ANALİZ

Bir yazar askeri darbeyi neden ister?..

Demokrasinin tek çözüm olduğu Liberal – Kapitalist bir sistemde, en olmaması gerekeni istiyorlar: ASKERİ DARBE!..

Bir yazar askeri darbeyi neden ister?..
ADNAN BERK OKAN
Kemençeci Onnik Efendi’nin oğlu Kemani Serkis Efendi hem güftesini yazdı hem de besteledi…
Bu nihavent şarkının “adı yok” bence…
Kimi; “Kimseye etmem şikâyet” der ilk üç kelimesini söyleyerek…
Bazısı ise “Titrerim mücrim gibi” diye ikinci mısraından başlar…
Bir kez daha hatırlayalım…
 
“Kimseye etmem şikâyet, ağlarım ben halime
Ergenekon Davası’nda görevli Cumhuriyet Savcılarının ve hâkimlerin “adil” davranmadıklarının en büyük kanıtı; Mustafa Balbay suçsuz yere hapis yatarken, köşelerinde her gün suç işleyen Emin Çölaşan ve Bekir Coşkun’un, suç işleme özgürlüğüne gösterdikleri “anlayış”tır…
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime
Perde-i zulmet çekilmiş, korkarım ikbalime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime”
 
Umutsuz, karşılıksız seven bir aşığın sözleri olabilir bunlar ama “âşık” olmayan bir Osmanlı vatandaşı azınlığın haykırışı da olabilir…
Bugüne gelin…
Gazete sayfalarını TV ekranlarını, radyo mikrofonlarını hatırlayın…
Bir yanda aklı erdiği halde sesi çıkmayan, bazı egemen kesimlerin ve “halkçı” geçinen medya çakallarının geleceğine zulüm perdesi çektiği “makul çoğunluk”…
Diğer yanda, en az ağlanması gerekirken en çok yaygara koparan azgın azınlık…
Azgın azınlık ne sanayici, ne esnaf, ne tüccar, ne köylü, ne memur, ne emekçi, ne emekli…
Ya kim?..
Sayısı on binleri aşkın medya emekçisi arasında “en tuzu” kuru olan az sayıda köşe yazar ve medya yöneticisi…
Makul çoğunluk acı içinde kıvranıyor…
Çaresiz…
Güçsüz…
Sessiz…
Sadece bekliyor…
Dedesi gibi bekliyor…
Babası gibi bekliyor…
Ve devletine, hükümetine güvenmekten başka çaresi olmadığını düşünerek sessizce ağlıyor…
Her dakikaları keyif, şamata, gırgır; yediği önünde yemediği ardında, on binlerce Dolar aylık gelirlerini gözlerden saklayan köşe yazar – medya yöneticisi ise “sessiz makul çoğunluğun” küçük umut kırıntılarını bile yazdıkları, çizdikleri, söyledikleriyle süpürüp atıyorlar…
"Yandık, bittik, bölündük, laiklik tehlikede, şeriat geliyor, orduyu çürüttüler!" yaygaralarıyla insanların yüreklerine "ateş" salıyorlar...
Ve...
Demokrasinin tek çözüm olduğu Liberal – Kapitalist bir sistemde, en olmaması gerekeni istiyorlar: ASKERİ DARBE!..
Her seferinde Türkiye ekonomisini ve demokrasisini en az 10 yıl geriye götüren o lânet ayaklanmaları...
Ve bunu yapanlar, bu süreçte “demokrasiyi” kullanıyorlar hem de…
Kendilerine “özgürlük” veren demokrasiyi…
Kendilerini “Dördüncü Kuvvet” yapan demokrasiyi…
Sen ey “Makul ve sessiz çoğunluk”…
Unutma…
Kaderini belirleyen, karakterindir…
ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar 12 yorum