Bizim yazarlar sizin yazarları döver!!...

Bizim yazarlar sizin yazarları döver!...

Onlar var ya, o ‘kullanışlı yazarlar’.., bizim yazarlarla asla başa çıkamazlar...

Kim mi onlar?..

Şu ultra-ulusalcı, kökten laik ve de acayip Kemalist olup cuntacıları koruma ve kollama görevini ifa etmekte olan yazarlardan söz ediyorum..

Ahmet Kekeç, Ergun Babahan ve Şamil Tayyar, hiç acımadan, ‘Allah yarattı’ demeden feci bir şekilde çakıyorlar o kullanışlı yazarlara... ( Şamil Tayyar için farketmiyor.. O arada bir kullanışlı olmayan yazara da giydiriyor!..)

Ben büyük bir keyifle takip ediyorum!..

Siz de elinizi vicdanınıza koyun ve tamamen objektif bir gözle kendiniz değerlendirin..

Bizim yazarların, o kullanışlı yazarları kalemleriyle nasıl dövdüklerini, onları haşat ettiklerini görmüyor musunuz?..

Genellikle Hürriyet yazarları ( ki o gazetede kullanışlı yazar mebzul miktarda mevcuttur..) bizimkilerin hışmına uğruyor... Bir sataşan bin pişman oluyor..

Aslında ben bunu doğal karşılıyorum..

Çünkü o kullanışlı yazarların kalibresi, kapasitesi belli... Zira Kemalist ideolojinin dar kalıplarına sıkışmış beyinlerden çıkan o fikir kırıntılarıyla mı başa çıkacaklar bizim demokratlarla?..

Bilmem kaç seneden beri, gazetecilik mesleğini postal yalayıcısı olarak sürdüren ‘başyazar’dan aydın olur mu?.. Fikir üretmesi beklenebilir mi?.. Darbeye bu kadar teşne birinin demokrasi ve hukuktan bahsedecek malzemesi olur mu?..

Peki ‘amiral gemisi’nin yorgun emekli kaptanı için ne diyeceğiz?...

O kaptan ki, 2007’de, ‘28 Şubat’ı hala destekleyen bir ben kaldım..’ demiş.. Şimdi bu adama ‘o zaman sen, tescilli bir cuntacısın’ dediğin zaman verecek cevabı olabilir mi?.. Olsa da bu pişkinlikten öteye gidebilir mi?...

Gemisinin başındayken Ergenekon Davasını sulandırma, önemsizleştirme operasyonunu yöneten emekli kaptan ve tayfası en hafif tabiriyle ‘Ergenekon Sempatizanlığı’ yapmadı mı?!..

Hele kendini solcu zanneden, o faşist yazarlar yok mu?.. Onların durumu içler acısı.. Onlar sıkıştıkları anda Atatürk vecizesi okuyarak kendilerini savunan fikir fukaraları..

Neticede işler hiç onların istedikleri gibi gitmiyor.. Daha doğrusu Ergenekon Davası’nın bu kadar büyüyeceğini, cuntacıların tasfiye edilme sürecinin bu kadar ciddi işleyeceğini tahmin edemediler..

Bir kısmı çark etse de yazılanlar çizilenler orda duruyor... Onlar ‘Ergenekon Sempatizanı Yazarlar’ olarak tarihe geçtiler..

Günbegün işleri zorlaşıyor..

Statükocu oldukları için yargı reformuna karşı koymak ve mevcut cunta anayasasına da sahip çıkmak zorundalar..

Diğer bir deyişle, AB.., hukuk.., demokrasi.., Venedik Kriterleri..vs’nin yanlış referans olduğunu, cunta anayasasına neden dokunulmaması gerektiğini açıklamak durumundalar...

Diğer tarafta bizim yazarlar.. Hem polemikte, hem de retorikte iyi olan demokratlar, liberaller, muhafazakarlar..

Fırsat buldukça çakıyorlar!..

Ey Ergenekon Sempatizanları!.. Boşuna uğraşmayın..

Bizim yazarlar sizin yazarları döver!!...