Beyaz özür diledi de ne oldu?
Beyazıt Öztürk canlı yayında milyonların önünde özür diledi ama bu bazılarına yine de yetmedi!
Beyaz Şov'da yaşananlar hepinizin malumu. Öğretmen olduğunu söyleyen Ayşe Çelik, canlı yayına bağlanarak "Burada çocuklar ölüyor haberiniz var mı?" dedi.
O dakikadan itibaren Beyazıt Öztürk dağıldı gitti. Beyaz'ın o an içinde bulunduğu karmaşık ruh hali, olduğu gibi beyaz camın arkasına geçti.
Belki kadının sözleri gündem olmalıydı ama Beyaz'ın vatan haini olup olmadığı tartışması "çocuklar ölüyor" sözlerinin önüne geçti...
Canlı yayında konuşan kadın ne "devlet" dedi ne "PKK" dedi. Sadece, "çocuklar ölüyor, biraz daha duyarlı olun" dedi. Bir de bölgeyi terkeden öğretmenlere sitem etti.
Bu sözler "buluttan nem kapmak" için yeter de artardı çoğumuz için.
Nitekim öyle de oldu.
Kadın ya PKK provokasyonu yapan bir terörist ya da devlete karşı halkını savunan bir kahramandı. Beyaz, ya bu kadına çanak tutan bir vatan haini ya da devletine karşı halkın güvenliğini önceleyen bir kahramandı...
Özetle her şey ya siyahtı ya beyaz...
Başka türlü ihtimallerin düşüncesi bile tahammül edilir değildi. İşin içine sosyal medya girince zaten ateşe benzin dökmek mübahtı.
Sonunda kaçınılmaz linç gerçekleşti.
Özel Harekatçıların Beyaz'ı sosyal medyadan tehdit ettiği iddiaları yayıldı. "İlla özür dilesin Beyaz" denildi.
Beyaz dün akşam canlı yayında çıktı ve özür diledi. Şunları söyledi:
"Üzgünüm ve şaşkınım. Benden beklenebilir mi böyle bir şey. Benim tavrım belli, vatana toprağa bayrağa olan bağlılığım belli. O ilk cümleyi duyunca benim beynim durdu orada. Kendi iç sesimi dinlemekten konuşan kişiyi dinleyemedim. Öğretmenim deyince ben de Milli Eğitim Bakanlığı'mızdan bir öğretmen zannettim ama öyle olmadığı ortaya çıktı zaten.
Ben bir polis çocuğuyum, ben çok içinden geldim bu milletin. Üzüldüm biz hep millete, vatana bağlılıkla büyüdük. Şansızlık oldu mu diyeyim, ne diyeyim bilmiyorum ama istemeden birini kırdıysak özür dilerim.
Ama lütfen kimse beni politikaya malzeme etmesin. Ben bu zamana kadar politikadan uzak durmaya çalıştım, şimdi ise tam ortasındayım. İşimi çok seviyorum ve işime de devam edeceğim Kanal D'de. İstemeden bir şey yaptıysam özür diliyorum."
Adam harcamanın para harcamaktan kolay olduğu bir ülkede yaşıyoruz.
Beyaz'ın bu özürü bile yeterli gelmedi bazıları için. Beyaz'a kahraman diyenler özürden sonra hain ilan etti. Hain ilan edenlerin büyük bir kısmı da "kıvırıyor" dedi.
Kelimenin tam anlamıyla bir "akıl tutulması"...
Beyaz, espri tarzını beğenirsiniz beğenmezsiniz ama yıllarca bu halkın yüzünü güldürmüş, halkın çoğunluğunun sevgisini kazanmış bir isim.
Her hafta televizyon ekranlarında duruşu, tavrı, tarzı bu kadar net olan, kendisinin de dediği gibi politik tartışmalardan kendini hep uzak tutmuş bir ismi bile bu kadar kolay harcamak reva mıdır?
Her iki kesim de Beyazıt Öztürk'e büyük haksızlık yaptı.
Adam özür diledi, buna bile burun kıvıranlar çıktı.
"Ayşe Çelik, kimdir, nedir, provokatör müdür değil midir?" Bunları bilmiyoruz. Araştırıp bulacaklar bakalım.
Fakat bildiğimiz tek bir şey var. Bugün şahısları, kim olduklarını, kimin vatan haini kimin kahraman olduğunu tartışmak yerine "ölen masum çocukları" konuşuyor olmalıydık.
Masum çocukların ölmesine neden olan terör belasını lanetliyor olmalıydık.
Yazık ki bunların hiçbirisi olmadı...
Onun yerine Beyaz'a yürümek çok daha kestirmeydi galiba...