Türkiye gazetesinden Sinem Erciyas, Çağatay Gökmen ile konuştu. İşte o röportajdan dikkat çeken bölümler:
Uzun yıllardır TRT’de spikerlik yapan Çağatay Gökmen, aynı zamanda bir ressam. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı programlarda takdimi üstlenen Gökmen, bir elinde mikrofon bir elinde fırça ile hayatını sürdürüyor. Gökmen’in, “Gelincik Ressamı” olarak anılan Hikmet Çetinkaya ile birlikte yer aldığı “Sevginin Renkleri” sergisi, Fun And Art Sanat Akademisi’nde 14 Mart’a kadar Ankaralı sanatseverlerle olacak. Gökmen ile sanat hayatı, yeni sergisi ve spikerlik üzerine konuştuk.
Resim ile nasıl tanıştınız? Bugüne kadar kaç tane kişisel serginiz oldu? Sanat hayatınızdaki yolculuğunuzdan biraz bahseder misiniz?
Aslında kendimi bildim bileli resimle uğraşıyorum. Resim sanatını ilkokul yıllarımdan beri ciddiye aldım. Yaptığım resimler kimi zaman okulumun duvarlarını süsledi kimi zaman da ödüller getirdi. Fun&Art Galeri’de açtığım bu son sergim on dördüncü sergim oldu. Sanat hayatımdaki yolculuğuma gelirsek; Lisans eğitimimin bir bölümü Ankara Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü’nde geçti. Öncesinde Hacettepe Üniversitesi’nde yaklaşık 1 ay desen kursları, ayrıca çok değerli ressamlardan takviye resim dersleri aldım. Gelincikleriyle ünlü ressamımız Hikmet Çetinkaya ve semazen resimleriyle anılan ressam Erdoğan Seçil fırçama can ve güç verince resim sanatına daha profesyonel bakmaya başladım. Renkçi-lekeci tarzları da ister istemez resimlerime damgasını vuruyor diyebilirim.
HEM SESLERİ HEM RENKLERİ TONLANDIRIYORUM
Sizin için ressamlık ve spikerlik ne ifade ediyor. Resim sizin için sadece bir hobi mi? Hayatınızın neresinde?
Bir spiker olarak biz metinleri nasıl ki tiz, orta, pes tonlarla vurgulayarak izleyiciye ulaştırıyorsak, ressamın da bu işi tuvalinde renklere açık, orta, koyu tonlar vererek yaptığını düşünüyorum. Spikerlik mesleğimle metinleri, ressamlık yönümle de renkleri tonlandırmak hayatıma farklı bir boyut katıyor. Resim sanatı artık benim içim için hobi olmaktan çıktı daha profesyonel bir hale geldi. Artık kendi tarzım var ve resimlerim sanatseverler tarafından hemen fark ediliyor. Ayrıca yurtdışında başta Paris olmak üzere açtığım sergiler, resimlerimin müzayedelerde boy göstermesi ve Bilkent Sanat Sokağı’nda adımın yazdığı bir galeride eserlerimin yer alması, resim sanatının, benim için artık bir hobi değil, profesyonel noktaya geldiğini gösteriyor.
Fransa ve Bulgaristan’ın da aralarında bulunduğu birçok ülkede çalışmalarınız oldu. Önümüzdeki dönemde yurt dışı sergilerinize yenileri eklenecek mi?
Evet, açtığım bu ülkelerdeki sergilerim ses getirdi, basının da ilgisi çok fazlaydı diyebilirim. Eserlerimi Avrupalı sanatseverlerin beğenisine sunmak güzeldi, heyecanlıydı. Şimdi sıra, Amerika kıtasına geldi. Ve ilk durak Kanada olacak. Bu ülkede, sergi açma çalışmalarım sürüyor.
İLHAM BENİM İÇİN HER ZAMAN HER YERDE
Resim yaparken nelerden ilham alırsınız?
Bir ressam olarak ilham benim için her yerde ve her zaman mevcut. Biz ressamlar, bakmaz görürüz ve o yüzden eserlerimizle bu farkı ortaya koyarız. Sanatseverler görmeyi bizim resimlerimizde arar ve algılar. Ben, gökyüzüne, bir dağa ve de bir ağaca, o farklılığı yakalayabilmek için saatlerce bakabilirim. İşte ilham orada gizli. Yani ilhamla kavuşma, o anla bir olabilmek için beklemek gibidir. Ve sonrasında bir daha bakmaz hafızanıza kazıdığınız o anı dondurur, tuvale aktarırsınız. Tıpkı bir keskin nişancının hedefine bakıp hafızasına kaydettiği o anını dondurup vurması gibi, ressamda bu işi kendi beyninde, bu şekilde nakşeder...
Daha önce bir hastanede resimlerinizi sergilemiştiniz. Buna benzer sosyal sorumluluk projeleriniz olacak mı?
Evet, hastane de sergi açmak bence çok güzel bir projeydi, hastalara moral vermenin renkli bir yoluydu. Duvarlar da rengarenk resimlerin olduğu bir hastaneye girdiğinizi ya da girişinde bir ressamın sergisindeki resimlere baktığınızı düşünsenize, çok farklı bir etki yapmaz mı? İşte bu yüzden hastane de sergi açmak böyle bir sosyal sorumluluk penceresiydi. Buna benzer projelerde çok defa bulundum. Soma maden kazasında hayatını kaybeden çalışanların çocuklarına, eğitim yardımı için yapılan müzayede, bursla okuyan çocukların eğitimine katkı, okulumun tekno-sınıf ihtiyacı için yapılan müzayeden elde edilen gelirle tamamlanması, çocuk gelinler olmasın adıyla düzenlenen müzayedelerde satılan eserlerim ilk aklıma gelenler. Buna benzer sosyal sorumluluk projelerim devam edecek.
Etkilendiğiniz yerli ya da yabancı ressamlar var mı? Veya koleksiyonunu yaptığınız?
Daha önce de söylediğim gibi gelincikleriyle meşhur ressamımız Hikmet Çetinkaya ve semazenleriyle meşhur ressamımız Erdoğan Seçil’in resimlerimde çok etkileri olmuştur. Yine rahmetli Fikret Otyam, sevgili hocalarım Yalçın Gökçebağ ve Habip Aydoğdu benim resimlerime yine ilham veren sanatçılardır. Yabancı ressamlarda ise Eduard Manet, Claude Monet ve Renoir’i söyleyebilirim. Resimde koleksiyon konusuna gelince; resimden kazandığım parayı yine resme yatırdığımı ifade edebilirim. Ulaşabildiğim rakamlar ölçüsünde, resim satın almak benim için bir tutku. Koleksiyonumda yer alan ressamlar ise; Cristo Yotov, Hikmet Çetinkaya, Erdoğan Seçil, Savaş Simitli, Erhan Hökelek, Füsun Ürkün, Haluk Evitan, Raif Gökkuş, Gözde Baykara ve Hüseyin Sartaş.