Bu ikisini asmayalım da besleyelim mi?..
Kadın görünümlü ve giyimli erkekler ekranda birbirleriyle öpüş öpüş oluyorlar ve bizim medyanın bir bölümü
ADNAN BERK OKAN
Fransız reklâmcı Jacques Seguela "Anneme Reklamcı Olduğumu Söylemeyin... O Beni Bir genelevde piyanist Sanıyor!" demişti ya;
Bizim de bazı gazeteci / yazarlar o hesap…
Kendilerinin toplum tarafından “gazeteci / yazar” olarak tanınmasındansa bir genelevde piyano çaldıklarının sanılmasını mı istiyorlar ne?..
Çünkü…
Gazeteci / yazar olmadıklarını kanıtlamak için ölesiye gayret ediyorlar…
“Gazeteci” dediğiniz milletçe yas tutacağımız bir günde devlet adamlığı ciddiyetiyle bağdaşmayan eylemleri eleştirirken, kendisi de matem gününe yaraşır habercilik yapmaz mı?..
Yapar, yapmalı…
İyi de…
BU NASIL MATEM BÖYLE?..
Bizim medyamızın bir bölümü Bir yandan 25 şehidimiz için “gözyaşı döker gibi” yaparken,
diğer yanda televizyon kanallarındaki “çal, çengi oynasın” modundaki yayınlara alkış tutuyorlar...
Kadın görünümlü ve giyimli erkekler ekranda birbirleriyle öpüş öpüş oluyorlar ve bizim medyanın bir bölümü bunları ayıplamayıp aksine takdir ediyor…
Ama…
Bu ülkenin genelkurmay başkanı, bu ülkenin valilerinden birinden minik bir hediye alırken görüntülendiği için yapmadıkları, etmedikleri hakaret bırakmıyorlar…
Ne yapmalıydı Genelkurmay Başkanı?..
Kendisine devlet geleneği gereği minik bir hediye veren şehrin valisine “git işine kardeşim ya, ben buraya şehitlerimiz için geldim sen bana hediye veriyorsun” deyip tokatlamalı mıydı?..
Ya da Vali’nin verdiği hediyeyi elinin tersiyle itip:
“Vali bey vali bey kendine gel ulan kardeşim!.. Böyle günde ben hediye mi düşünüyorum sanki” diyerek ana – avrat küfür mü etmeliydi?..
KADIN ETİ KASAPLARI!..
Ya siz ey malum gazetenin yöneticileri ya siz?..
Beren isimli aktris kızın hamileliği, 25 vatan evlâdını şehit vermiş bu milletin umurunda mı ki;
kocaman puntolarla bunu soruyorsunuz?..
Yüreği yanık bu millet Sevim Emre’nin verdiği 12 kilo ve kazandığı Mini Cooper otomobil için göbek mi atacak ki;
onu da yine kocaman puntolarla duyuruyorsunuz bu acılı millete?..
Deyin ki Genelkurmay Başkanı ve Afyon Valisi karşılıklı olarak birbirlerine hediye vermekten utanmadılar?..
Peki siz böyle bir günde, bu tür haberler yapmaya, sayfalarınızı “vitrininde kadın eti sergileyen kasap dükkânı”na çevirmeye utanmadınız mı?..
BU KADAR DA DEĞİL…
Deyin ki Genelkurmay Başkanı ve Afyon Valisi’nin karşılıklı olarak birbirlerine hediye vermeleri ayıp…
Ve sizler de “gazetecisiniz” ya…
Bunu hem yayımlayacak hem de ikiliyi köpeğin götüne sokup çıkaracaksınız…
Be birader!..
Diyelim ki kamu yararına çok önem veriyorsunuz…
Ve haliyle;
Yani;
Genelkurmay Başkanı ve Afyon Valisi’nin karşılıklı olarak birbirlerine hediye vermelerini kamuoyunun duymasında “fayda” olduğuna inandınız ve yayımlayıp, dünyayı adamların başlarına yıktınız…
İyi de be arkadaş;
“Gazeteci” dediğiniz kamu yararı olan, taze / güncel her habere balıklama atlamaz mı?..
