini 'siyaset üstüne yazan bir aydın' olmanın ahlaki ve politik sorumluluklarıyla nasıl bağdaştıracak?
*Türköne'nin Atatürk'e ve Kemalizme yönelik geri dönülmez eleştirileri ortada dururken bu kurumun yönetimine atanmasının oluşturduğu ibretlik ironiden söz etmiyoruz bile...
Sözkonusu atamada bir başka Zaman yazarı daha var. İskender Pala da aynı kuruma aynı sıfatla atandı. Ancak Pala siyaset değil, aksine atandığı kurumun kapsadığı konularda üreten bir yazar.
Kendisini ekranda da köşesinde de tarih, dil, kimlik, kültür, sanat konulu değerlendirmeleriyle tanıyoruz. Haliye ortada eleştiri konusu yapılacak bir şey de yok.
Ancak Mümtazer Türköne sayısız mecrada söz alan bir siyaset yazarı olarak Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yönetim Kurulu'na nasıl bir katkı sunacak sahiden merak ediyoruz...
Keşke diyoruz...
Türköne bu görevi reddebilse...
Keşke...
"Boyunun ölçüsünü aldığı siyaset" arenası ile ast-üst ilişkisine girmese...
Keşke...
