ANALİZ

Bir İslâmcı Demokrata yakıştı mı Ahmet Kekeç?..

Senin gibi iyi bir İslâmcı Demokrata yakışır mı be Ahmet?..

Bir İslâmcı Demokrata yakıştı mı Ahmet Kekeç?..

ADNAN BERK OKAN

Korkma be Ahmet’çiğim (Kekeç)…
Bu memleketin topraklarından Napolyon çıkmaz…
Said Nursi bile Mustafa Kemal’e “Mustafa, Mustafa!.. Napolyon olma… Büyük İslâm kahramanı Selâhaddin-i Eyyubî ol” diye bağırmamış mı(!)…
Bu topraklardan Jakoben de çıkmaz bu saatten sonra…
Hele Silivri’yi “aabi ya burası Bastil’e ne kadar da benziyor” niyetine yıkıp, mukimleri dışarı bırakacak çapulcu halk hiç çıkmaz…
Yani Ergenekon tutukluları daha en az 8 – 9 yıl yatarlar orada üzme kendini…
Eh…
Nasıl olsa Ak Parti de daha en az iki seçim kalır iktidarda…
Yani darbecilerin tutuklulukları garanti, korkma!..
Sen, son bir iki gündür yapılan tahliyelerin zevkini çıkar sevgili kardeşim…

Sevgili Ahmet;
Gazeteden arkadaşın Ergun Babahan, Pınar Hanım’ın kamuoyuna duyurmaya çalıştığı “sahte CD’ler” için ihtiyatlı yaklaştı…
En azından yargı tarafından ciddiye alınması ve sorgulanması gerektiğini savundu…
Yani senin gibi o kanıtlarla kafa bulmadı…
Yani, Pınar Hanım’ın babasına yönelik savunmalarının tutuklu şüphelilere ayıp olduğunu aklının ucuna bile getirmedi…
Bu bir fikir farkı olamaz...
O halde "anlayış" farkı...

Pardon…
Az daha unutuyordum…
Öyle ya…
Babahan Liberal Demokrat, sen ise İslâmcı Demokratsın…
İslâmcı Demokratlar pek de demokrat olamıyorlar mı ne?..
Tıpkı zaman zaman İslâmcı demokrat, zaman zaman da sadece demokrat olan sigara dumanı yutmuş kafalar gibi…

Değerli kardeşim;
“Düşünce ve inanç özgürlüğü Ahmet Kekeç ve arkadaşlarına tanınmış özel bir haktır”
diye bir ayet mi var?..
Ya da meclisten böyle bir kanun çıktı da ben mi duymadım…
Sen istediğini koruyacak, savunacak; dilediğine çakacaksın ama bir kadın, elinde “doğru” olduğuna inandığı (ki savcıdan hiç itiraz yok) delillerle babasını savununca “hazmedemeyeceksin”…
Senin gibi iyi bir İslâmcı Demokrata yakışır mı be Ahmet?..
Hem, ne ayıp!...

Adalet vicdan dilenciliği değil ki Ahmet…
Adalet
istemek “hak’tır…
Diyorsun ki “kararı mahkeme verecek ne işin var derdini gazetecilere anlatmakla?..”
Verecek, verecek de nasıl verecek?..
Biliyorsun…
Bizim yargıçlarımız ya siyasal iktidardan bir işaret bekler, ya da medya destekli kamuoyundan…
Medyada yer almamış, medya desteğini almamış hangi ünlü yargılamada karar adil çıktı ki şimdiye kadar?..
Adil kararları(!) sadece fukaraların, güçsüzlerin, iktidar ve medya desteğinden nasibini alamamış yurttaşlar arasındaki davalarda (o da belki) görebilirsin Ahmet…

Sevgili kardeşim;
Manisa’da öldürüldükten sonra kolu bacağı kesilen genç kızın kaçak katili için hanginiz manşet atıp, katilin yerini ihbar edene 30 bin lira ödül koydunuz?..
Hiç biriniz...
Ama…
Amerikalı bir rakı tekelinin destek verdiği, maktule için her türlü parasal yardımı yaptığı bir cinayeti günlerce manşetlerinizden düşürmediniz…
İçinizden biri, cinayet şüphelisinin yerini ihbar edene 30 bin lira ödül vermeyi bile vaat etti…

Sevgili Ahmet;
Makalenin sonunda; “Çığlıklarınız, Silivri’deki kimi ‘garibanların’ çığlığını bastırıyor ve hakikaten ayıp oluyor” diyorsun...
Ahmet, hak aramak ne zamandan beri ayıp oldu?..
Kaldı ki, hak arayan kişi kimseye zarar vermiyorsa?..
Hem söyler misin Ahmet; Silivri’deki garibanları Çetin Doğan mı gömdü oraya?..
Yoksa...
Neyse cevabını vermeyeyim çünkü vereceğim cevap sadece seni değil başkalarını da üzer…

Hay Allah!..
Görüyor musunuz başıma geleni?..
Ömrü, 28 Mayıs 1960 gününden beri (darbe 27 Mayıs’ta oldu ama babacığımı 28 Mayıs’ta tutukladılar) askeri darbecilerle mücadele etmekle geçmiş biri “Darbeci Savunan” duruma düştü…
Ama ne yapayım?..
Ya hukukun üstünlüğüne inanacağım, ya da 50 yıl geride kalmış öfkemin tahrik ettiği duygularıma yenileceğim…
Ben bu ikisinden hukukun üstünlüğüne sadık kalmayı tercih ettim…

[email protected]

ÇOK OKUNANLAR