GÜNDEM

Bomba koronavirüs yazısı! Herkesin merak ettiği sorular ve cevapları

Habertürk yazarı Prof. Dr. Temel Yılmaz, koronavirüs salgınının bir biyolojik savaş aygıtı mı yoksa doğal bir virüs mü olduğuna ilişkin kaleme aldığı yazısında öyle şeylerden bahsetti ki. Komplo teorilerinden ziyade belgelerle ve raporlarla birçok soruya yanıt arayan bu yazıyı muhakkak okuyun.

Bomba koronavirüs yazısı! Herkesin merak ettiği sorular ve cevapları

Koronavirüs, biyolojik bir silah mı? Virüs, laboratuvarda mı üretildi? 

Dünya kamuoyu neden bu kadar panik oldu? Virüs üretildiyse bunu üretenlerin amacı ne?

Salgın ne zaman bitecek? Salgının sonucunda neler olacak?

Ve daha birçok soruya cevap arayan Prof. Dr. Temel Yılmaz, Habertürk'te yazdığı yazısında çarpıcı konulara değindi. 

Biyolojik bir silah mı?

Biyolojik bir silah olduğuna ilişkin eski rapor ve çeşitli konuşmaları örnek veren Yılmaz, dünyanın böyle bir savaş içerisinde olma ihtimaline işaret ediyor.

Dünya halkları, suni bir panik havasında

Dünya halklarında yaşanan panik ortamı, daha önce yaşanan salgınlardan neden daha fazla? Bu konuyu ele alan Yılmaz, biyolojik savaş için panik havasının oluşturulması gerektiğine vurgu yapıyor. 

İşte Yılmaz'ın o yazısından belli bölümler:

SARS CoV-2 virüsü, yayılma hızı ve toplumları etkileme şekliyle dünyada bugüne kadar örneğini görmediğimiz bir panik ve paranoya ortamı oluşturdu.

Bu panik ortamının oluşumunu sadece virüsün etkisine bağlamak doğru olmaz.

SARS virüsüne göre SARS CoV-2 virüsün mortalite -öldürücü- etkisi daha zayıf olmasına rağmen 2003'te ülkelerin sınırlarını kapattığı, insanların evlerine karantinaya girdiği, uçuşların, seyahatlerin yasaklandığı bir panik ortamı olmamıştı.

Bir gizli el bu panik ortamını körüklüyor gibi.

Hatırlarsanız, ocak ayı ortalarında salgının daha başlangıcında Wuhan'dan ilk servis edilen haberler içinde sokakta yürüyen binlerce insanın arasında patır patır yerlere düşen ve ölen insan videoları servis edilmişti. Kameralar günlerce yerlerde insan ölülerini gösterdi. Oysa bugün hastalığın klinik sürecinde 2-4 haftalık nispeten yavaş bir seyir olduğu ve insanlarda ani ölüm oluşturmadığını biliyoruz (görüntüler gerçek değil).

Arkasından, haber ajanslarından tüm dünyadan “celebrity” konumundaki insanların, futbol yıldızlarının, film oyuncularının, arkasından en iyi korunan kraliyet mensuplarının, ülke başkanlarının, başbakanların enfekte olduğu görüntüleri gelmeye başladı.

Bunların üzerine bir İtalya ve İspanya'dan salgın ve büyük sayılarda ölüm haberleri eklenince insanların psikolojik direnç ve moral gücü duvarı yıkılmaya başladı.

Medyada biraz da reyting amaçlı abartılı felaket haberleri, açık oturumlardaki kimi katılımcıların sorumsuz konuşmaları bu panik ortamını alevlendirdi. Panik ve paranoya insanların günlük yaşamına sıçramaya başladı.

Eve virüs getirdi korkusuyla doktor sevgilisini öldüren erkek hemşire, alışveriş sırasında bulunduğu reyona yaklaşanları çığlık çığlığa kovan kadın, evinin uzağındaki başka bir evde bahçesinde tadilat yaptıran komşuyu CİMER'e şikayetle tehdit eden site yöneticisi bu paranoyanın gündelik hayattaki örnekleri.

Asıl sorunlar Avrupa'da üç haftalık sokağa çıkma süresin sonunda, virüs salgını bitmediği için -bu kesin gibi- sürenin yeniden uzatılması gündeme geldiğinde başlayacak.

Tüm bunlar eğer ortada bir biyolojik savaş varsa bu savaşı başlatanların tam da isteyecekleri ortam.

Yazının tamamı için tıklayın...

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar