ANALİZ

Bırakmıyorsunuz ki 'Türkiye Partisi' olsunlar!..

Mevlâna; “Adam savaşmakla çetin er sayılmaz, öfkelendiği zaman kendini tutabilendir çetin” der...

Bırakmıyorsunuz ki 'Türkiye Partisi' olsunlar!..

ADNAN BERK OKAN

Anayasa Hukukçusu Prof. Osman Can yeni anayasaya geçici maddeler eklenerek, Ergenekon, Balyoz gibi davaların ortadan kaldırılmasını önerdi.
Sadece hukuk vicdanı açısından değil insani açıdan da çok yerinde bir önerme yapıyor Osman Hoca…
Kalplerinde generallere karşı duydukları kin ve nefretin dışında “vicdan” olan herkes Prof. Can gibi düşünüyor.
Neden mi?..
Çünkü…


Yalan, hezeyan…


Elhamdülillah Müslüman’ım ve dinimle onur duyuyorum…
Ama…
Başkalarının dinlerine de saygı duyuyorum…
Buna rağmen dinimizin uygulama biçimlerine itirazım var…
İtirazım dinimizin bazı meslektaşlarımız tarafından anlatılış ve tanıtılış biçimine…
Bu sevgili dostların, değerli meslektaşların anlattıkları İslâm dini bana her zamanMuhammed İkbal’in, “İslâm’ın kurtarıcı yüce değerler sistemi anlatacaksak eğer başkalarına; o insanlara ilk önce bizim Müslüman olmadığımızı söylemeliyiz” deyişi gelir…
İkbal’in bu cümlesi dinimiz adına çok acı ama bir o kadar da gerçektir…
Yani sevgili dostlar!..
Ya İslâm dinini kendi kafanıza göre “müntakim - intikamcı” bir dinmiş gibi anlatmaktan vazgeçin…

Ya da kişisel çıkarlarınızı, hırslarınızı, ihtiraslarınızı bir kenara bırakın gerçekİslâm dinini anlatın ve gerçek Müslüman gibi yaşayın…
İlle de Kafirun Suresi’nin; 4., 5., 6. ve 7. Ayetlerinde buyrulan “engin hoşgörü” ilkesinden asla vazgeçmeyin…

Aksi halde; 
sizlerin de çok sevip saydığınız Mehmet Akif Ersoy’un “Kuran göklere çekildi; onun dini olan İslâmiyet adına yeryüzünde yalan ve hezeyan kaldı”deyişini haklı çıkarmak için uğraştığınıza inanacağım…

Bu davalar başlangıçta "haklı" bile olsalar seyir ederken kamuoyunun yüreğini incittiler…
Yargılamalarda kimi şüpheliler aleyhinde yazılan iddianameler akıl ve vicdandan yoksundu…
En dinlenilmesi gereken tanıklar dinlenilmedi ama…
En dinlenilmeyesi sanıkların verdikleri ifadelere itibar edildi…
Örnek mi?..
Genelkurmay Eski başkanlarından Işıl Koşaner’in tanıklığı kabul edilmedi meselâ…
Fakat PKK terör örgütü kurucularından Şemdin Sakık’ın şüphelileri suçlayıcı ifadelerine dosyada “delil” olarak yer verildi…
Bütün bunlar ise halkı yargının adalet anlayışından soğuttu…
İşte bugün gelinen nokta…
Bu davaların mutlaka görülmesine en güçlü desteği verenlerden biri olan Osman Can bu davaların ve hem de birer anayasa maddesiyle ortadan kaldırılması gerektiği noktasına geldi…

Ey güzel dostlar!..
Lütfen biraz olsun merhamet duygunuza başvurun…
Bizler ne savcıyız ne yargıç…
Bizler kalp gözleri açık olması gereken sıradan yurttaşlarız…
Şöyle bir düşünür müsünüz?..
Yargılanan sizsiniz, ya da babanız veya ağabeyiniz…
TSK
’ne yıllarını vermiş…
Zamanı gelince de emekli olup; birikmiş emekli ikramiyesini almaya hak kazanmış…
Peki sonra ne olmuş?..
Yıllarca akıttığı terin, verdiği emeğin karşılığını huzur içinde yiyemeden avukatlara “ücret-i vekâlet” parası olarak ödemiş…
Neden?..
İşlediği konusunda aslında kendisini soruşturan savcı ve yargılayan hâkimlerin bile emin olamadıkları bir “suçlama” yüzünden…
Niçin?..
Kör olasıca bir kişisel ihtiras yüzünden?..
Niye?..
Kör testereden beter ideolojiler yüzünden…
Ve hem de;
yasama organının “bu tutukluları acilen tahliye edin” mealinde kabul ettikleri yasaya rağmen tutuklu yargılanarak…

Ey güzel dostlar!..
Tabii ki sorulduğunda bütün kamu görevleri “şerefli” bir hizmet olduğu için yapılıyordur…
Ama lütfen şu gerçeği de unutmayınız:
Emekli veya muvazzaf generaller ve subayların hayatlarının da her şeye rağmen "ekmek parası" olduğunu...
TSK'ya ve ülkeye yıllarca hizmet verdikten sonra hak ettikleri emekli ikramiyelerini kendilerini savunan avukatlara ve mahkeme masraflarına kaptıran emekli generallerin cezaevinden çıktıktan sonra nasıl bir hayat yaşayacaklarını düşünebiliyor musunuz?..


Şaşıranlara şaşırdım...

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç; övgüsünü de yergisini de sakınmayanve bunu kamuoyunun gözleri önünde yapan bir "sahici"insan...
Ama milletçe riyakârlığa çok alıştırıldığımız için midir nedir; Arınçgibi samimi birini gördük mü şaşırıyoruz...
Halbuki normal olan Arınç'ın tavırları...
Bir başbakan yardımcısı kızabilir, gülebilir, yanlışı olur ve özür de dileyebilir...
Aksi olursa şaşırmak gerekir...
Hâsılı;
Bosna-Hersek'
te ZenicaÜniversitesi'nde öğrencilerine;
''Yollardaki billboardlarda gördüm. 'Muhteşem Süleyman'ı da izlediğinizi anladım. Çok güzel dizilerimiz var. Dizilerin arkası kesilmeyecek inşallah''
 deyince bizim arkadaşların şaşırmış olmalarına şaşırdım ben de...

Hâsılı;
Prof. Osman Can
’ın bu önermesini gelin birbirimizi incitmeden, kin ve nefret duygularımızı körüklemeden geniş bir şekilde tartışalım…
Bu tartışmalarımızı da kamuoyunun gözleri önünde yapalım…
Haydi bakalım sevgili moderatörler işte size muhteşem bir insani ve hukuki tartışma konusu…
 

Geç bile kalındı…

Ey güzel dostlar!..
BDP ilk defa sadece “Kürtlerin” değil; “Türkiye’nin de partisi” olduğunu hatırlayıp bilhassa en çok zorlandıkları ve hatta medyanın yanlış, tahrik edici yayımlarıyla düşmanlaştırıldıkları Karadeniz turuyla yurt gezisine başladı…
Ama bırakmadık ki…
Partinin milletvekilleri az daha linç edileceklerdi…
Yahu bu ne barbarlık!..
Bu ne vahşet!..

Neymiş?..
“Şimdi zamanı mı” imiş?..
Evet efendim…
Hem de tam zamanı…
Geç bile kalındı…
Allah aşkınıza yahu; biraz hoşgörü…
Çok değil; biraz…
Mevlâna; “Adam savaşmakla çetin er sayılmaz, öfkelendiği zaman kendini tutabilendir çetin” der...
Lütfen öfkelendiğiniz şu günlerde tutun kendinizi…
Buyurun bakın Mevlâna’dan bir sihirli cümle daha:
“Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir.”
Yahu deyin ki size kendilerini anlatmaya gelenler “kötü söz sahibi”…
İyi ama siz onları iyi kulakla dinleseniz daha iyi değil mi?..
Ve siz ey medyadaki bazı dostlar!..
Amacınız ne?..
Bu güzel ülkenin güzel insanlarını birbirleriyle dövüştüreceksiniz, savaştıracaksınız da elinize ne geçecek?..
Hey dostlar!..
Bırakın şu karşılıklı düşmanlığı, tahriki de kucaklaşın…
Bizim geleneklerimize göre evimize gelen her misafiri Allah’ın gönderdiğini unutmayın…

[email protected] 

ÇOK OKUNANLAR