Atlar…
PEKİ O HALDE;
Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. ve Van Gölü Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’yu kapsayan kaçak elektrik bedelinden dolayı 2005-2011 yılları arasında oluşan 5 milyar dolarlık zararından niçin tek kelime bile olsa söz etmediniz?..
Hem de bu haber kapı gibi de belgelenmişti…
Ve ben şahsen Tevfik Diker’in o çok satan ulusal medyada nasıl yer alacağını merakla izledim…
Efendim;
Benim işim “yolsuzlukları yazmak” değil…
Varsa bir yolsuzluk; yazanları ve yazmayanları teşhir etmek;
Bu arada “falanca iyi gazetecilik yaptı filanca ise yolsuzluk haberini görmezden geldi” demek...
Amman ha!..
Hiçbiriniz kalkıp da “Tevfik Diker’in o belgeli haberinden haberimiz yoktu” falan demeyin…
Benim haberim olduğuna göre sizin de haberiniz olacak, olmalı…
Nereden mi biliyorum?..
Çünkü gönderilenler arasında deve dişi gibi sizlerin isimleriniz de var…
Tevfik Diker’e yaptığı haberin gönderisinin SPAM veya bir başka yolla engellenmiş olup olmayacağını sordum, “herkes haberi aldı ve okudu” dedi…
ŞİMDİ,
Başta Emin Çölaşan, Uğur Dündar ve Necati Doğru olmak üzere; Genelkurmay Başkanı ve Afyon Valisi’nin karşılıklı olarak birbirlerine hediye vermelerini en çok eleştiren, iki üst düzey bürokratı aşağılayan yazılar kaleme alan diğerlerine sesleniyorum:
Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. ve Van Gölü Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’yu kapsayan kaçak elektrik bedelinden dolayı 2005-2011 yılları arasında oluşan 5 milyar dolarlık zararın bazı bürokratlar arasında pay edilmesi ayıp değil ve sizin gözünüzde “haber değeri” taşımıyor da;
Genelkurmay Başkanı ve Afyon Valisi’nin gelenek haline getirildiği için karşılıklı olarak birbirlerine hediye vermeleri mi haber değeri taşıyor?..
Pardon!...
“Genelkurmay Başkanı ve Afyon valisinin karşılıklı olarak birbirlerine hediye vermelerini niçin haber yaptınız?” diye sorgulamıyorum sizleri…
2005-2011 yılları arasında oluşan 5 milyar dolarlık zararın bazı bürokratlar arasında pay edildiğine yönelik belgeli haberi neden görmezden geldiğinizi sorguluyorum…
Hani sizler araştırmacı, soruşturmacı, kül yutturmacı gazetecilerdiniz?..
Hani siz çok namusluydunuz?..
Hani siz hırsızın, uğursuzun düşmanıydınız?..
Yoksa size göre fakir fukara, garip gurebanın hakkını gasp eden bürokrat “namuslu” ama karşılıklı olarak hediyeleşen iki bürokrat mı namussuz?..
Yoksa size göre kamu malını çalanlar, yağmalayanlar “makbul bürokrat” da;
karşılıklı olarak hediyeleşen iki bürokrat mı “hırsız”?..
EVET… CEVAP BEKLİYORUM:
Beren’in bilmem neresini haber yapmak,
Sevim Emre’nin 12 kilo vererek Mini Cooper hediyeyi kapmasını okurlarınıza duyurmak matem gününe ters düşmüyor da;
İki üst düzey bürokratın karşılıklı olarak hediyeleşmesi mi ters düşüyor yas günümüze?..
Ne diyeyim ben size be arkadaş?..
Siz gazeteci de değilsiniz, yazar da olamazsınız…
Siz olsanız olsanız…
Neyse…
Burada durayım…
[email protected]