MEDYA KÖŞESİ

Bir 'Kemalist AKP' yazısı da Ahmet Hakan'dan

Ahmet Hakan da Hasan Cemal ile Ahmet Altan'dan sonra "AKP dindar Kemalizmi mi savunuyor?" tartışmasına katıldı...

Bir 'Kemalist AKP' yazısı da Ahmet Hakan'dan
GAZETECİLER.COM
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan da modaya uydu ve Hasan Cemal ile Ahmet Altan'dan sonra "AKP dindar Kemalizmi mi savunuyor?" tartışmasına dahil oldu.

Hakan, Şehir Tiyatroları, Dindar nesil, alkol yasağı, TV dizileri gibi konularda hükümet ve medyasından gelen tepkileri yorumladığı yazısında Ahmet Altan ve Hasan Cemal'in tesptilerine katıldığı gibi ilginç bir mesaj da veriyor.

Hakan "Bir 'Kemalist AK Parti' yazısı da ben yazdım" başlıklı yazısında şöyle dedi:

ÖNCE Ahmet Altan yazdı.
"AK Partililer de Kemalistler gibi oldu" dedi.
Ardından da ekledi: "Herkesi kendisine benzetmeye çalışan, köylülere zorla Batı Müziği dinleten, balo yaparak, dans ederek batılı olunacağına ve Türkiye'yi batılı bir hayat tarzının kurtaracağına samimiyetle inanan Mustafa Kemal'in dindar versiyonu çıktı karşımıza".
Sonra Hasan Cemal, temayı sürdürdü.
O da yazısına "Mustafa Kemal'in dindar versiyonu mu?" başlığını attı.
Böylece...
Bir "Dindar Kemalizm" tartışması da başlamış oldu.
Bu tartışmaya ben de kıyısından dalıyorum.

Muhafazakârlar, iktidara gelmeden önce hak ve özgürlüklerinin peşindeydiler.
Özgürlük istiyorlardı, hak talep ediyorlardı. ' Muhataplan sıkıştırıyorlardı kendilerinf: "Kendiniz için özgürlük istiyorsunuz ama söyleyin bakalım siz başkalarının hak ve özgürlüklerini ne kadar istiyorsunuz?" Bu türden sıkıştırmalar karşısında muhafazakârlardan tek bir ses yükseliyordu: "Herkes için özgürlük".

Başörtüsü özgürlüğünü mini etek özgürlüğüyle birlikte savunuyorlar, "kimse kimsenin yaşam tarzına karışmasın" diyorlardı.
Egemen, buyurgan bir ses olmak istemediklerini söylüyorlardı.
İstekleri açık ve netti: "Bizim de sesimiz duyulsun."

Son günlerde muhafazakâr kesimden yükselen seslere bir bakın:
"Tiyatro adı altında rezillikler yapılıyor, tez buna son verilsin" diyorlar.
Afyon'da Vali emriyle sınırları epey zorlayan alkol yasağı getirilmesi olayını gayet makul karşılıyorlar.
Televizyon dizilerinde işlenen konuların gelenek ve göreneklere uymadığını söyleyip "sabırlar zorlanıyor" diye tehditler savuruyorlar.
iyinin, doğrunun, güzelin ne olduğunu sadece kendileri biliyormuş gibi davranıyorlar.
Bakıyoruz: Esaslı bir itiraz yok.

"Dindar bir nesil" yetiştirmekten söz ederek eskiden çok yakındıkları "toplum mühendisliği" işine soyunabileceklerini gösteriyorlar.
Kısacası...
İktidarda olmanın sonsuz özgüveniyle, düne kadar içlerinde tutup dışavurmadıkları ne kadar özlem varsa hepsini gönül rahatlığıyla ortaya koyuyorlar.

Olup bitenlerden sonra şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Muhafazakârlar, Kemalist modele...
Kemalistlerin öngördükleri hayat tarzını beğenmedikleri için...
Kemalistlerin arzu ettikleri insan tipine kendilerini uzak hissettikleri için...
Kemalistlerin istediği toplum modeline şiddetle karşı çıkükları için...
İtiraz ediyorlarmış.
Yani dertleri...
Devlet eliyle bir hayat tarzı belirlenmesi, devlet eliyle bir insan tipi yaratılması, devlet eliyle bir toplum inşa edilmesi değilmiş.

Diyeceğim şudur: Keşke asıl dertlerini en başta net bir şekilde söyleselerdi de Ahmet Altan ve Hasan Cemal e bu hayal kırıklığını yaşatmasalardı.

Yazının tamamı için
ÇOK OKUNANLAR