MEDYA KÖŞESİ

Bu gidişle milli medya 10 yıl içinde batar

Hıdır Geviş'e göre medya patronları biraraya gelip, Facebook’a da kendi şartlarını dayatmalılar. Aksi takdirde 10 yıl içinde bu medya batar

Bu gidişle milli medya 10 yıl içinde batar

Taraf gazetesinde POP-UP isimli köşesinde internet siteleri, gazeteler ve televizyon kanallarını, kullanıcılar üzerinden kar eden Google-Facebook-Twitter çetesine karşı örgütlenmeye çağıran Hıdır Geviş,  "Bu gidişle milli medya biter" yazdı. 

İşte Geviş'in köşesinden "medya patronları biraraya gelip, Facebook’a da kendi şartlarını dayatmalılar. Aksi takdirde 10 yıl içinde bu medya batar." dediği o yazısı: 


"Hürriyet sanıyor ki rakibi Milliyet ya da Sabah.

NTV sanıyor ki rakibi CNNTürk ya da Habertürk.

İnternetteki haber siteleri yine aynı... Onlar da birbirlerini rakip görüyorlar...

Oysa bütün medya kuruluşlarının çok ciddi başka rakipleri var...


Google
, Facebook, Twitter ve diğer sosyal medya organları.

Bu üçünden yola çıkalım... Bu üçü, gazetelerin de televizyonların da internet sitelerinin de en ciddi düşmanı... Bu üçü de yabancı bir şirket ama Türkiye’de varlar ve Türkçe yayın yapıyorlar...


Google, Facebook ve Twitter çetesi

Bu üç büyük güç, içinde haber, bilgi, eğlence, video, yazılı ve görüntülü chatleşme imkânı, oyun, serbest iletişim, özgür ifade, interaktivite, yani her şeyi barındırıyor.

Bu üç büyük güç hem tv’lerin ve gazetelerin ürettiklerini hem de sıradan insanların ürettikleri materyalleri kullanıyor.

Yani Google, Facebook ve Twitter çetesi, Türkiye medyasını içerik anlamında sömürüyor...

Biz gazeteciler de kendimizi bu üçlü çetenin gönüllü hizmetine sunmuşuz. Bugün Ahmet Hakan CNNTürk’te yaptığından daha etkili yayını Twitter’da yapıyor.

Peki, medya kuruluşları ve biz gazeteciler bunun karşılığında ne alıyoruz... Aslında hiç bir şey... Sadece kendi markalarımızı orada cilalamak ve daha geniş kitlelere ulaşmak istiyoruz... E peki alacağımız bu kadar mı olmalı...

Asla.

Çünkü Google da Facebook da bizleri kullanarak ciddi reklam gelirleri elde ediyorlar...


Google
’ın 2011’de sadece Türkiye’den 152 milyon avro reklam geliri elde ettiği iddia edildi. Üstelik tek kuruş vergi ödemedikleri de. Eğer bu bilgi doğruysa, buna hırsızlık denir. Çünkü Google’dan devlet vergisini alamıyor bir... İkincisi medya şirketleri de hakkını alamıyor.

Nasıl bir hak mı? Bir örnek vereyim. Fransa’nın çiçeği burnunda sosyalist cumhurbaşkanı François Holland göreve başlar başlamaz ilk işi neydi biliyor musunuz? Google üst düzey yöneticileriyle masaya oturup şunu söylemek: Siz bizim medyamızın haber linklerini arama motorlarında kullanıyorsunuz, karşılığında da para kazanıyorsunuz, o hâlde bundan Fransız medyasına da pay vereceksiniz kardeşim...

Geçen güz başlayan görüşmeler şu an ne düzeye geldi bilmiyorum...


Bu gidişle milli medya biter

Peki bizim medya patronları ne yapıyor, hiç... Çünkü medyadan kazanmamaya, kaybetmeye alışmışlar... Neden Google’a kendilerini kullandırtıyorlar. Aralarında toplanıp, devletle ortak hareket edip Google’la masaya oturmalılar, bunun vakti geldi de geçiyor bile. Aksi hâlde sosyal medya iyi hoş da milli medya kalmayacak...

Aynı hareket Facebook ve diğer sosyal medya organlarına karşı da yapılmalı... Diyelim ki Milliyet’in bir haberi dolaşsın dursun Facebook’ta ve 10 milyon insan tarafından okunsun. Facebook bu trafikten bir reklam geliri elde etsin ama Milliyet kazanmasın. Neymiş Milliyet’in reklamı oluyormuş. Olmaz böyle şey.


10 yıla kalmaz bu medya batar, aslında batmış bile

İşte bu nedenle, medya patronları biraraya gelip, Facebook’a da kendi şartlarını dayatmalılar.

Aksi takdirde 10 yıl içinde bu medya batar. Nüfusun yarısının Facebook kullandığı Türkiye’de, patronlar, şirketlerini daha kârlı kuruluşlar hâline getirmek için yaratıcı çabalar içine girmeliler. Baksanıza tonca para ödenip özel üniversitelerden mezun olan gençler, medyada aylık bin TL’ye çalışıyorlar. Böyle gemi yürür mü? Kalite düzeyi bu maaşlarla sağlanır mı, sağlanmaz.

Geçenlerde arkadaşım Deniz Ergürel’le konuşuyorduk. Dedi ki “Türkiye’de medya hep siyaset üzerinden tartışılıyor”. Çok doğru laf. Siyaset medyadaki gerçek sorunları örtüyor. Medya şirketleri ticari kuruluşlar, kâr etmek, büyümek zorundalar. Ama olmuyor; ya siyasi partilerin ya çeşitli cemaatlerin ya da hükümetlerin ya da patronun sahip olduğu başka şirketlerin sübvansiyonlarıyla var oluyorlar. Ekonomik temelleri yok yani. Bu nedenle gerçek rekabete göre hareket eden, büyüyen, gelişen kuruluşlar değiller.