MEDYA KÖŞESİ

'Bir ana 15 yıldır oğlu diye o taşı öpüyor'

"Bir ana 15 yıldır, oğlu diye taşını öpüyor; elini öpüşünün düşünü görüyor. Fadima Ana, Gazeteci Metin'in taşına 15 yıldır sarılıyor."

'Bir ana 15 yıldır oğlu diye o taşı öpüyor'
GAZETECİLER.COM - Habertürk yazarı Umur Talu, dün ölümünün 16. yıldönümünde mezarı başında anılan gazeteci Metin Göktepe için yazdı: "Bir ana 15 yıldır, oğlu diye taşını öpüyor; elini öpüşünün düşünü görüyor..."

"Oysa analar, insanın ilk yuvası, ilk kucağı, ilk yanağı, ilk öpücüğü analar hiç doyamazlar.

Kalbimizin güzelliklerden "Allah sıralı ölüm versin"e inanırlar çünkü.

Sıranın bozulmasına dayanamazlar.

Dayanacak bir güçleri kalmışsa; hep o taşı öptüklerinden, hep aynı düşü gördüklerindendir.

*

Fadima Ana, Gazeteci Metin'in taşına 15 yıldır sarılıyor.

O gün "demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti" polisi Metin'i döve döve öldürdü.

Kimi büyük gazeteci, "O gazeteci sayılmaz" diye mırıldanmıştı; başta genç meslektaşları, TGC onlara da hukuk ve insanlık dersi verdi. O gün "cinnet ülkesi"nin delirdiği nice günden biriydi.

(...) Bir ana 15 yıldır, oğlu diye taşını öpüyor; elini öpüşünün düşünü görüyor.

Binlerce, on binlerce ana; ama üniformalı ama değil; bir mezarı ya da o bile mevcut değil; başına ne geldiğini kahrolup bilerek veya onu dahi bilmeden kahrolarak; evladının köşe bucak hayalini, her karaltıda suretini, her uykuda düşünü, her sarsılışta kâbusunu görüyor, her sessizlikte çığlığını duyuyor.

*

Bakın, bir gazetecinin, Metin Göktepe'nin öldürüldüğü güne ne çok muamma sığmıştır.

Bakın, nasıl bir tek gündür ki, tek bir gün olarak kalmamıştır.

Bakın, nasıl bir resmi cinayettir ki, etrafında başka seri cinayetlerin saatli infaz takvimi de yaprak yaprak dökülmüştür.

(...) Burada binlerce, on binlerce ölüm; burada analara taşları öptüren felaket, öncelikle "bu dünyanın muammaları"na dairdir.

Mustafa Suphi'lerin teknesinden, sınır yolunda o güzelim beyni dağıtılan Sabahattin Ali'den, devlet şiddetiyle yere serilen Metin'e...

İpekçi, Emeç, Mumcu, Kışlalı, Öz, Tütengil, Yurdakul, Hablemitoğlu, Sazak... daha birçoğuna...

Binlerce "şehit" ve binlerce "ölü ele geçirilen, etkisiz hale getirilen"e...

Binlerce infaz, kayıp ve topluca katledilenlere...

Ölüm, öte dünyaya ait değil; bu dünya içinde bir muammadır!

Apoletti, üniformalı, sivil; tutuklu veya çok serbest; yüzlerce şahsiyetin esas hesap vermesi gereken, esas utanç duyması gereken, esas kahrolması şart olan budur!

Evlat diye taşa sarılan, hayat diye düşe sığınan on binlerce anaya borçlarıdır!

ÇOK OKUNANLAR