MEDYA KÖŞESİ

Birer “Çetin Altan”dınız da kadir kıymet mi bilmedik?..

Bazı sevgili okurlarımızın dedikleri gibi Engin Ardıç’ı anlamaya yetmiyor belki aklımız ama Çetin Altan ustayı anlıyoruz…

Birer “Çetin Altan”dınız da kadir kıymet mi bilmedik?..
GAZETECİLER.COM – Aklımız kıt” desek bile siz inanmayın çünkü Allah’a şükürler olsun ki akıl dağıtılırken sığınağa kaçanlardan değiliz...
Hoş…
Bazı sevgili okurlarımızın dedikleri gibi Engin Ardıç’ı anlamaya yetmiyor belki aklımız ama Çetin Altan ustayı anlıyoruz…
Anladığımızı sanıyoruz…
Hele hele…
Usta’nın Milliyet’te bu gün yayımlanan yazısını okuduktan sonra, çok satan gazetelerden birinde yazar olduklarını annelerine söylemekten utanan bazı kardeşlerimizi niçin anlayamadığımızı daha iyi kavrıyoruz…
 
 
Gelinler görümceleri, görümceler gelinleri, eltiler birbirlerini yakın dostlarına çekiştirirlerken; neye alındıklarını belirttikten sonra:
- Doğrusu kendisine çok tutuldum, derlerdi.
* * *
Tutmak, tutulmak...
Balık tutmak, kafa tutmak, niyet tutmak, dilini tutmak; nezleye tutulmak, yağmura tutulmak, lafa tutulmak...
Bir de Güneş’in tutulmasıyla, Ay’ın tutulması var.
* * *
“Yer” küresi Güneş’in çevresinde çizdiği daireyi, 365 günde tamamlarken; kendi yörüngesinde de 365 kez dönmüş oluyor...
Döne döne Güneş’in çevresinde dönüyor “Yer” küresi.
* * *
Güncel hayatın algılamasını aşan bir büyüklükte, bitmeyen bir topaçlar fırıldaklığı...
* * *
Güneş’le “Yer” küresi arasına Ay girince, Güneş tutulmuş oluyor; Ay’la Güneş arasına “Yer” küresi girince, Ay tutulmuş oluyor.
 
Ve…
Büyük usta bu kadar dili neden döktüğünü o kadar güzel anlatıyor ki…
Buyurun:
 
Ne Güneş’in, ne Ay’ın, ne “Yer” küresinin umurunda bayrak direklerinin yüksekliğiyle, kürsülerden söylenen nutuklar.
Bir de insan aklının sınırlarını aşan büyüklükteki, milyarlarca yuvarlağın dönüp durduğu galaksiler var...
 
Ah be Usta ahhh!...
Ne yazık ki artık “gazete yazarlığı” denilen şey, kürsülerden atılan siyasi nutukları “haber” yapmak…
Ve daha da fenası, halk o nutukları anlamazmış gibi yorumlamak…
Söyleyen kişinin bile sonradan “yahu ben bunları mı demişim?” diye kendi kendine sorduğunu biliyoruz…
Ve üstat, 45 yıl önce de dile getirdiği bazı sorunların türbanı, laikliği, cumhuriyeti ve de bazı artistlerimizin memelerini tartışmamıza rağmen halen ortada durduğunu görmekten kim bilir nasıl da kahroluyor…
“Yalan, kurnazlık ve libido’yu perdeleyip yok sayma; Kozmos düzeniyle bağdaşmıyor.”
Dedikten sonra şöyle sorup, devam ediyor:
 
Bağdaşmıyor da ne oluyor?
Gizli çiftleşmelerden doğmuş bebekler; doğar doğmaz cami avlularına, otobüs duraklarına, gazete kâğıtlarına sarılarak asfalt kıyılarına bırakılıyor.
* * *
Doğar doğmaz kuytu yerlere bırakılan bebek sayısında, Türkiye’nin önde geldiği; artık sitatistilerle de saptanmış durumda.
 
Çetin Altan’ın makalesinin tamamını okumak istiyorsanız (ki okumanızı tavsiye ederiz)
ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar