POLEMİK

Bir Salih Tuna klâsiği daha…

Salih Tuna, entelektüel birikimini, zekâsı ve klavyesi ile birleştirince ortaya ilginç bir “Mehmet Yakup Yılmaz” tahlili çıkmış…

Bir Salih Tuna klâsiği daha…
GAZETECİLER.COM - Salih Tuna yetenekli bir kalem...
Belli ki çabuk düşünüp, kolay da yazıyor…
Çok okuduğu da kullandığı jargondan anlaşılıyor…
Okuduklarını da doğru anlıyor…
Eh yani…
Bu kadar bilgi yeter...
İşte o Salih Tuna, entelektüel birikimini, zekâsı ve klavyesi ile birleştirince ortaya ilginç bir “Mehmet Yakup Yılmaz” tahlili çıkmış…
Bakın nasıl başlıyor tahlil:
 
Sağa sola sataşıyor, şaplağı ensesine yiyince de sus pus oluyor. Lakin bir müddet sonra hiçbir şey olmamış gibi yine başlıyor çemkirmeye.
Böyle enteresan bir şahsiyet, böyle tuhaf ötesi bir “polemikçi” işte.
Örnek çok, hangi birini sayayım.
Sabah gazetesinde ihtiyaca binaen “mescit” açmak gündeme gelince, “Mescidin yanına 'terbiye odası' lazım…” ifadesiyle, Engin Ardıç'ın terbiyeye muhtaç olduğunu “ima” etmişti.
Engin Ardıç durur mu; “cemaziyülevveline” kadar dokundurmuştu: “Bana terbiye verecek kişiler, piyasamızdaki şöhretlerini çıplak kadın resmi yayınlamakla yapmış, otel lobilerinde iş tutan profesyonel kadınları 'soyunmaktan çekinmeyen cesur Türk kızı' diye pazarlamış, her ay bir 'talihli okuyucuya' o kadınlardan biriyle 'yemek yedirmiş' kişiler olmamalı…”
Yetmezmiş gibi Ahmet Kekeç kardeşim de bi güzel üzerinden geçmişti.
28 Şubat'ın ufunetli günlerinde iki gazeteye (Radikal ve Posta) birden genel yayın yönetmenliği yapıp, birinde “demokrat” diğerinde “antidemokrat” olabilme yeteneğini dillendirmiş; “Bir insan hem 'öyle', hem 'böyle' nasıl olabilir?..” demişti.
Cevap?                                                               
Susmuş, pusmuş, velhasıl, “çanak” üstü oturmuştu.
 
ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar